27 Temmuz 2022, 15:58
|
#1
|
Çevrimdışı
Leydihan
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
|
Domatesçi Milyarder
Domatesçi Milyarder
“Ne kadar zengin olsan da ancak yiyebileceğin kadar yersin. Denize testiyi daldır, ancak alabileceği kadar su alır.” Mevlana
Peygamberimiz, babaların çocukları İçin yaptığı duaları peygamber duasına benzetirken, anne ve babası sağ iken cenneti kazanmayanlara hayret ettiğini belirtmiş. Sadece cennet değil ki, Bu cennet değil ki, Bu dünyayı kazanmak da onlara bağlı. Yani, anne ve babalarımıza. ****enli yıllar asistanlık yıllarımdı ve bana göre en aktif dönemimde.
Çalıştığım dergiye o yıllarda katılmış ve yardım için sadece parmağımı uzatayım derken, ilk önce elimi, sonra kolumu, daha sonra da bütün vücudumu kaptırmıştım. Artık fakülteden gelir gelmez kapağı dergiye atıyor ve gece yarılarına kadar mizanpaj yapıyordum. O ayın dergisini tamamlayıp diğer işe geçtiğimizde, tam bir hapis hayatı başlıyordu. Bilgisayarlar o günlerde yaygın değildi. Bu yüzden de her şey elle yapılıyordu. Bazen bir ay boyunca dergiden çıkmıyorduk. Buna rağmen halimizden şikayetçi değildik. Çünkü bütün yorgunluğumuza rağmen, ruhumuzun bayram yaptığını hissediyorduk. İşimiz gittiğinde ise esnaf ziyaretleri başlıyordu. O günlerde civa gibi bir genç tanıdık. Biz ona Osman diyoruz. Osman, işe bir tezgâhtar olarak başlamıştı.
İnanılmaz derecede çalışkan bir insandı. Yaşlı babası, ona her an destek veriyor ve aşırı bir şefkat gösteriyordu. Kısa bir süre içinde kendi işyerini açacak duruma geldi. Hatırladığım kadarıyla, iç giyim ve gecelik satıyordu.
Dükkanı arı kovanı gibiydi. Birkaç ay sonra, ara sokaklardan çıkıp şehrin en işlek caddesine geçti. Aynı ilgiyi görünce bir dükkan daha açtı. Hemen arkasından bir tane daha… Osman artık gerçek bir milyonerdi. Aradan geçen yıllar içinde, babasıyla kavga edip darıldığını ve onu gücendirdikten sonra, yüzüne bile bakmadığını duyduk.
Defalarca yanına giderek kendisine yaptığı işin yanlış olduğunu ve babasının rızasını mutlaka alması gerektiğini söyledik.
Ama Osman artık büyük adamdı ve hiç kimseye tenezzül etmiyordu. Onu ikna etmek mümkün olmadı Yaşlı adam, kavgadan sonra hastalandı. Ve bütün ısrarlara rağmen gururunu kıramayan ve kendisini ziyaret etmeye yanaşmayan oğlunun ismini sayıklayarak vefat etti.
Osman’ı birkaç yıl sonra pazarda gördüm. Çok şaşırdım çünkü o artık küçük bir tezgah açmış, domates satıyordu.
İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
|
|
|