Forumel.Com

Geri Git   Forumel.Com > Müzik ve Sinema > Müzik Dünyası > Albüm Tanıtımları

Albüm Tanıtımları Yeni çıkan albümler ve tanıtımları


Vitrindeki Albümler

Yeni çıkan albümler ve tanıtımları



Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Vitrindeki Albümler
Konudaki Cevap Sayısı
16
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
7378

Kullanıcı Etiket Listesi

Like Tree17Beğeniler

  
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 21 Eylül 2021, 23:38   #1
Çevrimdışı
Sürmenaj
Sürmenaj - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Vitrindeki Albümler

Vitrindeki Albümler


Vitrindeki Albümler'de bu hafta...


CEM KARACA ‘BİNDİK BİR ALAMETE’ (MAJÖR MÜZİK YAPIM)
1999 Nisanı’nda kaset ve CD formatında çıkmıştı “Bindik Bir Alamete”. Cem Karaca’nın son albümü ve en iyilerinden biriydi. Efsane isimler vardı yanında; müzik direktörü ve klavyeci Uğur Dikmen, gitarcı Cahit Berkay, davulcu Engin Yörükoğlu ve basçı Ahmet Güvenç.

Usta müziğe bir süre ara vermiş; küskün ve mutsuzdu ama umut dolu şarkılar yazmaktan vazgeçmemişti. Sivri dili de yerli yerindeydi. Mükemmel bir şive ile söylediği albüme adını veren parçadaki köy kahvesi muhabbeti albümün en ilginç pasajıydı ve ondan kimsenin altından kalkamayacağı kadar mahir bir dil cambazlığına sahipti. Pek bir şey değişmemiş; sanki bugünü anlatıyormuşçasına güncel olan satırlar, insanlığın hayrına iç açıcı olmasa da büyük ustaların tüm birikimlerini yansıttığı albümü ölümsüzleştirmişti.

Albümün özelliğinden biri oğlu Emrah ile ilk kez bir albümde buluşması, diğeri “Hudey Hudey”de Selda ile düet yapmasıydı. Parçalarda Madımak’tan Irak Savaşı’na kadar güncel olaylara gönderme vardı. Tasavvuf düşünceli iki parça ise hakkındaki eleştirilerin alevlenmesine neden olmuştu.

İlk bin adet tükenen ve ikinci baskıya giren farklı kapaklı baskısında tartışmalı şeyler olsa da bu albümü 22 sene sonra ilk kez plaktan dinlemek ne güzel.

PİNHANİ ‘KÜÇÜK BİR EVDE’ (BEĞENİ)
Pinhani sekizinci albümü “Küçük Bir Evde” ile ilk albümleri “İnandığın Masallar”ın o insanı ilk notada yakalayan nahif ruhuna, çocuksu gülümsemesiyle insanın içini ısıtan elektriğine; kısaca fabrika ayarlarına dönüyor.

16 şarkıdan oluşan albüm, 2020 yılında çoğunluğu evde kaydedilen ve yayımlanan dokuz şarkısına, altı yeni parçanın eklenmesiyle oluşuyor. Bir de “Dünyadan Uzak” adlı parçanın canlı akustik bir kaydı. Gitarcı Eray Polat ile solist Sinan Kaynakcı’nın aynı evde bir haftada yaptığı kayıtlara önce gitarcı Akın Eldes ile basçı Selim Aydın dahil olmuş; sonra evlerinde yaptıkları kayıtlarla davulda Ediz Hafızoğlu, klarnette Toygun Sözen ve trompette Atakan Gözetlik konuk olmuş.

Bu albümün mevsimi sonbahar. Sade sözler, duru düşünce kendisi gibi saf bir müzikle buluşuyor. Şarkıların içeriği hissiyatını katkısız yansıtıyor. Siyah ile beyaz misali duygular birbirlerini tamamlıyor; hüznü ve coşkuyu, umudu ve burukluğu aynı anda iç içe yaşatıyor. Geçmişe duyulan özlem ile geleceğe dair umutlar dönemin ruhunu yansıtıyor.

Tek şarkıların değil, albümlerin topluluğu; bu da bir Pinhani klasiği... “Küçük Bir Evde”, artık Pinhani diskografisinin tahtına kurulmuş bir eşbaşkan; “İnandığın Masallar” albümü ile.



[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]
Mezarkabul ve GünBatımı bunu beğendiler.
 
Alt 25 Eylül 2021, 22:03   #2
Çevrimdışı
Sürmenaj
Sürmenaj - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Vitrindeki Albümler

Vitrindeki albümler



Vitrindeki Albümler'de bu hafta...

GRUP YORUM ‘CEMO / GÜN GELİR’ (KALAN MÜZİK)
Büyük bölümü hapiste geçen zor bir dönemdi 1989, ama aynı yıl içinde altı ay arayla iki albüm çıkarmayı başarmıştı Grup Yorum. Birilerine göre “Türkülerle” yorumlardan oluştuğu için yeterince politik değildi ama “Cemo / Gün Gelir” topluluğun şahlanışına işaret ediyordu.

Bu albümde (türkü, marş, pop müzik gibi) farklı müzikal formlar artık iyice kaynaşmıştı ve organik bir bütünlük içine girmişti. Topluluğun nerede duysanız hemen tanıyacağınız özgün bir sound’u oluşmuş, oturmuştu. Kadroda çok sayıda solistin varlığı ise kolektif bir topluluk sound’u ile dengelenmişti. Müzisyenlerin tek tek bireysel yetenekleri değildi öne çıkan, topluluk ruhuydu. İçinde çalkalandıkları politik olaylar ve baskılar onları birbirlerine kenetleyen en önemli faktördü. Hapse girdikleri oranda iyi besteler yapıyor, müziklerini iyileştiriyorlardı.

[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]

Önce kaset sonra CD olarak çıkan “Cemo / Gün Gelir” albümünün ilk kez yapılan plak baskısında formatın süresi münasebetiyle iki parça eksik: 12 parçalık orijinal listeden kasetteki dizilişe göre her yüzün son parçaları olan “Stien I Bjerget” ile “Çağrı” plakta yok. Orijinali 51 dakika olan albüm, plakta anlaşılır nedenlerle 45 dakikaya indirilerek basıldı, ilk baskı sadece 1000 adet.

ŞARKILAR BİR OYUNDUR... (ADA MÜZİK)
Hayattaki sanatçıya saygı albümü yapılması ender bir durum. Plak şirketinin sanatçının onayını alarak 1999 yılında başlattığı projede yer alan müzisyenler, Bülent Ortaçgil şarkılarını tutkuyla söyleyen isimlerdi; ticari-popüler şahsiyetler değil. Zira pop kültürünün çabuk tüketimine direnen nadir bir müzisyendi Ortaçgil; başkalarına siparişle şarkı yazmıyor, şarkılarının söylenmesine ise sadece müzikal gerekçelerle ve sanatsal bir karşılığı varsa izin veriyordu.

Usta müzisyenin piyasa dışı duruşuna paralel bir anlayışla yola koyulan şirket, bu iş için bir yılı aşkın bir süre titizlikle çalışmış, 2000 yılında iki CD halinde yayımlamıştı. “Bülent Ortaçgil İçin Söylenmiş Bülent Ortaçgil Şarkıları” alt başlığı ile çıkan “Şarkılar Bir Oyundur” 22 isimden teşekküldü, pop-rock’tan caza ve etnik müziğe kadar uzanan bir çeşitliliğe sahipti.

Şaşılacak derecede ilgi görmüş, Ortaçgil’i yıllarca seven, dinleyen dar bir kesimin dışına taşımış; eski albümlerinden daha fazla satmıştı.

[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]


Saygı albümleri ekseriya kötüdür, bu albüm ise kendinden sonra yapılanlar tarafından halen aşılamadı. Çıktığında eleştirilerden nasibini alıp zaman geçtikçe kıymetlenen albüm, şimdi ilk kez (orijinal tasarımıyla) ikili plak formatında yayımlandı.
Mezarkabul bunu beğendi.
 
Alt 03 Ekim 2021, 02:34   #3
Çevrimdışı
Sürmenaj
Sürmenaj - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Vitrindeki Albümler

Vitrindeki albümler



Vitrindeki Albümler'de bu hafta...

ARİF SAĞ ‘ELECTRİC ANATOLİA’ (MEGA PLAK)
Mega Plak kısa süre evvel “70’ler” adında bir Arif Sağ derlemesi yapmış, bu yıllardaki sözlü arabesk parçalarını bir araya getirmişti. Yeni derleme ise 16 enstrümantal parçadan oluşan bir plak ve ustanın saykodelik yüzünü sergiliyor.

45’lik plaklardan derlenen “Electric Anatolia” albümündeki 16 parçanın dördü (her iki yüzün de ilk iki parçası) orijinal halleriyle listeye alınırken, geri kalan 12 parça overdub bir kayıtla bas gitar ve vurmalı sazlar eklenerek yeniden düzenlenmiş. Bunun son derece anlaşılır bir nedeni var; zira ustanın farklı zaman ve stüdyolarda kaydedilmiş bu 45’likleri hiçbir şekilde ne ton ne de sound olarak birbirini tutmuyor. Yapılan işlem bu farkları gidermiş ve derlemeyi sound ve konsept açısından bir hizaya çekmiş.

[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]

Bu derlemenin en yüksek noktası, bir kuşağın hafızasına “Minik Tüpü Alacaksın” diye başlayan dizelerle bir reklam filmiyle kazınmış “Osman Pehlivan” adlı parça. Şayet bir dönem müziğimize (tartışmalı biçimde) saykodelik etiketi yapıştırılacaksa, bu parçadan daha iyisi az bulunur.

1969-1975 yılları arasında kaydedilen, elektro saz ile çalınan, bazısı Yeşilçam filmlerinde kullanılan, ikisi Zafer Dilek tarafından düzenlenen eserler şimdi 180 gram açılır kapak plak formatında...

BURHAN KULLE ‘ZAMANIN GERİSİNDE’

Kargo’sundan Teoman’ına, bir dönem çalmış, çalışmış gerçek bir rock müzik emekçisi Burhan Kulle; power guitar player çizgisinde sağlam bir müzisyen. 2014 yılında ilk albümünü çıkarmıştı ama geride bekleyen çok bestesi bulunuyordu. “Electric” adını taşıyan ilk albüm, Burhan’ın gitarcılığını sergileyen enstrümantal bestelerden oluşmuş özgün bir çalışmaydı. Oysa Burhan’ın ta öteden beri müzisyenliğinde bir başka yüzü daha vardı; doksanlı yıllardan bu yana sözlü besteler de yapıyordu.

Burhan’ın sözlü parçalarından oluşan “Zamanın Gerisinde” adını taşıyan ikinci albümü salgın şartlarında kaydedilmiş; gitarı, davulu, bası kendisi tarafından çalınmış, şarkıları söylenmiş, şarkıların rock müziğine uygunluğu ve organikliği gözetilerek klavye kullanılmamış. Haliyle ilkine göre bu albümün özelliği Burhan’ın besteci ve şarkı sözü yazarlığının öne çıkması.

30 dakikalık albümdeki sekiz bestenin tarih sıralaması yeniden eskiye doğru gidiyor. Örneğin kapanıştaki “Bir Gün” 1999 tarihli, açılıştaki “Oyalanma” ise çok taze. O yüzden albümün adı “Zamanın Gerisinde”.

Besteler konusundaki en büyük ilham kaynağı, dinleyerek büyüdüğü seksenli ve doksanlı yılların hard-rock toplulukları. Aynı ruhu yaşıyor ve yaşatıyor.



[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]
 
Alt 17 Ekim 2021, 02:25   #4
Çevrimdışı
Sürmenaj
Sürmenaj - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Vitrindeki Albümler

Vitrindeki albümler
Vitrindeki Albümler'de bu hafta...



ÜMMÜ GÜLSÜM ‘ENTA OMRY’ (MEGA PLAK)
Konserleri saatlerce süren primadonna, Doğu’nun en büyük müzisyenlerinden... Adı kısa şarkıları uzun, sıfatları ise saymakla bitmez: Aşk şarkılarının hüzünlü notaların emsalsiz yorumcusu, çocukluğumuzun cızırtılı radyo programlarının Delta Bülbülü, Arap müziğinin divası, Mısırlı efsane Ümmü Gülsüm.

Birinci Dünya Savaşı’nda sömürgecilere açılan isyan bayrağının sesi oluşuyla da bir halk kahramanıydı Gülsüm. Işığa hassas gözleri nedeniyle taktığı kalın çerçeveli siyah gözlükleri, nevi şahsına münhasır doğaçlamaya dayalı üslubu, emsalsiz ses rengi ile ellili yıllardan itibaren bir dünya yıldızı haline gelmişti. 1975 yılında hayata veda eden sanatçı Ortadoğu pazarının halen en çok satan sanatçısı...

[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]

Efsanenin ülkemizde ilk kez yayımlanan, bir Muhammed Abdulvahab bestesi olan “Enta Omry (Sen Benim Ömrümsün)” ve “Taleal Bedru Aleyna” adlı eserlerini içeren (her yüzü 20 dakikanın üzerinde olan) plağı, koleksiyonerler için fırsat. Zira Hologram ile numaralandırılmış, bokset halinde sadece 1000 adet üretilmiş. Özel baskılı kutunun içinde 180 gram bir plak, bir CD, dört dilde (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Arapça) biyografi içeren kitapçık ve bardak altlığı var. Kayıtlar orijinal bantlardan aktarılarak hazırlanmış.

DEMİRAYAK ‘SİGNAL’ (SARI EV)
Afyon’un önde gelen simalarından Şükrü Demirayak; ülke çapında bir iş insanı, onmaz bir koleksiyoncu, ancak son zamanlarda hepsinin önüne geçen hüviyeti ise müzisyenliği. Bu konuda da şaşmaz bir konseptin sahibi. Geçen yıl salgın günlerinde ürettiği 12 parçadan oluşan üçüncü albüm “Freeze”i çıkarmıştı. Şimdi de fasıla vermeden dördüncü albüm “Signal” geldi, CD ve plak formatında.

Dinleme formatları her parçayı temsil eden büyük kartpostallar eşliğinde ve bir boksetin içinde zarif bir biçimde ikram edilmiş. 10 parçadan oluşan albüme Erol Temizel, Levent Demirbaş, Berk Korkmaz, Hamza Dinç, Barış Büyük gibi isimlerin katkıları var.

“Signal” albümünün eskilere göre bazı farkları bulunuyor; Demirayak’ın sekiz şeritli bir otobana direksiyon kırdığına işaret eden. Hepsinden evvel verdiği mesaj itibarıyla “Signal” bize evrende yalnız olmadığımızı söylüyor. Ayrıca ilk üç albümüne göre sound olarak zengin, zihinsel açıdan daha açılımlı bir çalışma “Signal”. Tangerine Dream’den başlayan kozmik bir çizgiye ayak basarak günümüze, oradan da geleceğe uzanıyor. Albümün ruh ikizi Jean-Michel Jarre’ın “Zoolook”u...

Şayet bir isim takmak gerekirse, topyekûn elektro-fütürizm denebilir Demirayak’ın çalışmalarına.


[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]
Mezarkabul bunu beğendi.
 
Alt 17 Ekim 2021, 02:26   #5
Çevrimdışı
Sürmenaj
Sürmenaj - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Vitrindeki Albümler

Vitrindeki albümler
Vitrindeki Albümler'de bu hafta...



ÜMİT TOKCAN ‘HEKİMOĞLU’ (ÖZ MÜZİK)
Ümit Tokcan, Ordu doğumlu ama ruhen bir İstanbul beyefendisi, tam bir Kadıköy sakini.

Çocukluğu türkü okuyan, saz çalan bir ailede geçen Tokcan’ın memleketinden İstanbul’a (fındık bahçelerinden radyo mikrofonlarına) uzanan hikâyesinin müsebbibi müzikti. Aldığı sanat müziği eğitimine karşın kalbinin sesine kulak veren halk müziğinin sembol ismi, ilerleyen yıllarda sahnelerin ve radyoların (hatta bir dönem beyazperdenin) en davudi sesi olmuştu.

[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]

Para-pul-şöhret gibi dertleri taşımayan cefakâr bir kuşağın mensubu olan, altmışın üzerinde türkü derleyen Tokcan’ın en fazla ün kazandırdığı eser “Hekimoğlu” idi. 1967-68 yılları arasında Kadir İnanır ile aynı evi paylaşırken, Fatsalı ev arkadaşının desteğiyle türküyü derlemiş, yıllarca radyoda, sonra da plağa okuyarak ünlendirilmişti. 1974 yılında plak formatında çıkan aynı isimli albüm, yarım asra az bir zaman kala yeniden basıldı.

11 parçadan oluşan “Hekimoğlu” albümü basta Melih Dumlu, davulda Veysel Çadır, tuşlu çalgılarda Uğur Dikmen ve Doruk Onatkut, piyanoda Ümit Aksu, gitarda (aynı zamanda müzik yönetmeni) Zafer Dilek’in yer aldığı Zafer Dilek Orkestrası eşliğinde kaydedilmişti. Yeni baskı plak, orijinal analog makara bantlardan aktarıldı.

TOLGAHAN ÇOĞULU & SİNAN AYYILDIZ DUO ‘AMORPHOUS’ (AHENK MUSİC)
Adının “Amorphous” yani “şekilsiz” olduğuna aldanmayın. Mikrotonal gitarın sahibi Tolgahan Çoğulu ile saz ustası Sinan Ayyıldız’ın ortaklaşa çıkardıkları ilk EP (kısaçalar), gayet eli ayağı, fikirleri düzgün ve çerçevesi belli bir iş. İsim yalnızca repertuar ve düzenleme çeşitliliğine, bir de çalgıların kullanılma tekniklerine atıf.

Aziza Mustafa Zadeh’nin “Boomerang” adlı eseri ortak ilham kaynakları olmuş. Yaşamını sanatlarına adamış bu iki müzisyen 2013 yılından beri kafa kafaya vermiş (yurtiçi-yurtdışı sayısız sahnede çalmış); dolayısıyla elimizdeki iş bir çırpıda üretilmiş değil.

Burada geleneksel Azeri şarkılarının düzenlemeleri dışında kendi bestelerine ve udi Ara Dinkjian’ın bir eserine yer vermişler. Aslında birlikte en iyi çaldıkları parçaları tercih etmiş, bu tercihle de uyum konusunu külliyen çözmüşler.

Bu albümün müzikal hedefi her iki çalgının da ses sahasını genişletmek; aritmetik toplamlarından fazlasını elde etmek. Rakip değil, dost... “Amorphous” sazın ve gitarın birbirlerine birer adım atarak yakınlaştığı; tabiri caizse aradaki kara bulutları, doğu-batı çekişmesini rafa kaldırdıkları bir çalışma. Sazın ve gitarın yan yana geldiği albüm isterseniz çok, ama “Amorphous” gibisi yok...



[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]
Mezarkabul bunu beğendi.
 
Alt 23 Ekim 2021, 21:10   #6
Çevrimdışı
Sürmenaj
Sürmenaj - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Vitrindeki Albümler

Vitrindeki albümler



Vitrindeki Albümler'de bu hafta...

23 Ekim

ÇİMEN YALÇIN ‘BU TOPRAĞIN EZGİLERİ’ (KALAN MÜZİK)
Kalan Müzik’in içerik ve basın işlerini dışarıya gülen yüzü olarak yürüten Çimen Yalçın; girişten sağa dönünce köşedeki masanın ardından size bakan sıcak siması... Aynı zamanda bazı dizilerde sesini duyduğumuz Kültür ve Turizm Bakanlığı ses sanatçısı.

Bu toprakların duygularını içe işleyen sesinde buluşturan Çimen’in, “Bu Toprağın Ezgileri” adını taşıyan ilk albümünün fikri temeli, 2014 yılında atılmış. Repertuvarın Hasan Saltık’ın önerileriyle defalarca değişmesi albümü uzun ve titiz bir çalışmanın meyvesi haline getirmiş. Bu arayış giderek artan bir müzisyen zenginliğine de sebep olmuş; 10 farklı müzisyen düzenlemelere el vermiş. Sayıları yüzü aşan bir müzisyen ordusu albümün çalgısal zenginliğine katkıda bulunmuş. Albüme sesiyle tek parçada konuk olan isim Cengiz Özkan.

[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]

Türkçe, Azerbaycan Türkçesi, Kürtçe ve Lazca şarkıların, ayrıca İran, Ermenistan ve Balkan ezgilerine yeniden yazılmış sözlere sahip parçaların içeriğinin yoğunlaştığı konu, Anadolu halklarının tarihi, kültürü ve duyguları...

15 eserden oluşan “Bu Toprağın Ezgileri / The Melodies of This Land”, son yılların en kalabalık ve kolektif çalışması... Yanı sıra Hasan Saltık’ın baştan sona yapımcılığını üstlendiği son solo albüm.

ERDEM SÖKMEN & HASAN METEN ‘GUİTAR DUO - 1’ (ADA MÜZİK)
Erdem Sökmen sayısız albüme hayat vermiş büyük usta, emektar bir stüdyo gitarcısı. Hasan Meten ise Sökmen’den daha sonraki bir kuşağa mensup, çok yetenekli bir müzisyen. İki gitarcı 2014 yılından bu yana Bilkent Gitar Buluşmaları etkinliklerinde her yıl bir araya geliyorlar, çalıyorlardı. Müzikal beğenileri ve birlikte çalma performansları o kadar uyuşuyordu ki bu birlikteliği albüme dönüştürmeye karar vermişlerdi.

“Guitar Duo 1” adını verdikleri ilk albümlerinin repertuvarında Latin Amerikalı besteciler ağırlıkta. Yedi bestecinin (Assad, Egberto Gismonti, Gnattali, Garoto, Hermeto Pasqoal, Ralph Towner, Bellinati) 15 eserini düzenleyip yorumlamışlar. Albümün adının sonuna eklenmiş “1” ibaresi ise çalışmanın bir seri olacağına istinaden; her yıl bir albüm hedefleyen ikili, sıradaki albümün çalışmalarına başlamış bile.

Albümün ruh hali bestelerini yorumladıkları ustaların dünyalarına uzak olmamakla birlikte, yorumlanan eserlerin içinde kendi hallerinden ilaveler yok değil. Bestecilerin melodik ve ritmik kompozisyonları yön göstermiş; Sökmen’in düzenlemeleri ikilinin güçlü yorumuna farklı bir boyut kazandırmış. Kayıtlar albümün güzelliğine yakışır ölçüde iyi; onu da bir başka usta, Cenk Erdoğan yapmış.


[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]
Leydihan bunu beğendi.
 
Alt 08 Kasım 2021, 03:30   #7
Çevrimdışı
Sürmenaj
Sürmenaj - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Vitrindeki Albümler


Vitrindeki albümler
Vitrindeki Albümler'de bu hafta...

ATATÜRK’ÜN SEVDİĞİ ŞARKILAR (ATEŞ MÜZİK)
Ateş Müzik halihazırda Unkapanı Plakçılar Çarşısı’nın en büyük depolarından biri. Sahibi ise mutfaktan yetişmiş gerçek bir emekçi olan Cafer Ateş. Sadece depoculuk değil, zaman içinde yapımcılığa da soyunan firmanın en çok ilgi gören albümlerinden birisi ise “Atatürk’ün Sevdiği Şarkılar”.

[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]

“Atatürk’ün Sevdiği Şarkılar” ilk olarak 2011 yılında CD olarak piyasaya sürülmüştü. “Çalın Davulları”, “Köprüden Geçti Gelin”, “Ah Bir Ataş Ver”, “Çökertme”, “Eklemedir Koca Konak”, “Kerimoğlu”, “İzmir’in Kavakları”, “Yemen Türküsü”, “Harman Dalı”, “Al Fadimem”, “Vardar Ovası” gibi eserlerin yer aldığı toplam 14 eserlik albümün repertuvarı Cafer Bey, parça düzenlemeleri ve orkestrası ise Alpay Ünyaylar tarafından yapılmıştı. Alpay Bey’in stüdyosunda yapılan kayıtlarda ise solist olarak yer alan Linda Çandır ve Oğuz Turgutgenç’in güzel yorumları dikkat çekmişti.

Atatürk’ün en sevdiği eserlerden oluşan bu çalışmanın, (her baskısı 1000 adet olmak üzere) 10 yıl içinde yirmiye yakın CD, plak dönemine dönüldükten sonra da 10’a yakın da plak baskısı yapıldı. Eserlerin yorumu başta olmak üzere müzikal seviyesi bir yana, sadece sahip olduğu rakamlar münasebeti ile bile kulvarında bu albümün yeri müstesna.

BELKIS ÖZENER ‘BENİM SESİM SİNEMA’ (ARTVİZYON YAPIM)
Sesini herkes biliyordu ama toplumun çoğunluğu 2004 yılına kadar onunla tanışmamıştı.

Esas kızın sesiydi; bazen Türkan Şoray, bazen Selda Alkor... Üç yüzün üzerinde filmde sesi vardı. Geride olmayı tevazu içinde kabul etmiş, vazife olarak görmüş ama küçücük bir vefa bulamamıştı Belkıs Özener.

Billur sesli şarkıcı sahneyi asla düşünmemiş; tantanadan, şaşaadan uzak bir yaşamı seçmişti. 2004 kırılma noktası olmuştu; 7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde bir onur ödülü almış, iki yıl sonra da filmlerde okuduğu şarkılardan oluşan “Sahibinin Sesinden” adında bir CD çıkmıştı.

Belkıs Hanım, 15 yıl sonra yeni bir derleme albüm vasıtasıyla yeniden dinleyicinin karşısına çıkıyor. Artvizyon Müzik, uzun zamandır Türk sinemasının emektar ismi Lale Film Stüdyosu sahibi Necip Sarıcıoğlu’nun arşivinde bulunan Belkıs Hanım’ın şarkılarını derliyordu. Bu mesai şimdi bir albüme dönüştü ve “Benim Sesim Sinema” adıyla çıktı.

“Severek Ayrılalım”, “Anma Arkadaş”, “Kara Vicdanlı”, “Bu Sana Son Mektubum”, “İnleyen Nağmeler”, “Sensiz Saadet” gibi şarkıların yer aldığı 19 şarkıdan oluşan, plak ve CD olarak yayımlanan “Benim Sesim Sinema” albümü aslında hepimizin Belkıs Hanım’a ödememiz gereken borcun çok küçük bir kısmı.



[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]
Mezarkabul bunu beğendi.
 
Alt 15 Kasım 2021, 05:28   #8
Çevrimdışı
Sürmenaj
Sürmenaj - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Vitrindeki Albümler

Vitrindeki Albümler
Vitrindeki Albümler'de bu hafta...
13 Kasım 2021 Cumartesi




Önce ayrı ayrı üç şarkı yayımlamıştı Volkan Başaran ve Simge Gezmiş ikilisi. Şimdi “Deli Suyu” adını koydukları dört şarkılık ilk kısaçalarlarını (EP) çıkardılar.

İkilinin 2016’da İstanbul’da başlayan müzikal dostluğu zamanla besteye dönüşmüş. Daha önce pek çok isimle çalışan Volkan’ın Türkiye’den Amerika’ya uzanan hikâyesinde edindiği engin deneyim ve geniş vizyon, Simge’nin söz yazma aşamasındaki edebiyat altyapısı, işlenmeye hazır müzikal yetenekleri ve birikimleriyle buluşunca ortaya ülkemizde az rastlanır kalitede bir melodik rock çıkmış. Şarkıların genel olarak içeriğini modern hayatın sıkıştırdığı ruhların direnişi ve kalbinin sesine kulak veren şehirli insanların halleri oluşturuyor.

[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]


Volkan’ın modern rock ve blues kokan nefis gitar tonu, Simge’nin güçlü-duru sesiyle etle tırnak misali uyuşuyor. Her şarkı tam bir gitar-vokal düeti. Toplam sürenin kısalığına rağmen burada güzel vokale olduğu kadar, parlak çalınmış, keyifli gitar sololarına da doyuyorsunuz.

Pozitif ve sakin doğasıyla rahatça dinlenebilir bir çalışma.

Şarkıların söz, müzik ve düzenlemeleri ikiliye ait. Basta İlkin Deniz ve Ozan Öner, davulda Sedat Özbek, Cengiz Tural ve Emre Yıldız, Hammond’da İskender Paydaş eşlik etmiş.


MECHANİCAL ROOSTER ‘EPİSODE ONE’ (BONE UNİON RECORDS)
Yetmişlerde Atomic Rooster adında bir topluluk vardı, şimdi mekanik versiyonuna kulak veriyoruz. Bizim mekanik horozlar malum Denizli’den ama amaçları birbirlerini tepelemek değil, müzik.

Mustafa Kaçar ile Onur Çağlar, Denizli’den kalkıp İzmir’e yerleştiklerinde eski blues parçalarının remiksleri üzerine çalışıyorlardı. Bu iki emekçi çalıştıkları işlerden artırdıkları paranın tamamını müzik yapabilecekleri cihazlara yatırıyorlardı. Kendi çabalarıyla prodüktör olmayı başarmışlardı ama istedikleri kalitede iş çıkarabilmeleri için 2016 yılında Sarp Keskiner ile tanışmayı beklemeleri gerekiyordu. Sarp, iki gencin çalışmalarına vizyon katmış ve (gitar, bas ve vurmalılar ile eşlik ederek) kayıtlarını yapmıştı.

Mustafa, blues türünde armonika çalıyordu, yanı sıra ikisi de rap yapıyorlardı ancak Sarp’ın devreye girişi müziklerini ilginç bir buluşmaya götürmüş. Mechanical Rooster, “Episode One” adını verdikleri ilk albümünde (Beat kuşağının kes-yapıştır tekniğine benzer biçimde) hip-hop ile geleneksel blues formlarını harmanlıyor; dünya meselelerine ezilen insanın gözünden bakan sözler yazıyor.

Denizli’den çıkıp gelmiş iki tutkulu gencin, İzmir’de böyle eşi benzeri olmayan bir işe imza atmaları takdire şayan bir durum.




[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]
Mezarkabul bunu beğendi.
 
Alt 15 Aralık 2021, 06:39   #9
Çevrimdışı
Sürmenaj
Sürmenaj - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Vitrindeki Albümler

Vitrindeki albümler
Vitrindeki Albümler'de bu hafta...

27 Kasım 2021 Cumartesi



‘0012’ (M4NM)
Bundan 12 yıl önce onlar Eskişehir’de sadece ve sadece iyi müziğe tutkulu 3-4 kişilik bir arkadaş çevresiydi. Şimdi ise memleketin her yerinden huyları huylarına uygun insanlarla irtibat halinde olan bir müzik kolektifi... İsimleri Brian Eno’nun Music For Non-Musicians manifestosundan geliyor: M4NM.

Tekrarlayan hip-hop formlarından sıkıldıkları için sırt sırta vermiş bir avuç adam, karşılıklı fikir teatisi ve dayanışma içinde. Yıllar içinde katılımlarla, farklı disiplinlerle büyüyen gelişen bir organizma olarak aynı zamanda bağımsız bir plak şirketi M4NM. İddiaları ana akım hip-hop kültürünü değiştirmekten ziyade, farklı düşünen ve üreten müzisyenler için bir karşı-kültür yaratma çabası. Türkçe rap’in baskın milliyetçi, egoist, cinsiyetçi söylemine karşı ilerici ve aydınlanmacı bir dünya görüşünü savunmak. Sadece bu özellikleriyle bile onların Türkçe rap’te önemli bir boşluğu doldurduklarını söylemek yanlış olmaz.


[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]




Şan şöhret kaygısından, “tayfacı” zihniyetten uzakta... Yatay örgütlenme içinde çalışan bu ekip, işin mutfağından sahnesine kadar her alanda varlık gösteriyor. Şimdi geride bıraktıkları 12. yılın şerefine 24 parçadan oluşan “0012” adında toplama albüm yapıp, dijital mecralarda yayımladılar.

ANIL KIRKYILDIZ ‘ANIL’ (AUDİOBAN MUSİC)
Kapağındaki parlak yazı havalı bir Amerikan arabasının logosundan fırlamış gibi. Anıl Kırkyıldız’ın bu kapak ile bize anlattığı şey kendinden önceki kuşakların müziğine duyduğu saygı ve sevgiyi günümüze taşıma niyeti.


[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]


Anıl’ın eğitiminin kökünde müzik var, ana çalgısı çello. Son olarak Berkley’de performans ve prodüksiyon okumuş, 2015 yılında mezun olup memlekete dönmüş, bestelerine yoğunlaşmış. Kendi adını taşıyan ilk albümü bir solo mesai. Ev stüdyosunda bilgisayar ve midi klavye eşliğinde yazmış parçalarını, logic kullanarak. Basit bir ekipmanla alabildiğine konuşturmuş yaratıcılığını. Konuşan sadece yaratıcılığı olmamış, müzikal tutkuları da dile gelmiş; 70-80-90’lı yılların caz-disko-funk-boogie müziklerine olan hayranlığını toplam yedi parçada bir ikram paketi haline getirmiş. Mid-tempo modern-soul tarzındaki enstrümantal parçaların bazılarını minik vokal bindirmeleri ile süslemiş. En eskisi açılışta yer alan 2016 tarihli nefis parça “My Burnin’ Heart”. Sadakatinden emin olmak için de “Memories” adlı parçadaki solonun yüksek ruhuna kulak vermeniz yeterli. Referansları ve ilham kaynakları Roy Ayers, Prince, Kashif gibi isimler. Anıl yıllarca hayranlıkla dinlediği müziklere vefa borcunu hakkıyla ödemiş.

Mezarkabul bunu beğendi.
 
Alt 15 Aralık 2021, 06:42   #10
Çevrimdışı
Sürmenaj
Sürmenaj - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Vitrindeki Albümler

Vitrindeki albümler
Vitrindeki Albümler'de bu hafta...

04 Aralık 2021 Cumartesi





ULUCAN TRİO ‘MANAV/SÖNMEZ/GENÇKAL/RAVEL: PİYANOLU ÜÇLÜLER’ (ÇAĞSAV MÜZİK)
Bulgaristan’da sanat sevgisinin güçlü olduğu bir ailede doğan büyüyen Ulucan Kardeşler, klasik müzik çalışmalarına Şumen’de başlamışlardı. 1989 yılında aileleriyle birlikte Türkiye’ye göçen kardeşler, çalışmalarını önce burada, ardından İngiltere, Amerika ve Almanya’da sürdürmüşlerdi. Solistlik kariyerlerine hem birlikte hem de ayrı ayrı devam eden üç kardeş, ünlü müzisyenlerle çalışmış, konserler vermiş, uluslararası yarışmalarda ödüller kazanmıştı.

Kardeş olmanın avantajı onların müziklerinde her daim hissediliyor. Sanki aralarındaki gizli iletişim ağı bulunuyormuşçasına anlaşıyorlar. Onların solo, duo ve trio olarak oluşturduğu aile albümleri kuşağını iyi yansıtan yorumlar olmakla birlikte, iyi bir geleceğe sahip olduklarının da ipuçlarını taşıyor. Her biri yetenekli ve renkli karakterler; yanı sıra tutkulu ve keşifçi...


[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]




Özcan ve Birsen kardeşlerin çellist Ozan Evrim Tunca ile birlikte oluşturdukları Ulucan Trio’nun 2020 yılında çıkardıkları albüm, Doğu renklerini de içinde barındıran çağdaş müzik çalışmaları adına usta işi bir hamle. “Piyanolu Üçlüler” albümü, üç Türk (Özkan Manav, Özcan Sönmez ve Berkant Gençkal), bir Fransız (Maurice Ravel) bestecinin eserlerini trio formatına uyarlıyor.






ULUCAN DUO - MOZART / DEBUSSY / STRAUSS (ÇAĞSAV MÜZİK)
Ülkemizde oda müziğinin ilk akla gelen isimlerinden Ulucan Kardeşler; Birsen, Özcan ve Ayşen Ulucan. Kardeşler, Franz Schubert, Franz Liszt, Fazıl Say, Zeynep Gedizlioğlu ve İnci Yakar’ın eserlerinden oluşan ilk çalışmaları “Bir Ağaç Gibi” albümünü üçlü formatta 2008 yılının şubat ayında kaydetmişti. Dinamik ve coşkulu yorumlarıyla dikkat çeken kardeşler, zaman içinde farklı kombinasyonlarla çalışmış, yeni kuşağın sesi olacak işlere imza atmış, yurtiçi ve yurtdışında başarılı konserler vermişlerdi.

Kardeşlerden ikisi, piyanist Birsen ve kemancı Özcan Ulucan, 2021 yılını Ulucan Duo adıyla yaptıkları güzel bir çalışma ile taçlandırıyor.

Büyük bestecilerin unutulmaz eserlerine (kuşağının ruhunu maharetle yansıttıkları için genç işi demekte sakınca görmediğimiz) yeni bir ruhla yaklaşan Ulucan Kardeşler’in son kayıtları klasik, romantik ve empresyonist dönemin üç bestecisine odaklanıyor. Wolfgang Amadeus Mozart, Claude Debussy ve Richard Strauss... Üç büyük bestecinin üç önemli sonatını içeren albümün özelliklerinden biri de, Strauss’un keman-piyano sonatının ülkemizde ilk kez kaydedilmiş olması.

Şiirsel bir anlatım; sanatsal açıdan parlak, ruhen derin ve samimi... Kayıtlar ise pırıl pırıl...


[Foruma üye olmadığınız sürece forum içeriğindeki bağlantıları görüntüleyemezsiniz. Foruma üye olmak için TIKLAYIN!]


 

Yer İmleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor: (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:53.

Forum Bilgilendirme Künye
Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Forumel, lisanslı vBulletin kullanmaktadır!
Forum Sahibi: Dea Dia ve Gece

Sitemiz; yer sağlayıcı bir forum sitesidir. Forumel.Com adresimizde yapılan paylaşımlar, moderasyon ekibimizin onayına dahil olmadan direkt olarak yayınlanmaktadır. 5237 sayılı TCK (Türk Ceza Kanunu) ve 5651 Sayılı Kanun'un ilgili maddelerini ihlal eden kişilerin IP adresleri de dahil olmak üzere sair kişi veya adli mercilere müzekkere (Resmi Üst Yazı), tarafımıza tanzim edildiği takdirde paylaşılacaktır. Hukuka aykırı bir paylaşımın olduğunu düşündüğünüz mesaj ya da konuyu; İLETİŞİM linkine bildirim yoluyla iletebilirsiniz. 48 saat içerisinde mevcut şikâyetiniz üzerinden tarafınıza ulaşılacak, gerekli işlemler tesis edilecektir.

Tasarım: Dea Dia