26 Ocak 2022, 06:16
|
#1
|
Çevrimdışı
Leydihan
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
|
Hayatımızı Korku Filmine Çeviren 15 Şey!
Hayatımızı Korku Filmine Çeviren 15 Şey!
Çığlık serisinin geri dönüşünün şerefine, korku sinemasının bizlere miras bıraktığı 15 önemli unsuru masaya yatırdık!
Korku filmlerinin zihnimize ektiği korku tohumlarını gözden geçirmeye hazır mısınız? Kimi zaman gece tuvalete kalkma konusunda derin ikilemlere düşmemize neden olan, kimi zaman yatağın altında biri mi var diye uykularımızı kaçıran, palyaçoları ve ürpertici ikiz çocukları gördüğümüzde bize hemen oradan uzaklaşmamız gerektiğini söyleyen korkularımız, severek izlediğimiz korku filmlerinin bizlere mirası.
Korku filmi denilince akla ilk gelen korku filmi serilerinden biri olan Çığlık, 11 yıl sonra beşinci filmi ile geri döndü. Sinemalarda izleyicilerle buluşmayı Çığlık, serinin, korku sinemasının usta ismi Wes Craven tarafından yönetilmeyen ilk filmi. Wes Craven'siz bir Çığlık filmi, hayranları endişelendirmiş olsa da filmin ilk yorumları oldukça olumlu.
Çığlık serisine ve Wes Craven'in mirasına yakışır bir şekilde geri döndüğü şeklinde değerlendirilen Çığlık'ta, Neve Campbell, Courtney Cox ve David Arquette de ikonikleşen rolleri ile yeniden izleyici karşısına çıkıyor. Böylece film, izleyicileri korkutmaya olduğu kadar onlara nostalji yaşatmaya da niyetleniyor.
Biz de, Çığlık serisinin bu muhteşem geri dönüşünün şerefine, korku sinemasının bizlere miras bıraktığı 15 önemli unsuru sizler için masaya yatırdık! İşte hayatımızı korku filmine çeviren 15 şey...
Uykuya Dalma Korkusu!
Elm Sokağı Kabusu filmi ile hayatımıza giren bu korku, Freddy'nin uykularımıza girerek ustura parmaklı eldivenleriyle böğrümüzü deşeceği algısının bir ürünüdür. Pek çoğumuz 80'li ve 90'lı yıllarda uykuya dalmadan önce, odanın en karanlık köşelerinde kendisinin o yanık yüzünü görme korkusuyla uykularımızı ertelemişizdir!
Yatağın Altında Ne Var?
Bu tedirginlik sadece popüler korku filmiyle hayatımıza girmemiştir. Yatağın altı, bizlere iyi bir ders verme derdinde olan aile büyüklerimizin anlattığına göre, yaramaz bir çocuk olduğumuzda bizleri tek lokmada yutacak olan türlü canavarların cirit attığı bir mesken yeridir. Korku sineması ise, bu önermeyi, talihsiz kurbanların yatak altına bakmaya teşvik ederek, adeta test edip onaylamıştır. Yatak altı, özellikle elektriklerin kesildiği lanetli evlerde, hayati bir durum olmadığı sürece itinayla uzak durulması gereken bir yerdir.
Oyuncak Bebeğe Dikkat!
Sevimli bir bebeğin azılı bir katile dönüşmesi fikrinin en popüler örneği hiç kuşkusuz Chucky'dir. Tabii sinema tarihi bu zamana kadar envai çeşit oyuncak bebeğin katliamına da tanık olmuştur. Dead Silence, Magic, Demonic Toys ya da Puppetmaster gibi filmler, yaratılan bu katil oyuncak algısına yağ süren diğer önemli örnekler olmuş ve yılbaşı hediyesi olarak "oyuncak bebek" alternatifini bir kere daha düşünmemizi sağlamıştır.
Maskenin Dehşeti!
13. Cuma'nın azılı ve hırpani psikopatı Jason Voorhees, hokey maskesine yüklenen anlamları kökten değiştirmiştir. Korku sineması maskeli psikopatlardan çok çekmekle birlikte, bu maskeli katillerin yarattığı maske korkusunun közüne de bir kaç odun daha atmaktan çekinmemiştir!
Güldürmeyen Palyaço
Stephen King'in yaratmış olduğu Pennywise karakteri Tim Curry'nin suretinde en büyük çocukluk kabuslarımızdan birine dönüşmüştü. Daha sonra sinemada nice örneğini görsek de, pek azı dans etmekten ziyade cinayet işleyen palyaço Pennywise'ın etkisine sahip olmuştur!
Televizyondan Gelen Cızırtı
Kötü Ruh filminin besleyip büyüttüğü korkulardan biri duruyor karşımızda. Bulanık televizyon görüntüsü, cızırtılar, ekrandaki bozulan yüzler şeklinde de özetlenecek bu korkunun en önemli doruk noktası, yayın gittikten sonra bütük bir tedirginlikle ekranda belirecek olan elleri beklememiz olmuştu.
Kıyamet Alameti İkizler!
Engin korku-gerilim tecrübelerimiz der ki; yolunuzun üzerinde el ele tutuşmuş ikizler görürseniz, arkanızı dönün ve tabanlarınız el verdiğince hızla oradan uzaklaşın. The Shinning'in ikizleri bu kategoride verilecek en sağlam örnek olmakla birlikte, türün ikonik birer sembolü olmuşlardır.
Duştaki Kimin Bıçağı?
Alfred Hitchcock, Sapık filminde, Norman Bates'in eline tutuşturduğu bıçakla, neredeyse doğrudan hiçbir vahşet görüntüsüne yer vermeden sinema tarihin en vahşi sahnelerinden birini yaratmakla kalmamış; aynı zamanda gece geç vakitlerde eve döndüğünde duş alma ihtiyacı hisseden modern insanın en ilginç paranoyalarından da birine imza atmıştır.
Nedir Bu Saçların Hali?
Uzakdoğu korku sinemasının hayatımıza katmış olduğu bu ilginç takıntı, Halka'da, Garez'e kadar türün en popüler örneklerinin beslenme çantasını doldurmuştur. Teknik olarak, 80'li yıllarda, yüzünü aniden izleyiciye çeviren hilkat garibelerinin yarattığı etkiye benzer bir etki yaratmıştır.
Ne Kadar Büyük, O Kadar Korkunç!
Korku - gerilim türünün lanetli ev ile olan imtihanı bitmek bilmemiştir. Türün en ürkütücü örneklerinin de kanıtladığı üzere, evin ebatları ne kadar büyürse, kuytu köşelerin, etimizden et kopartmak için can atan ecinnilerin ya da eline kesici bir alet alarak ciğerlerimizi sökmeye yemin etmiş psikopatların sayısı o kadar artar!
Bitmek Bilmeyen Koridorlar!
1980 sonrası jenerasyon için koridor, karanlıklardan çıkıp peşimizdeki hilkat garibelerinden kurtulabilmemiz için, aşmak zorunda olduğumuz "uzun" bir engeldir. Bu zahmetli yolculuğun sonunda odamızın güvenli dört duvarına sığınarak kurtulmayı hedefleriz. Peki ya odamız gerçekten güvenli midir?
Ey Ruh!
Korku filmlerindeki meraklı gençlerin kabul etmesi gerekir ki cin ve ruh çağımra seanslarının sonu hiç bir zaman hayırlı olmamıştır. Boş zamanlarını daha "verimli" değerlendirebilmek için ruh çağırma fikrini ortaya atan arkadaş, derhal gruptan aforoz edilmeli ve daha eğlenceli bir uğraşa yönelinmelidir!
Kameraya El Sallayın!
Paranormal Aktivite gibi "found footage" filmleri, çektiğimiz görüntüleri yeniden gözden geçirirken karşılaşabileceğimiz muhtemel sürprizler konusunda takıntılı davranmamızı sağlamıştır. Aile bireylerinin düğün videosunu izlerken, pencereden beliren ve hiç kimsenin tanımadığı bir amcanın kameraya el sallaması korkusu, "Biz uyurken evimizin karanlık köşelerinde neler olmaktadır?" sorusuyla desteklenmiştir.
Denizden Çıkan Dişler!
Steven Spielberg'in yönettiği Jaws her insanın hayatında en az bir kere kendisine sorduğu "Acaba şu an yüzdüğüm yerde köpek balığı var mıdır?" sorusunu kalın harflerle kafamıza kazımıştır.
Dolabımdaki Canavar!
Tavan arasından gelen tıkırtılarla birlikte en favori çocukluk sendromlarımızdan biri de dolabımızda saklandığına inandığımız öcülerdir. Pek çoğumuz bu algının gücüyle, askıya asılı olan trençkotu gulyabaniye benzetmiş olabilir! Dolaplar, evin içerisinde oynanan saklambaç oyununun favori mekanı olmakla birlikte, karanlık korkusundan muzdarip olan çocuklar için pişmanlık dolu bir oyun aracına dönüşmüştür.
Beyazperde
|
|
|