Forumel.Com

Geri Git   Forumel.Com > Eğitim > Sözlük - Ne Nedir?

Sözlük - Ne Nedir? Anlamını merak ettiğiniz konuları bulabileceğiniz alan


Öztürkçe Adlar Anlamları

Anlamını merak ettiğiniz konuları bulabileceğiniz alan



Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Öztürkçe Adlar Anlamları
Konudaki Cevap Sayısı
21
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
4674

Kullanıcı Etiket Listesi

Like Tree2Beğeniler

  
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07 Haziran 2022, 02:03   #11
Çevrimdışı
Leydihan
Leydihan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Öztürkçe Adlar Anlamları

K harfi ile başlayan isimler
KAANKagan) Kagan sözcüğünün Moğol ağzındaki söylenisi
KABA: Büyük, iri, siskin
KABAK: 1- Kapalı, kabuklu 2- Kabarık
KABAL: Kapalı, zindan, mahpus
KABAMIS: Kapalı, güçlü, mahfuz
KABAN: 1- Kapan, kapıcı 2- Kabarık, asi, isyankar 3- Dik yokus
KABAR: 1- Kabarık, asi, kabadayı 2- Kapan
KABARTU: Sisik, kabarık, kabarcık
KABIS: Kavus, kavusma, birlesme, toplanma
KACIR: Kaçır, kaçırıcı, korkutucu, ürkütücü
KAÇ: (Kaçı, kas) Kaçan, kosan
KAÇAĞLI: Kaçaklı, kaçıcı, kosucu
KAÇAN: 1- kosan, kaçan 2- Vakit, saat, vade
KAÇGAR: (Koçgar,kasgar) 1- Koç gibi, koç yiğit 2- koç bası
KAÇIR: Kaçıran, kaçırtıcı
KAÇIRA: (Kaçır) 1- Kaçıran, ürküten 2- Çalıskan, aktif
KAÇMAS: 1- Kaçmaz, ürkmez, korkmaz 2- Evcil, munis
KAÇUT: 1- Savas, dövüs 2- Kısa mızrak, kargı
KADAGAN: Buyruk, ser, emir, komut
KADAK: (Katak,Katık) 1- Katı, sert 2- Mıh, çivi 3- Armağan, hediye
KADAS: Arkadas, yaren, yakın
KADIR: (Katır) mec. Güçlü, dayanıklı, metin, inatçı
KADIRCA: Katır gibi
KAGI : (KAKI) Öfke, siddet
KAĞAN: imparator, hanların hanı
KAĞANLI(G) : imparatorluk, imparatorluğa mensup olma
KAĞBA: Koruyucu, muhafız
KAKIĞAN: Öfkeli, gözü kara
KAKINÇ: 1- Kılıç ve kargı hamlesi 2- ihtar, ikaz 3- Hiddet, öfke
KAKIZ: Gözü pek, hiddetli
KAKSA: Seri, aceleci, hızlı
KAKUMAKLU: Gazaplı,siddetli
KAL: Ulu, saygıdeğer, hatırı sayılır
KALABA: 1- Ulu, saygıdeğer 2- Sayıca çok, kalabalık, bolluk
KALAKLI: Ulu, yüksekte
KALANÇA: Bakiye, arta kalan, artık
KALÇAV: Sakacı, nüktedan
KALDUN: Kalan, artan, bakiye
KALGAN: (Kalkan) Ok, kargı, kılıç gibi savas aletlerine karsı koruma sağlayan siperlik
KALGAY: Veliaht, sehzade
KALIN: 1- Sert, dayanıklı 2- Mal, servet, varlık 3- Çeyiz 4- Yararlılık, fayda
KALINGU: (Kalın) Kalıng, güçlü, dayanıklı
KALISIZ: Süphesiz, kararlı
KALMUK: Güç gösterisi, güçlülük, kabadayılık
KAM: Samanist gelenekte, ulu kisi (Hekimlik, filozofluk, büyücülük, duacılık dahil olmak üzere, oba ya da
oymakların, her türlü sorunuyla ilgilenen kisi)
KAMALAG: Sedir ağacı
KAMAN: 1- Kuman, kumanlı 2- Gözü kara, cesur, aman vermeyen
KAMASIG: Melez, karısmıs
KAMAZ: Sarsıcı, sallayıcı,ürkütücü
KAMÇI: Kırbaç
KAMDU: Para yerine geçen esya, emanet
KAMSAT: Sasırtıcı, ürkütücü
KAMU(Ğ): 1- Bütün, tam, hep 2- Halk, ahali 3- Destek, dayanısma
KAN: 1- Soy, sop, kaynak, can, canlılık, soyluluk 2- Damarlardaki sıvı 3- Kağan, han
KANAT: 1- Tüy, telek 2- Taraf, yön, cenah
KANCI: 1- Kan güden soylu 2- Kanıcı, kanmıs, inanıcı
KANDI: inançlı, kanık
KANDUK: (Kanduk) Kandı, kanık
KANDUKYURT: birl. Kanduk/Yurt Gurbet
KANG: (Kang, kan) Kan, soy, ata
KANGSIK: 1- Kardes gibi..kardes yakınlığında 2- Üvey kardes
KAYNAK: (Kanak) mec. Soylu
KANIĞ: 1- Kanmıs, kanık 2- Sevinç, nese
KANIK: 1- Kanma, inanma, kabul, ermek 2- Sevinç, nese
KANIS: Kandırıs, cilve, isve
KANITGAN: Sevk veren, kan kaynatan
KANK: 1- Kan, soy 2- Ata, baba
KANKLI: Soylu, soyu sopu belli, kanlı
KANLI: Soylu
KANTIK: 1- Kandırıcı, isveli 2- Uzakta, gurbette olan
KANYUMAZ: birl. Kan/Yumaz (Yumak, yıkamak...dan)
KAPALAN: Kaplan
KAPAR: 1- Akıl, can, ruh 2- Kalkan, zırh 3- Kapan, tuzak
KAPGAN: 1- Kanlı, soylu 2- Kalkan, zırh 3- Algan, fatih 4- Kaplan 5- Kapan, tuzak
KAPGISAY: Saf, sade, halis
KAPKIR: Hassas, imtizaçlı
KAPLAN: Kapan, kedigillerden bir yırtıcı hayvan
KAPURTU: Kabartı, kabarık, kabadayı
KAR: Kar tanesi
KARA: Siyah renk, ak’ın karsıtı Ancak...Bu sözcükte de Türkçe ad ve sıfatlar arasında özel bir yere
sahiptir. Çünkü birçok mecaz anlamı içinde barındırması ilgi çekicidir. Birçok birlesik adın, basında ya da
sonunda kullanılabildiğinden, çesitli anlam değisiklikleri de ortaya çıkabilmektedir. Bu yüzden, içerdiği
tüm anlamları açıklamakta yarar vardır. Bu durum,ayrıca Türklerin, sosyal yasamlarında, renklere ne
derece önem verip, ne derece zengin anlamlarla bezediğinin de önemli ipuçlarını verecektir. Örneğin:
Ak:Temizlik, güzellik, soyluluk, merkez. Gök(mavi): Kutsallık, özgürlük, Kızıl(kırmızı): Dikkat,
özen,tedbir, değisiklik, devrim, siddet. Yesil: Doğum, tazelik, huzur, sükun anlamlarını içinde
barındırmaktadır. Renklerle yönler de anlatılabilir. Ak: güney, Kızıl: Doğu, Sarı: Batı, Kara: Kuzey
yönlerini anlatır. Kara’nın öteki anlamlarına gelince:
1- Güç, siddet
2- Olağanüstülük, harikuladelik
3- Ululuk, büyüklük, ulasılmazlık
4- Cesaret, atılganlık, yiğitlik
5- Yas, keder, üzüntü, ölüm
6- Fakirlik, sıradanlık, (soylu olmamak)
7- Kötülük, bela, uğursuzluk
8- Esmer ten, yanık ten
9- Asırı soğuk, kıs
KARAALMAZ: birl. Kara/Almaz..Namuslu
KARABAS: birl. Kara/Bas 1- Evlatlık 2- Kul, köle
KARABATAK: birl. Kara/Batak...Bir deniz kusu
KARACA: 1- Karaya çalan, esmer 2- Gözü kara, cesur, siddetli 3- Bir ceylan türü
4- Halktan soylu olmayan
KARACIK: 1- Esmer, kar tenli 2- Gözbebeği
KARAÇIL: Kumral, karaya çalan
KARAGA: Karga, kuzgun
KARAĞLI: 1- Yaslı, matemli 2- Bakısları etkileyici
KARAHAN: birl. Kara/Han
1- Türk mitolojisinde “Tanrılar Tanrısı” 2-Devletlerinde, soylu
olmayıp, kara budundan (halktan) biri olarak devlet kuran kisilerin takındığı unvanlardan
KARAK: 1- Kara/Ak 2- Gözbebeği 3- Bakıs, nazar
KARAKÇI: 1- Gözlemci, bakıcı 2- Karakeçi
KARAKIRK: birl. Kara/Kırk (..Kırk sayısı da, üç ve dokuz gibi, Türklerin uğurlu sayılarındandır.)
KARAKITAY: birl. Kara/Kıtay (Çinliye benzeyen, Çinlilerle kanı karısıp, melez olmus)
KARAKOL: birl. 1- Kara el 2- Gözetleme yeri, gözetim alanı
KARAKUS: birl. Kara/Kus (Mizan Yıldızı)
KARAKÜNE: Kara gün
KARAL: Vade, müddet
KARAMIS: Bakmıs, görmüs, açık göz
KARAMAN: 1- Kara tenli 2- Yiğit, gözü kara
KARANÇI: Bakıcı, gözlemci
KARAOTAĞ: birl. Kara/Otağ
Eski dönem, toy ve sölenlerde, çocuğu olmayan beylerin oturduğu kısım, tribün (...oğlu olanlar,Ak otağa,
kızı olanlar kızıl otağa, konuk edilirlerdi.)
KARAOZAN: birl. Kara/ozan (halk ozanı)
KARASAGU: ağıt, mersiye
KARASÜYÜK: birl. Kara/Süyük (kemik) (avam, halktan)
KARASAMAN: birl. Kara/Saman
T...Samanist gelenekte, kötü ruhlarla uğrasan samanlar
KARASIN: Esmer, karaya çalan
KARAUL: Bakıs, gözlem yeri (Karakol sözcüğü buradan gelir)
KARAÜREK: birl. Kara/Yürek Cesur, korkusuz
KARAV: Bakıs, nazar, bakan
KARAVUL: (Karaul) 1- Gözcü, kesif kolu 2- Muhafız
KARAY: yardımcı, yararlı, yardımsever
KARAYIS: bakıs, bakan
KARAYiR: birl. Kara/Yer (kara toprak)
KARÇAK: 1- Pençe 2- Büst, yarım heykel
KARÇIGA: Bir sahin türü
KARDAS: Kardes, kardes yakınlığı
KARGI: Mızrak
KARGIN: Mesbu
KARGUY: 1- Bir atmaca türü 2- Gözetleme kulesi, dağ baslarına yapılan yüksek yapı
KARIK: Karısık, melez
KARIKSIZ: Saf, temiz, karısık olmayan
KARIMIS: karısık, karısmıs
KARINÇIK: Bakıs, nazar, göz kaçamağı
KARINDAS: 1- Kardes, kardeslik 2- Kız kardes, bacı (Kazak ve Kırgızlarda)
KARLIGAN: karlar eriyince açan bir dağ çiçeği
KARLIK: Karlı arazi, karlı dağ
KARLU: Karlı, kar almıs
KARLUGAÇ: Kar çiçeği
KARMAS: Karıstırmaz (Soyunu, neslini)
KARSI: Karsıt, zıt
KARSIT: Karsı
Türk mitolojisinde, Ülgen’in yedi oğlundan biri ve Temizlik Tanrısı
KARTAL: iri kanatlı avcı kus (Karatal)
KARUÇ: 1- Karıs, karısık 2- Kara uç
KARYAĞDI: birl. Kar/Yağdı (...Doğumu, kar yağdığı sırada olan)
KASAR: 1- Keser 2- kasıntı, afili 3- Fırtına
KASMIS: Afili, fiyakalı, kasıntı
KAS: Kas, korkusuzluk, cesaret
KASGAR: Cesur, üstün vasıflı
KASKA: 1- Yiğitlik, mertlik 2- Üstün vasıflılık 3- Dayanıklılık, metanet
KASUK: Dayanıklı, metin
KATAK: Katı, sert
KATAN: 1- Sert, katı 2- Saplayan, (Kargı, ok) 3- Ekleyen, artıran
KATGI (katkı): 1- Katı, sert, hasin 2- Yarar, yararlılık 3- Nese, senlik
KATGIÇ: Katı, sert, dayanıklı, hasin
KATI: sert, dayanıklı, hasin, güvenli, adamakıllı, etraf
KATLICAK: Katıca,sertçe,siddetli
KATIGU: Çalıskan, gayretli, azimli
KATIĞDI: Çok katı, siddetli, kuvvetli
KATIK: 1- Katı, sert, güçlük, siddet 2- Katılan, katılım 3- Ekmek, yemek
KATILGAN: Dayanıklı, metin, sert
KATILIK: Güçlük, sertlik, dayanıklılık, hasinlik
KATIRAK: Katıca, hasince
KATIYEL: birl. Katı/Yel (Kuru rüzgar)
KATIZ: 1- Ağaç kabuğu 2- Tarçın
KATLAV: Zırh, siper
KATLIG: Katılık, sertlik
KATMIS: 1- Saplamıs 2- Katılasmıs 3- Eklemis
KATUN: (Hatun) imparatoriçe, Kağan eslerine verilen bir unvan. (Kadın sözcüğü buradan gelir)
KAVAN: Kovucu, defedici
KAVÇIN: Konuk, kısa süreli misafir
KAVSIT: 1- Kavusma, vuslat, kavusulan yer
KAVURT: 1- Kurt 2- Hasmet, ihtisam 3- Dayanıklılık, kalıcılık
KAVUS: 1- Menzil, kavusulacak yer 2- Bulusma, bulusma yeri
KAY: 1- Tipi, kar fırtınası 2- Masal, hikaye
KAYA: Tas bloğu mec. 1- Sertlik, sağlamlık, yıkılmazlık, dayanıklılık 2- ihsan, inayet
KAYAK: Kayık, sandal
KAYALAK: 1- Kayık, sandal 2- kaya, kayalık
KAYAN: 1- Çığ, çığ kümesi 2- Sel, sel suyu
KAYAR: 1- Sel, sel suyu 2- Gurur, onur
KAYAS: Hısım, akraba, kavim kardes
KAYÇI: Masalcı, destancı
KAYDU: 1- Katı, sert, siddetli 2- Kaygı, hüzün 3- Sel, sel suyu
KAYGAÇ: Kayık, sandal
KAYGAS: Mucize, olağanüstülük
KAYGIN: 1- Üzgün, kaygılı 2- isyankar, isyan halinde
KAYGU: Kaygı, endise, titizlik
KAYGULU: Kaygılı, mahzun
KAYGUN: Mahzun, üzgün, müteessir
KAYGUSUZ: Vurdumduymaz, gailesiz, umursamaz
KAYI: 1- Sel 2- Kar fırtınası 3- Muhkem, iyi korunan
KAYIR: 1- Kayırma, hamilik, destek 2- Heybet, gösteris 3- Azim, kararlılık
KAYIRGAS: 1- Deste, demet 2- Kayırıcı, koruyucu
KAYIRMIS: Kayıran, kayırıcı, destekçi
KAYIRSI: 1- içli, merhametli 2- Karsı, muhalif, hizip
KAYITGAN: Dik baslı, boyun eğmeyen
KAYITMAS: Adil, adaletli
KAYMAS: Adaletli, düzenli
KAYNAK: Pınar, göze
KAYNAR: 1- Pınar, göze 2- Atesli, kızgın
KAYNARCA: 1- Kaynak, pınar, menbaa 2- Ilıca, banyo
KAYRA: Yardım, inayet
KAYRAL: Yardım, destek
KAYRALDIĞ: 1- Destekli, torpilli 2- Eli açık, cömert
KAYRIM: Arka, destek, inayet
KAYRU: Geri, arka, destek
KAYTAG: Aldatıcı, adaletsiz, hilebaz
KAYTBAY: Adil, adaletli, hakkaniyetli
KAYTMAZ: Adil
KAYTUN: Yardımsever
KAYURTAR: Kurtarıcı, yardımsever
KAZAK: 1- merkezden uzak kalan 2- Otoriteye bağlı olmayan,basına buyruk 3- Gezgin
KAZAN: 1- Kazanç, kazanım, birikim, artı değer, bolluk 2- Kızan, kızgın
KAZANCUK: 1- Kazanç, kar, getiri 2- Yemek kazanı, tencere
KAZANÇ: Gelir, kar, artı değer, getiri
KAZGAN: Kazan, kazanç
KAZILIK: 1- Kazık 2- Kazma aleti 3- Kızgın, celalli
KAZIRGAN: Samanist gelenekte, kötü ruhların, doğruluğa gelmesi için,geçici bir süre için kaldığı ates
çukuru. Bir nevi cehennem
KAZU: Nimet, kazanç
KAZUK: (Kozu, Kazık) 1- Kazma 2- Kazık, sırık
KEBEK: Kabuk, ağaç kabuğu
KEBENÇ: itimat, güven, hosnutluk
KEBENÇÜ: Hosnut, bahtiyar
KEÇiG: 1- Geçit, köprü 2- Mutlu, sevinçli
KEÇiKLiĞ: Mutlu, sevinçli
KEÇiR: Bağıslayıcı, affedici
KEÇÜRGEN: Bağıslayıcı, affedici
KEDiMLiG: 1- Zırh, demir ağ 2- Giyimlik, giysi
KEKMEN: Olgun, ergin, ermis
KELES: Alımlı, yakısıklı, cıvan
KELEZTi: Hayal, serap
KELGiN: Gelgin, suyu kabaran ırmak
KELiSTÜ: Olgunluk, gelisim, suhulet
KELTEÇi: Gelici, gelecek olan, halef
KEMEÇ: Asker, askeri görevli
KENÇEK: (Gençık, Genç)
KENÇLiYÜ: Oğuz beylerinin, özellikle güz kurultayların dan sonraki toy ve sölenlerde, kendi mallarını
yağmalatıp, halka dağıtılması için kurdukları büyük sofra. Yağma sofrası
KENDÜZ: Nefs, can, ruh
KENES: istisare, müsavere
LENGES: Kenes
KENGESLÜ: Danısık, anlasık, dayanısmalı
KENDiL: Gönül, gönüllü, temiz yürekli
KENi: (Kuni) Adaletli, adil, dengeli
KEPKE: Örnek, numune
KEPTiK: 1- Latif, sakacı 2- Esit, müsavi
KERAMUN: Karaman, esmer tenli
KERAYET: Sahil, kıyı, plaj
KEREGÜ: Ev, çadır, barınak
KEREKLi: Gerekli, elzem, ihtiyaç
KEREKTÜ: ihtiyaç, lüzum, zaruret
KEREKÜLÜG: Çadırlı, göçebe
KERELTi: Tanıklık, sehadet
KEREN: Ulu, kebir, kadir
KERES: Kiris, yay kirisi
KERi: 1- Eski, kadim, geride kalan 2- Germekten, gerilmis, gergin
KERiNÇSiZ: Essiz,emsalsiz
KERKi: Balta, nacak
KERKiT: Nacak
KERTÜK: (Kertik) 1- Ağaca bıçakla çizilen çizgi 2- yapay, suni
KESEN: 1- keskin, kesici 2- Bölüm, ara
KESi: Keskin, kesen, kesici, sert
KESiK: Kesi, keskin
KESKiN: 1- Sert mizaçlı, asabi 2- Uç, ekstrem 3- Kesici
KESiKÇE: 1- Muhafız, koruyucu 2- Defa, sıra, adet
KESiKÇi: 1- Israrlı 2- Nöbetçi
KET: 1- Darbe 2- Yılmaz, azimli, kararlı
KETÇiK: Darbecik
KETE: Ulu, büyük
KEYiK: Baht, mutluluk
KEZEGEN: Gezgin, çapkın
KEZGEN: Gezgin, çapkın
KEZGiÇ: Gezgin
KEZiK: Cesaret, atılganlık, cüret
KEZiR: (Kizir, keser) Cesur, cüretkar
KIBI: Kesif, bulus
KICIR: Öç duygusu, intikam
KICURGAN: Gösterisli, mağrur
KIDIK: Gedik, güdük
KIĞILCIM: Kıvılcım, serare
KIĞITDUK: Davet, ikram
KILAĞI: Kılıç ve bıçakların bilendikten sonra ağız kısmında meydana gelen çizgi
KILAĞUZ: Kılavuz, rehber
KILAVUN: Düğün hediyesi
KILDI: 1- Yaratıcı, yapıcı 2- Etken, amil
KILGI: 1- istem, irade 2- Yaratılmıs, kılınmıs
KILICI:Yaratıcı, yapıcı, halik, kadim
KILIÇ: (Kıl-Uç) Silah
KILIG: 1- yaradılıs, huy, karakter 2- Beceri, is, yapıcılık
KILIGLI: 1- iyi huylu, ahlaklı, görgülü 2- Becerikli, çalıskan, isgüzar
KILIN: 1- Huy, yaradılıs 2- Naz, isve
KILINÇ:Kılınıs, huy, karakter
KILIVAN: Hediye, bahsis, ödül
KILUÇ: Kılıç
KIMAÇA: Engel, mania
KIMAR: Komar, homar, yakısıklı, cezb edici
KIMIRTU: Kıpırdanıs, devinim, jest
KIMIZ: Eksi, mayhos anlamına gelen ve kısrak sütünden yapılan bir içki
KIMNA: Sürekli, daima, her zaman
KIN: 1- Silah muhafazası 2- Gayret, çalısma 3- Suç, cürüm, ayıp
KINAGU: 1- Ceza, cezalandırma 2- Çalısma, aktivite
KINAY: Aktif, çalıskan
KINCAL: ince, narin, zayıf
KINÇAK: Bıçak kılıfı
KINGAL: ince, narin
KINGIR: Metin, dayanıklı, sebatkar
KINIK: 1- Gayret, gayretli, çalıskan 2- Muhterem, serefli, hakim
KIP: Baht, talih
KIPÇAK: 1- Merkezde kaçmıs, uzaklasmıs ve bir otoriteye bağlı bulunmayan 2- Çayırlık, genis
toprak,sahipsiz bos ve genis arazi 3- Ağaç kovuğu 4- Bahtı açık, talihli
KIR: 1- Kırmak...dan Kırıs, kesis, kırma, yarma eylemleri 2- Ak’a yakın kirli beyaz renk 3- mec.
Olgunluk,
tecrübe
KIRAÇ: 1- Kırlasmıs, kıra çalan, kır gibi 2- Kırıcı, kırık, yarık 3- Verimsiz toprak, yaslı toprak
KIRAN: 1- Bozgun yapan, düsmanı yok eden 2- Dağ yamacı 3- Yön, kenar, kıyı
KIRAY: 1- Genç, delikanlı 2- Kıran, kan dökücü, vurguncu
KIRCA: Kıra çalan, ,kırlasmıs mec. Olgun, bilge
KIRCI: 1- Kırıcı, sert mizaçlı 2- Kenar, uç, sahil
KIRGI: 1- Kırım 2- Bir atmaca türü
KIRGIL: Kırık, üzgün, kırgın
KIRGIN: 1- Gönül kırgınlığı 2- Bozgun
KIRGIZ: 1- Kırgıncı, bozguncu, geçimsiz 2- Kırk/Uz 3- Numune, örnek
KIRICI: 1- Kıran, bölen, yaran mec. Sert mizaçlı, gönül kırıcı 2- Kenar, sahil
KIRIK: Kırılmıs, bölünmüs
KIRIM: 1- Kırıs, bozgun, katliam 2- Kırgınlık, küskünlük 3- Uç nokta, kenar
KIRIY: Sahil, kenar
KIRKIN: Bahsis, hediye
KIRKLI: Eski, Samanist gelenekten, bazı değisiklikler yada dinsel motiflerin de eklenmesiyle,
bugünlere kadar gelen bir inanca göre; gerçek anlamı “kırk ünlü ata ruhunun koruması altındaki kisi”
KIRMAN: Kırma yeri, Kırman, harman
KISIG: 1- Hapis, dar yer 2- Kısıtlı, bağımlı
KISIGLU: Hapis, mahpus, kıstırılmıs
KISRIK: Utangaç, mahçup
KISTAVUL: Acele, aceleci, telaslı
KISIL: Kıslık, kıs için ayrılmıs
KISLAK: Kısın kalınan yer, ez, kıslık ev
KITAY: 1- Çinliye benzeyen , Çinliye karısmıs 2- Kutay
KIVANÇ: Gurur, kıvanma, sevinme, öğünme, mutlu olma, kendine güvenerek ve öğünerek
sevinme hali
KIVAM: Olgunluk,yeterlilik
KIVANDUK: Kıvançlı, mutlu
KIVIK: Ara, fasıla
KIVILCIM: Ates parçası, serare
KIVLIK: Kıvanç ve mutluluk nedeni
KIVRAK: 1- Kıvançlı 2- Hareketli, dayanıklı
KIVRIM: Hare, iltiva
KIYAK: 1- gaddar, acımasız 2- Kayak, kaydıraç 3- Çekicilik, cazibe
KIYAL: imge
KIYAN: 1- Dağdan hızla akan sel suyu 2- Gaddar, acımasız, kıyıcı
KIYAT: Çekici, cazibeli
KIYGA: Zeki, çok akıllı
KIYGI: Zeka, deha
KIYIK: 1- Zeka, dahi 2- Çekici 3- Kaçak, kapçak
KIYIKSIZ: Kaçmaz, sözünden dönmez, düz
KIYIN: 1- Akit, sözlesme, anlasma 2- Güç, kudret, otorite
KIYISKAN: 1- Sözünün eri, sözünde duran 2- Cesur, gözü pek
KIYMAÇ: Gamze
KIYNAK: 1- Ünlü, meshur 2- pençe, kartal pençesi
KIYUK: 1- Mutluluk 2- Geyik
KIZARIK: 1- Kızıl, kızıllasmıs 2- kızgın
KIZGAN: Kızgın, kızısmıs
KIZGIN: Kızıllasmıs, asabi
KIZI: Siddet, asabiyet, kızama, kızgınlık
KIZIK: 1- Kızgın, asabi 2- Kısık, hapis
KIZIL: 1- Kırmızı, al 2- Altın 3- Kızmıs, kızarmıs, kızgın
KIZILALMA: birl. Kızıl/Elma
Olgun, kızarık elma anlamı, bir sembol ve imgedir. Ülkü’yü motivasyonu içerir. Bazen,
fethedilmesi gereken illeri ifade eder, çoğu kez ise bütün Türklerin, tek bayrak altında toplandığı devletin,
“Birlesik Türk devletleri”nin imgesi
KIZILGU: Kızarmıs, kızgın
T... Kırgızların, Mürdi oymağı, dip dedelerinden.
KIZILHAN: birl. Kızıl/Han
Samanist gelenekte Tanrı sıfatlarından
KIZILOTAĞ: birl. Kızıl/Otağ
Kağan ya da Han’ların verdikleri, toy ve sölenlerde, kız çocuk sahiplerinin oturduğu, seref tribünü
KIZIMTAY: birl. Kızım/Tay (Kızmaktan kızgınlık) Tay
KIZIRAK: (kızarık, kızrak) Nadir, ender rastlanan
KiÇi: 1- Kisi, adam, insan 2- Küçük, minyon 3- Geçmis, geçik, eski 4- Keçi
KiÇiCiK: 1- Kisicik, insancık 2- Küçük, minyon
KiÇiK: 1- Küçük, minyon, Geçik, geçmis
KiÇiN: Zincir
KiÇKi: 1- Eski, kadim 2- Kisi, insan
KiÇKiNE: (Giçgine) Geçkin, geçmis kadim
KiDGÜ: Giyim, giysi, elbise
KiLÜKEN: Gülen, güleç, güleryüzlü, mütebessim
KiNDiK: Orta, odak, merkez
KiNES: Sura, mesveret, kongre
KiRiS: Sinirden ve bağırsaktan yapılan sicim. Ok yayı olarak da kullanılır.
KiRTi: Doğruluk, gerçekçilik
KiSiLiK: Karakter, sahsiyet, insan olma özelliği
KiSKEN: (Kiçgen) 1- Küçük, minyon 2- Geçen, geçmis
KiÇKENTAY: birl. Kiçken/Tay ...minyon, minik
KiYE: Kut, talih, ululuk
KiYELi: Mübarek, saygıdeğer, ulu
KiZEK: 1- Kesik 2- Nöbet 3- Seyran, gezinti
KiZiR: 1- Keser, kesici 2- Gever, gezgin 3- Atılgan, cesur
KOBRAT: (Kubrat) Derlemek, toparlamak, örgütlemek
KOBU: (Kovu) Buket, demet
KOBURCUK: Kabarcık, kabarık, kabadayı
KOCA: 1- Ulu, saygıdeğer, hürmete layık 2- Bilgili, tecrübeli, görüp geçirmis 3- Gösterisli, azametli 4-
Mert, düz, koç gibi
KOCABAS: birl. Koca/Bas ...Koruyucu, muhafız
KOCAMAN: 1- Akıllı, bilge 2- iriyarı, cüsseli, heybetli
KOÇ: Erkek koyun mec. Düz, mert, yüz yüze dövüsen, hilesiz, yiğit, dayanıklı, yılmaz
KOÇA: 1- Koç gibi..2- Kibar, centilmen
KOÇAK: Koç gibi, cesur yürekli
KOÇAN: 1- Centilmen, kibar 2- Kosan, kosucu
KOÇAS: Rehber, yol gösteren, önde giden
KOÇGAR: (Kaçgar,kasgar) 1- Koç bası 2- Koç gibi, koç yiğit
KOÇi: Koç gibi, koç yürekli
KOÇLUĞ Koçluk) Koç olacak kuzu
KOÇO: Kibar, mert
KOÇU: 1- Koç gibi 2- Kibar, centilmen
KOÇUM: 1- Yiğit, mert 2- Kosum, kosma
KOÇUN: Düz, hilesiz, temiz yürekli
KOÇUGAR: Mert, yiğit, özü sözü bir
KODAR: Mağrur
KODAZ: Mağrur
KOKLUĞ: Koku, parfüm
KOKULUG: Koku, Parfüm
KOKUM: Parfüm
KOKUS: Dalları, ok yapımına elverisli bir ağaç türü
KOLAN: 1- Hediye, bahsis 2- Kollayan, koruyan 3- At, esek,katır gibi hayvanların, eyerini
bağlamaya yarayan kemer
KOLBAG: Kadınların, aksesuar olarak bileklerine taktıkları, boncuklu halka
KOLBAS: Askeri birlik bası, komutan, askeri koruyup kollayan kisi
KOLBAY: Askeri danısman
KOLCUK: Kolcu, muhafız, koruyucu
KOLÇAK: Kolcu, koruyucu, kollayıcı
KOLÇU: Muhafız, bekçi
KOLDAGÜÇ: Hami, koruyucu, sefkatli, merhametli, yardımsever
KOLDAS: 1- Silah arkadası 2- Arkadas, birbirini kollayan
KOLGAK: istek, heves, talep
KOLGAY: Veliaht, sehzade (Kırım ve Kazan hanlıkları döneminde kullanılan bir aksesuar
KOLKA: 1- Kolgu, kol takısı 2- Refika, hanım, es
KOLTAG: Arka, himaye, destek
KOLUÇ: Kolcu, kolbası, komutan
KOLUNÇUĞ: Yakarıs, niyaz
KOMAN: (Kaman,kuman) 1- Yurduna yabancı sokmayan 2- Aman vermeyen 3- Kumral
KOMAS: Komayan, bırakmayan, aman vermeyen
KOMUK: 1- Kabuk, ağaç kabuğu 2- Hazine, define
KOMUR: Cesur, gözüpek
KON: 1- Yurt, vatan 2- Konak, yerlesim, mekan
KONAÇ: Asiyan
KONAG: 1- Konuk, misafir 2- Konuk ağırlanan ev
KONALGA: 1- Konuk yeri, bas köse 2- Menzil, konulacak, varılacak yer
KONAT: 1- Cana yakın, munis, sokulgan 2- konuk ağırlayıcı, konuksever
3- Birlikte göç eden oba birliği
KONCA: 1- Armağan, bahsis 2, Gül
KONÇUK: 1-Asina, tanıdık 2- Konuk
KONÇUY: Kağan kızı, prenses, soylu kız
KONDU: Yerlesik, yerli
KONDUR: Konuksever, cömert
KONGAR: 1- Koyu kırmızı renkteki at 2- Kızıla yakın renk tonu
KONIK: Can, ruh, yasam
KONSUK: 1- Konsu, komsu 2- Yerlesim yeri 3- konusma, laf
KONUK: 1- Misafir 2- Can, ruh 3- Varılacak yer, menzil
KONUL: 1-Kerevetlerin altındaki, yük konan bosluk, yüklük
KONULGA: 1- Konuk yeri, bas köse 2- Konuğa verilen yemek, değerli yemek
KONUR: 1- Yakısıklı, civan 2- Gururlu, onurlu, mağrur 3- Kara ve kızıl karısımı renk,
at rengi, doru at
KONUS: 1- Yerlesim, karargah 2- Menzil, varılacak yer
KOPAN: 1- Galip, utkan 2- Ulu, yüksek
KOPTURU: Saygı durusu, tören durusu
KOPU: Kop, çok, çokluk
KOPUN: Çoklu, bereket, bütünlük
KOPUZ: Saz, bağlama (Kop_Uz)
KOR: 1- Öz, maya, asıl 2- Ates parçası, ates
KORBA: Filiz
KORCU: Korucu
KORGAN: Korunan yer, kale, kurgan
KORGAVUS: Savunucu, müdafi
KORIÇI: Korucu, koruyucu, bekçi, yasak bölgeleri bekleyen ve koruyan kisi
KORIG: 1- Koru, ağaçlık, yesil bölge 2- korunan, yasak bölge
KORKMAZ: Korkusuz, cesur
KORKUNÇ: Korkutucu, ürkütücü
KORKUT: 1- Heybetli, korkutucu, korku salan
KORUĞ: 1- koru, koruluk, ağaçlıklı bölge 2- Koruma bölgesi 3- Yasak bölge, askeri bölge
KORUKÇU: Koruyucu, korucu, muhafız
KOS: 1- Koç 2- Dizi, sıra, dize
KOSAK: 1- Kosulan, kosturan 2- Neside, destansı siir
KOSAR: 1- Emredici, buyurucu 2- Kosucu, çalıskan, hareketli 3- Dizen, düzenleyen
KOSMA: Ölçülü, uyaklı söz
KOSUK: 1- Yan yana, birlikte, yaren, dost 2- Kosma, siir
KOSUL: Hüküm, sart
KOSULGAN: Kosul koyan, buyurucu
KOSUM: 1- Koçum 2- Bağlı, yan yana 3- Atın, eyer, kulan, üzengi vb. malzemelerinin tümü
KOSUN: 1- Asker, savas birliği 2- Halk, ahali 3- Dizi, dize
KOTKU: Alçak gönüllü, mütevazı
KOY: 1- Koyun 2- Merhamet, acıma duygusu
KOYLU: 1- Merhametli 2- istikamet, yön, yönünü bilen 3- Koyunlu
KOYU: Merhamet
KOYULDAR: 1- Merhametli 2- Hürmetli
KOYULMUS: 1- Merhametli 2- Çalıskan
KOYUNLU:Merhametli
KOYURGA: 1- Hürmet, lütuf 2- Acıma duygusu, merhamet
KOYURTANG: Özgürlük, Hürriyet
KOZAN: Kozalak
KOZALAK: Çam, selvi gibi ağaçların sert çiçeği
KOZAN: Kazan
KOZGAV: Kıyam, isyan, baskaldırma
KÖPÜRGE: 1- Köprü, geçit 2- Savas davulu
KÖÇET: Filiz, sürgün
KÖÇMEN: Göçmen, göçücü
KÖDÜRGÜ: Kurban, adak
KÖGMEN: (Gökmen) 1- Tanrısal, ilahi 2- Sayın, saygıdeğer 3- Gücünü Tanrıdan alan
KÖĞÜZ: 1- Göksel, Tanrısal 2- Göğüs, sine
KÖK: 1- Gök 2- Aile, soy
KÖKDAS: Emsal, örnek
KÖKEN: Göğen, gelen, 2- Köken, soy, aile
KÖKiM: 1- Göğüm 2- Soyum, ailem
KÖKLÜ: 1- Tanrıdan gelen 2- Soylu
KÖKTEM: 1- Bahar 2- Gençlik 3- Deha, akıl
KÖL: Göl mec. Ululuk, sonsuzluk, derinlik, bilgelik
KÖLMÜK: Halk, ahali
KÖLÜK: Yük hayvanı
KÖMEK: 1- Yardım, arka, destek, inayet 2- Ahali, halk
KÖMEN: 1- Hayal, düs 2- Irk, soy 3- Cevher, damar
KÖMEY: Gerdan, dös
KÖMÜÇ: Hazine, define
KÖNG: (Könk) Cariye, odalık
KÖNGÜL: Gönül, can
KÖNiLiK : Adalet, doğruluk
KÖNKAS: Künkas, kenkes, mesveret
KÖNÜ: Adalet, doğruluk
KÖNÜL : Gönül , can
KÖP: Çok, gür, çokluk, bolluk
KÖPTÜK: 1- Bereket, bolluk 2- Kalabalık
KÖPÜK: Kabarcık, köpürcük, çoklu, artıs
KÖREGEN : Gören, görücü
KÖREM: 1- Körpe, taze 2- Görgülü, terbiyeli
KÖRGEN: Gören, görücü
KÖRGÜZ: Görgülü, centilmen, beyefendi
KÖRKE: Ağaçtan yapılmıs tabak
KÖRKEM: 1- Görkem, ihtisam 2- Hos, güzel, latif
KÖRKLÜĞ: Güzel, alımlı, cemile
KÖRPE: Taze, cıvan
KÖRÜ: (körüg) Gözcü, haberci, casus, gözlemci
KÖRÜM: 1-Bakıs, nazar, gözlem 2- Düs, rüya 3- Zeka, fehm
KÖRÜMÇi: Astronom, rasat, gözlemci, yıldızları inceleyen kisi.
KÖRÜMDÜK: Bakıcı, nezaretçi
KÖRÜNÇ: 1- Görgü, muaseret 2- Bakan, nazır
KÖSEMEN: Tas artan koç.
KÖSÜK: Dilek, temenni
KÖTÜZ: Kıymetli
KÖVENÇ: 1- Güvenç, güvence, teminat 2- Azamet, gurur
KÖVEZ: Afi, çalım, fiyakalı.
KÖYMEN: 1- Yanıcı, yanık 2- Hayal
KÖYMEZ: Yanmaz, ates almaz.
KÖZLÜK: At kuyruğundan yapılan, göz kamasması ve göz ağrılarının tedavisinde kullanılan bir dokuma.
KUANÇ: Kıvanç, sevinçli gurur
KUANÇI: Kıvanç
KUBAL: Gürz, demir topuz.
KUBAN: Kapan
KUBAT: Kapalı, gizli
KUBAY: birl. Kubi/Ay
Yakutların eski dönem “Temizlik Tanrıçası”
KUBi: (Kubil) Gökyüzü, feza, sema. Mec. Bassızlık ve sonsuzluk.
KUCAN: Göçen, göçer
KUCAR: Göçer, göçücü
KUÇAM: Deste, demet, bağ
KUÇAR: Göçer, göçmen
KUDA: Sihir, büyü
KUDAGAÇI: Büyücü, doktor
KUDAK: Kadak, katı, sert
KUDEKAN: Buyruk, sert, emir, azar
KUKUN:kıvılcım, ates parçası
KUKUS: 1- Gonca, gül 2- Saka, latife
KUL: Bağımlı, bağlı, köle mec. Bağlılık, sadakat
KULA: 1- Kızıl ve karısımı renk, doru, bordo 2- Yelesi, ve kuyruğu kara, gövdesi kızıla çalan at 3-Yabani
at 4- Gözü kara,atılgan
KULAÇ: 1- Açıklık, mesafe 2- iki kol arasındaki ara
KULAGU: 1- Yaratıcı, kılıcı, hükmedici 2- Kula gibi 3- Korkusuz, gözü kara
KULAN: 1- Galip, utkan 2- Vahsi at 3- Yaban eseği
KULANSI: 1- At terbiyecisi 2- Musikisinas, müzisyen
KULBAK: Merhametli, yardımsever
KULDAM: Sadık kul
KULGA: Güvercin
KULGU: 1- Müfettis, murakıp 2- Güvercin
KULi: (kulıg) Cesur, gözü kara
KULPU: 1- Kilit 2- kulluk, kulluk eden
KULUGA: Güvercin
KULUN: Tay, süt emen çağdaki at yavrusu
KUMAÇ: Solgun, soluk
KUMAK: 1- Yardım, kömek 2- Sevda, ask
KUMAN: 1- Solgun 2- Kumral, sarı ile kahverengi arası renk 3- Aman vermeyen, dirayetli
KUMANDI: Mutlu, sevinçli
KUMARAL: Kumral, buğday tenli
KUMARGA: Kusatma, muhasara
KUMRAL: Buğday tenli
KUL: 1- Koyun 2- Can, ruh 3- Uçurum 4- Adalet
KUNAN: 1- iki yasına gelmis kısrak 2- Adaletli, adil
KUNAR: Bereket, bolluk
KUNARLI: Bereketli, münbit
KUNDUZ: Dere kenarlarında yasayan, kürkünden börk yapılan bir hayvan
KUNi: Adalet, hakkaniyet, adaletlilik
KUNT: 1- Dayanıklı, metin 2- Sade, gösterissiz
KUNUK: 1- Mahzun, elemli 2- Konuk
KUPÇI: ince, zarif
KUPTAN: Niyaz, dua, yakarıs
KUR: Düzen, sıra, hiyerarsi, düzenleme
KURAL: Düzen, düzenlilik, kaide
KURALAY: Ceylan, ahu
KURAR: Organizatör, düzenleyici
KURAY: Bir çesit bozkır bitkisi ot
KURÇ: (kuruç) Kılıç yapımında kullanılan, iyi bir çelik türü
KURÇAK: Heykel, yontma tas
KURÇI: 1- Kürçü 2- Kurucu
KURÇIK: Kurum, kurulus, yapılanma
KURGA: 1- Tecrübeli, bilge 2- ince, narin
KURGAN: 1- istihkam, kale 2- Anıt, anıt mezar
KURIDIN: Batılı, batı bölgesinden
KURUM: Figür, dans
KURIMLAK: Cilveli, hareketli, kıvrak
KURIKAN: 1- Kürkan, damat 2- Hisar, kale 3- Ağaçlık bölge
KURLAS: Düzen, isleyis, ahenk
KURMAN: Düzgün, düzenli, düzenleyici
KURMUS: Planlı, düzenli, örgütlü
KURT: Bağımsızlığına olan düskünlüğü, evcillesmeyen tek hayvan olusu, mücadeleciliği,
hareketliliği,gururlu ve zeki olusu, özellikle de sosyal ve örgütçü olusu ve daha bir çok özellikleriyle,
Türklere benzeyen ve Türklerin de çok eskiden beri kutsayarak, sembollestirdiği hayvan
KURTAK: Kurulu, ayarlı
KURTAR: Kurtarıcı
KURTARAN: Kurtarıcı
KURTGA: Tecrübeli, gün görmüs
KURTUL: Haraç, vergi, cizye
KURTULGU: 1- Vergi, haraç 2- Kurtulus, istiklal
KURTULMUS: Özgür, bağımsız, azade
KURTUN: Batılı, batıdan
KURUĞÇIN: Kursun
KURUK: Koru, park, koruluk
KURULTAY: birl. Kurul/Tay Kongre, divan, oturum
Gerek seçim, gerekse devlet için önemli kararların alındığı seçkinler meclisi
KURUM: 1- Kurulus, düzen, düzenleme 2- Çalım, jest, afi 3- Kaya parçası
KURUT:1- Kurt 2- Kale burcu 3- Kurutulup, suyu alınmıs peynir topağı
KUSKUN: Atın kuyruğundan geçirilip, eyere bağlanan kayıs
KUS: Kus
KUSÇAK: Kusçu, kus eğiticisi
KUSÇU: Kus eğiticisi
KUT: 1- Uğur, talih, baht 2- Tanrısal, mübarek 3- Can, ruh, dirilik, yasam kaynağı, yasam gücü 4-
kader,
yazgı 5- Erk, iktidar 6- Bereket, nasip
KUTADGU: Kutsanmıs, kutlu, değerli, yararlı
KUTALAN: birl. Kut/Alan mübarek
KUTALDI: birl. Kut/Aldı kutlu, mübarek
KUTALMIS: birl. Kut/Almıs kutlu, mübarek, kutsanmıs
KUTAMIS: Kutsamıs, değer vermis, mübarek eylemis.
KUTAN: 1- Dua, yakarıs, niyaz 2- Bir avcı kus 3- Saban, pulluk
KUTAR: Kutsar, kutsayan, kut veren
KUTAS: Kutlu, mübarek
KUTAY: birl. Kut/Ay T... 1- Ates parçası,ates 2- Samanist gelenekte,” Ates Tanrısı” 3- ipek, ipekli
kumas
4- Tanrıça 5-Paha biçilmez, değerli
T... ilhanlı hanlarından, Argun Han’ın evdesi ve Keykatu Han’ın anası.
KUTGARU: Buyruk, fermen
KUTKU: Ağırbaslı, alçak ,gönüllü
KUTLU: 1- Mübarek, Tanrısal 2- Bahtiyar 3- Kabul görmüs, saygıdeğer
KUTLUCA: Uğurlu, bahtı açık
KUTLUĞ: Kutlu, mübarek
KUTLUĞ iNANÇ: (Kutluk inanç) Kutlu/inanç
KUTLUK: Kutlu
KUTLUK : (Kutluğ) Kutlu, mübarek
KUTSANDI: Kutlu, mübarek
KUTUN: 1- Mesut, mutlu, nurlu 2- Mukaddes, kutsal
KUTUNMUS: Kutlu, mübarek
KUTUR: Kutlu, mübarek
KUTUZ: birl. 1- Kut/Uz 2- Yaban öküzü
KUVANÇ: Kıvanç, gurur, mutluluk, iftihar
KUVANDUK: Kıvanç, mutluluk, iftihar, gurur verici
KUVART: 1- Kurt 2- Dayanıklı, kavi, metin
KUVAT: Sevinç, mutluluk
KUVRAG: Toplum, toplumcu
KUYAK: Zırh, demirağ
KUYAN: Tavsan, bozkır tavsanı
KUYAS: Günes ısığı
KUYDUNG: Beden, vücut
KUYMU: Sevinç, nese
KUYTAK: Mahfuz, siper
KUYTURKA: Bağıs, ihsan, lütuf
KUYULDAR: Saygıdeğer, saygıya layık
KUYUM: Aksesuar, küpe, bilezik
KUZ: Dağın, günes görmeyen yamacı
KUZAY: Kuzey yönü, günesin az olduğu yer,Karanlık ve soğuk yer
KUZLAK: Bebe, yavru
KUZU: 1- Koyun yavrusu 2- Yavru, bebe
KÜÇ: Güç, dirayet, kudret
KÜÇKARA: birl. Küç/Kara (Acı kuvvet)
KÜÇEM: 1- Güç, kudret 2- zorba
KÜÇEY: Güçlü, gücü yeten
KÜÇi: Güç, güçlük, zorluk
KÜÇiN: An, kısa zaman parçası
KÜÇKEY: Güçlü, zorlu
KÜÇLÜK: Güç, güçlük, zorluk, kudret
KÜÇÜK: Ufak, minyon
KÜÇÜLÜ: Güçlü, zorlu
KÜÇÜLÜK: Güçlük, güç, zorluk
KÜÇÜM: Güç, kudret
KÜKLER: Müneccim, yıldız falcısı
KÜKREK: 1- Onur, gurur 2- Kükreyis, kükreyen
KÜL: 1- Ates, ateslilik, yakıcılık, yok edicilik 2- Yenilmezlik 3- Ulu, ünlü 4- Cesaret, gözü karalık 5-Göl,
göl gibi genis ve büyük
KÜL TiGiN: birl. Kül/Tigin Birkaç anlam: 1- Ates prensi 2, yenilmez prens 3- Ulu prens 4- Yok edici
prens
KÜLÇUR: Ululuk, yüksek mevki, saygıdeğerlik.
KÜLE: 1- Güle , gülüs 2-Demet,bağ, deste
KÜLEGEÇ: 1-Güleç, güler yüzlü 2-Name, melodi
KÜLEGEN: Gülen, güler yüzlü
KÜLEK: 1- Fırtına, kum fırtınası 2-Bakraç, tahtadan yapılmıs yoğurt kabı
KÜLEM: Bereketli, münbit
KÜLER: birl. Kül/Er ..Ulu, saygın kisi.
KÜLTEM: Deste, demet, buket
KÜLÜG: (Külük) 1-Ünlü, meshur, çok tanınan 3-Hızlı,seri
KÜLÜNK: Kazma
KÜMÜS: Gümüs
KÜN: Gün, günes
KÜNANA: birl. Gün/Ana
Samanist gelenekte, göğün yedinci katına bakan tanrıça
KÜNÇEK: Güneslik, semsiye
KÜNDES: 1- Gündes, günese es değerde 2- izci, takipçi, halef
KÜNDÜN: Gün ısığı
KÜNDÜZ: Gündüz
KÜNES: Günes
KÜNGERÜ:Arzu, dilek, temenni
KÜNG: Cariye, disi köle
KÜNi: 1- Adil, adaletli, hukukçu, yasalara bağlı 2- itaatkar, muti
KÜNKAS: Danısma, nasihat
KÜNTEM: Günlük, gündelik
KÜNÜÇEN: Muti, itaatkar, saygılı
KÜNÜLÜK: 1- Semsiye, 2- Günlük, yevmiye
KÜR: 1- Gür, sık, bol, bolluk 2- Canlı, diri, sağlam, sarsılmaz 3- Gürleyen, kükreyen, kabadayı, gözü
kara, yürekli 4- Öz, maya, özünü yitirmemezlik 5- Düzen, düzenlilik 6- Çare, çözüm, deva
KÜRÇE: Esas, asıl, maya, öz
KÜRÇi: Kabadayı, gözü kara
KÜRHAN: (Gürhan) birl. Kür/Han
Türk mitolojisinde, Kara Han’ın oğullarından
KÜRi: iç geçiren, imrenen, kıskanç
KÜRKAN: birl. 1- Kür/Kan (Gür/Kan) 2- Damat (Körekan)
KÜRMEN: Özlü, soylu
KÜRÜGEN: 1- Gürgen 2- Köregen, damat
KÜRÜM: Basiret, meleke
KÜRÜNÇ: 1- Özlü, soylu 2- Düzen, düzenli 3- Kıskanç
KÜSLiK: 1- Güçlük, güç, zorluk 2- Mutlu, mutluluk
KÜSÜM: 1- Ar, edep, hicap 2- Güç, güçlülük
KÜVENÇ: Güvenç
KÜVENÇi: Güvence, garanti
KÜZ: Güz, sonbahar, hazan
KÜZNEK: Isık kırılması


İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
 
Alt 07 Haziran 2022, 02:03   #12
Çevrimdışı
Leydihan
Leydihan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Öztürkçe Adlar Anlamları

M harfi ile başlayan isimler
MAMAK:Sakin, kendi halinde
MAMAY: Sakin, munis
MAMIS: 1- Saygılı, söz dinler 2- Saygı
MANAS: 1- Huy, mizaç 2- Heybet, heybetli
MANAY: Saha, bölge, mıntıka
MANÇO: Mengü, sonsuz
MANÇU: Mengü, sonsuz
MANGALAY: 1- Alın, yüz, cephe 2-Süvari, iyi ata binen
MANGU: Mengü, bengü, sonsuz
MANGUR: Mangır, bakır para
MANGUT: Ölümsüz, sonsuz
MARAL: Ceylan, ahu türü bir hayvan
MAYDA: Narin, ince, ince yapılı
MENÇiK: Mülkiyet, mal varlığı
MENDES: (Mentes, mintas) Acele, aceleci
MENGi: Mengü, bengi, bengü
MENGiLiK: Sonsuzluk
MENGÜ: Ebedi, sonsuz, sonsuza kalan, sonsuzluk, ölümsüzlük
MENGÜÇ: Sonsuzluk, sonsuzluğa ulasmıs, ermis, ulu, saygıdeğer
MENGÜÇ ATA: birl. Mengüç/Ata
Bilgi ve tecrübesine basvurulan ulu ve bilge kisi
MENGEN: 1- Nisancı, iyi ok atan, okçu 2- Becerikli, mahir
METE: 1- Soylu, saygıdeğer 2- Bütün, bütünlük, bütünlükçü
METEHAN: birl. Mete/Han
Hun kağanlarının en ünlüsü. Aynı soy ve kökten gelen boylar arasında, kan dökülmesini
yasaklamıs hepsinin tek bir devlet çatısı altında toplanması gerektiğini,bunun aynı zamanda Türk
Tanrısı’nın bir emri olduğuna inanarak bu yolda mücadele etmenin ve bunun getireceği sonuçların,en
büyük ve paha biçilmez bir mutluluk olduğuna inanmıs, bunu da ayrıca,devlet politikası biçimine
getirmisti.Türk töresine devlet idaresine sokan,ilk düzenli ve sınıflı kara ordusunu kuran,”Birlesik Türk
Devletleri ülküsünü devlet siyaseti olarak ve bunu gerçeklestiren ilk Türk büyüğü.
MiN: 1-Bin,bin sayısı. 2-ben,gamze
MiNG:1-Ben,gamze 2-Huzur,refah 3-Bin sayısı
MiNGAN: Benli,gamzeli
MiNGiLiK: Rahat,huzur,refah
MiNGiR: Çok külliyetli.
MOĞOL:Kaygı,endise,hüzün
Oğuz’un amcası ve ilk kayın atası
MOKAN: Büken, güçlü
MONGUÇ: Atik, çevik, hamleci
MOTUN: Bütün, bütünlük ( Mete Han’ın asıl adının bu olduğunu söyleyen tarihçiler de var.)
MUGLU: Üzgün, hüzünlü
MUNAR: Serap, algın
MUNCUK: Boncuk, takı, mücevher
MUNÇUĞ: (Boncuk)
MUNG: 1- Hüzün, elem, üzüntü 2- Ming, ben, gamze
MUNGLUĞ: (Mungluk) Üzgün, bunalmıs, hüzzam
MUNGUL: Hüzünlü, elemli
MUTLU: Mutlu, mesut, bahtiyar
MÜÇEK: öpücük, buse
MÜGE: inci çiçeği
MÜLDÜZ: Berrak, saf
MÜREN: Irmak, akarsu


İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
 
Alt 07 Haziran 2022, 02:04   #13
Çevrimdışı
Leydihan
Leydihan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Öztürkçe Adlar Anlamları

O harfi ile başlayan isimler
OBA:1- Yurt, mekan, mesken,diyar, çadır, mahalle 2- kabile, asiret
OBAR: Ev, baraka
OBEN: 1- Genç aygır 2- Erkek deve yavrusu
OBULAZ: (Oblas, oflas) 1- Gözü pek, atılgan 2- Alicenap, yüce gönüllü.
OBUT: Seref, haysiyet
OBUZ: Kaynak, menba
OCAK: (Otak, odak) Ateslik, ates olan yer, ates tüten yer. Mec. Ev, yuva, insan eğitiminin, basladığı,
insanın pismeye ve biçimlenmeye basladığı yer.
OCAKLI: Ocak sahibi.
OD: Ot, ates
ODAK: Ocak, yanma, yansıma merkezi
ODAKAN: Hanım ozan
ODANA: birl. Od/Ana
Samanist gelenekte, “Disi Melek”
ODATA: birl. Od/Ata
Samanist gelenekte “erkek melek”
ODÇU: Atesçi
ODGURMUS: 1- Oturmus, oturaklı, sakin, kendinden emin 2- Yuva kuran, birlik kuran
ODHAN: birl. Od/Han
Samanist gelenekte, “Ates Tanrısı”
OG: Ok (Doğma, doğum, yaratılıs)
OGAN: (Okan, Ugan) 1- Tanrı, Tanrılık vasıfları, yaratma, yaratıs, doğus, halik 2- Anlayıs,
zeka,bilgelik 3-
Eski Türklerde, kan davalarına karsı çıkan, oba ve oymaklar arasındaki geçimsizliklerde,arabuluculuk
yapan, “Barıs Tanrısı” 4- Altay ve Tuna Türklerinde “ Ates Tanrısı”
OGLAĞU: Körpe, genç kız
OGRAK: 1- Azim, kararlılık 2- Niyet
OGRAS: Uğras, mücadele, mesgale
OGSAT: Benzer, benzerlik, benzeyis
OGTADURMUS: birl. Okda/Durmus ( Bu ad, iki anlamda da yorumlanabilir. Akıllı, zeki Durmus.
Zor
durumda kalan, zor kosullarda olan)
OGUR: 1- Gizlilik, gizem 2- Uğur, baht, talih, mutluluk
OGURLU: Uğurlu
OGURMUS: Gizemli, ağzı sıkı
OGUTUR: Gizli, gizemli
OGÜN: birl. O/Gün (..Eski bir Türk geleneği olan, tarihin önemli ve özel günlerinin anısına verilen, o gün
ya da o günlerin yıldönümüne denk düsen günlerde doğanlar için kullanılan bir ad.
OĞÇU: Okçu, haberci, ulak
OĞIRCIK: Uğurcuk
OĞLAGU: Körpe kız
OĞLAK: Keçi yavrusu
OĞLAMAN: Bir yasında doğum yapan, koyun ve keçi
OĞLAN: Oğul, erkek çocuk, genç erkek
OĞRAMIS: Uğurlu
OĞRUN: 1- Gizli, gizemli 2- Yavas, ağır
OĞUL: 1- Oğlan, erkek çocuğu 2- Evlat, genel olarak, kız yada erkek çocuğu
OĞULÇA: 1- Oğulcuk, biricik oğul, biricik evlat 2- En küçük oğul
OĞULGANMIS: Oğlu olmayan
OĞUR: 1- Uğur, talih, bahtiyarlık 2- Vakit, zaman, devir
OĞUS: 1- Bolluk, bereket 2- Hısım, akraba, nesil
OĞUZ: 1- Ok-Uz 2- Ağuz, ağız 3- Olağanüstülük 4- Çağrı, davet, toparlama
birlestirme, yaratıs
OK: 1- Doğum, doğus, yaradılıs 2- Akıl, us 3- Dokunma, el sürme 4- Söyleyis, çağırıs, haber verme 5-
Silah, yay ile kullanılan ok 6- Örgüt, teskilat
OKAN: 1- Ogan 2- Anlayıs, fehim
OKATMIS: (Okutmus) Haberci, ulak
OKÇI: 1- Okuyucu, haberci 2- Ok atan, okçu 3- Örgütçü
OKIÇI: Davetçi, davetkar, çağırıcı
OKĐ: Çağrı, davetiye
OKLAMIS: Ok atmıs, savasçı
OKLU: 1- Akıllı, zeki 2- Örgütlü
OKSAK: Benzeyen, andıran, tanıdık, bildik
OKSAN: Benzeyen, oksayan
OKTA: Akıllı, zeki, dahi
OKTAR: 1- Okçu, iyi ok atan 2- Bilgili, akıllı, yaratıcı 3- Davetçi, davetkar
OKUKLU: Alim, bilgin
OKUMAGAN: Arif, eğitimsiz ama kendini yetistirmis, olgunlasmıs
OKUNÇ: Toy ve düğün davetiyesi
OKUS: 1- Bilgi, bilgelik 2- Bereket
OKUSLUĞ: 1- Alim, bilgin 2- Bolluk, bereket, bereketli
OKUTGAN: Okutan, eğitmen
OKUTAN: Eğitmen, öğretmen
OKUV: Okuyus, kıraat, çağırıs
OLAGAN: Olan, doğal, olumlu
OLAM: Debdebe, gösteris, tantana
OLBAK: Olus, olusum
OLCA: Ganimet, bolluk
OLCAS: Tören, seremoni, tazim
OLCAY: Tanrı sıfatlarından. Baht, talih, açık talih, ululuk
OLCAYTU: Açık talih, bahtı açık, bereketli
OLÇA: Ganimet, bereket
OLÇAM: Ganimet, nimet, bolluk
OLÇAR: 1- Saldırı komutu, saldırı 2- haber, havadis 3- Uygun, muvafık
OLÇUM: 1- Olgunluk, olgun, yetiskin 2- Hüner, marifet
OLGAÇ: Olgun, olmus
OLGUN: Yetiskin, olmus, kamil
OLUM: Olus, doğus, olmaya elverisli.
OLUN: 1- Olus, olgunluk, ağırbaslılık 2- Genç, taze 3- Soyluluk
OLUS: Olusum, düzen
OMAÇ: Amaç, gaye
OMAK: 1- Soy, kan, soyluluk 2- Aile, akraba
OMAY: (Umay) Seçkin, güzide
OMRAK: Sevilen, masuka
OMUR: (Umur) 1- ilgi, heves 2- Güç, dayanıklılık, dayanıklı
OMURCA: Sağlam, dayanıklı
OMURTAG: Kartal yavrusu
ONAK: 1- Onanmıs, kabul görmüs 2- Sevgili, el üstünde tutulan
ONAL: 1- Doğus, ortaya çıkıs 2- Sağlam, dayanıklı
ONANLI: Sağlam, meyin, mütehammil
ONANMIS: Sağlam, bayındır, destekli
ONAT: 1- Sağlam, dayanıklı 2- Yakısıklı 3- Terbiyeli, iyi davranıslı
ONATÇA: Makbul, hatırsinas
ONAY: 1- Sağlam, dayanıklı, uygun 2- Makul, kabul,tasdik
ONG. 1- Sağlamlılık, kalıcılık, dayanıklılık 2- iyilik, rahmet, bereket, bolluk 3- Sevinç, nese, mutluluk
ONGAN: 1- Uğurlu, mutlu, bahtiyar 2- Verimli, geliskin 3- Bayrak, simge, totem
ONGU: 1- Kar, kazanç 2- Set, sütre
ONGUÇ: Karlı, kazançlı, verimli, uğurlu
ONGUDAY: Karlı, kazançlı
ONGUN: 1-Bolluk ve bereket tanrısı. 2- Uğurluluk, verimlilik, kalıcılık 3- Av totemi, kutsanmıs av
hayvanı
4- Totem, sembol, bayrak, flama
ONGUR: Kurtulus, salah
ONGUT: Koruyucu, muhafız, kale muhafızı
ONUK: 1- Sağlıklı, dayanıklı 2- Uğurlu, aziz, saygıdeğer 3- Usul, yol, teamül 4- Yararlı, faydalı
ONUS: 1- Bereket, bolluk, verim 2- Uğur, talih
OPAK: (Apak) Temiz, bakımlı
OPAN: Mağara, delhiz
OPÇIN: (Apçın,afsın) Zırh, demirağ
OPUR: Obur, istahlı
OPUZ: Katı,sert
OR: 1- Yer, durak, bölge 2- Doğramak, biçmek 3- Mevki, mertebe 4- Düzen, kurulus
ORAK: Doğramak, kesmek, doğrayıcı, biçici
ORAN: 1- Taht, seref makamı 2- Yüksek mevki, yüksek derece
ORAY: birl. Or/Ay 1- Aynı, esit, es değerde (Kırgızlarda) 2- Fırsat, hamle
(Kazaklarda)
ORAZ: (Uraz, uras, ıraz) Seref, onur, talih
ORÇUN: 1- Kesici, keskin, doğrayıcı 2- Bölge, vilayet 3- Onurlu, ahlaklı, iyi huylu
ORDA: Orta, merkez (Kağan veya Han otağının bulunduğu yer)
ORDU: (Orda) 1- Orta, çekirdek, merkez 2- Silahlı ve düzenli topluluk
ORDUCA: 1- Ordu ile ilgilenen 2- Ortaca, ortanca
ORGA: Bayrak, flama
ORGARUN: 1- istihkam 2- Bayraklı, bayrak sahibi
ORGiR: Kesici, biçici
ORGUN: Sırdas, sır saklayan, ketum
ORHUN: Sır saklayan, sırdas, gizli, gizemli
ORMAG: Doğramak, biçmek
ORMAN: Ağaçlık, bölge
ORMUS: Doğrayan, biçen
ORNAK: 1- Taht, tahtırevan 2- yer, yöre
ORPAG: Mense, kök, nesep
ORTAÇ: 1- Ortadaki, ortanca 2- Ilımlı, dengeli
ORTAÇI: Ilımlı
ORTAĞ: Ortak, ortalama, ortada bulusma
ORTUG: Ortak, pay sahibi
ORUK: 1- Yol, eylem, gidisat 2- Çare, çözüm, imkan, uygunluk
ORUM: Mera, otlak
ORUN: 1- Makam, mevki, özel yer, serefli yer, taht 2- Karargah, görev yeri
ORUNÇ: Hediye, bahsis
ORUNÇAK: 1- Oya, isleme 2- Rehin, emanet
ORUNDUK: Koltuk, iskemle
ORUNGULUK: Bayrak, flama
ORUNLUG: Taht, makam
ORUNTAG: Yüksek mevki, makam
ORUS: 1- Talih, uğur, baht, mutluluk 2- Amaç, hedef
OSKAY: 1- Hamarat, isgüzar 2- Neseli, sen
OT: 1- Ates, ocak, ev 2- Nebat, bitki
OTACI: (Utacı) 1- Doktor 2- Eczacı, ot ve bitkilerden ilaç yapan kisi 3- kam, baksı
OTAĞ: 1- Oda, içinde ates yakılarak oturulabilen büyük ve genis çadır 2- Yeni evlenenlere armağan
edilen ev, çadır
OTAĞA: birl. Ot/Ağa ..evin reisi, aile reisi, evde sözü geçen kisi
OTAK: Yeni evlenenlere armağan edilen ev, çadır, oda
OTAMIS: Doktor, hekim
OTANCAK: ilaç, merhem, deva
OTAR: Geçici, fani
OTÇiGEN: birl. Ot/Çigen (“Ot/Tigin” adının , Moğol ağzındaki söylenisi.)
OTGUN: Kabadayı.
OTKUN: Kabadayı.
OTLUĞ(K): Atesli
OTMAN: Ailenin en küçük oğlu .Ocağın atesini yakıp ısıtacak ve devamlılığı sağlayacak olan, Çok
eskilerden beri süregelen,Türk töresince çocuklar arasındaki paylasımlarda ev , en küçük çocuğa kalır. Bu
yüzden ilerde evin yada mülkün idaresi küçük oğlandadır. Yani, ocak,onunla yanmaya devam edecek,aile
oba yada oymağın yasamı onun sayesinde sürecektir. Bu çocuklara içeren ”Otman,Ot Tigin,Othan” vb.
adlar verilir.
Otmanlı devletinin kurucusu ve ilk hanı. Ertuğrul Beğ’in en küçük oğlu. Daha Ertuğrul Bey
ölmeden,Töreye göre,birçok mal mülk, büyük çocuklara, beylik, en küçük olan Otman’a geçmisti.
OTMAR: Atesli, ates saçan
OVAT: Düzgün, muntazam
OVLAZ: Gözü pek, atılgan
OVMAÇ: El ile yoğrularak yapılan yiyecek
OY: 1- Düsünmek, düsünce, fikir 2- Çukur
OYA: 1- Oyularak yapılan elisi, isleme 2- Emanet, rehin 3- Sempatik, minyon
OYAN: 1- iman, inanç 2- Düsünce, efkar
OYAZ: Çukur, kuyu
OYBAK: Çukurlu vadi
OYBAT: Oyuk ve çukurlu yer
OYGAK: 1-Oya, rehin 2- Uyanık, müteyakkız
OYGUR: Dere yatağı, dere oyuğu
OYINLI: Düsünceli, efkarlı
OYLUM: 1- Çukur, kuyu, bosluk 2- Kurucu, kuruntu, yormak
OYMAK: Yığın, kitle. Türklerin sosyal birimleri içindeki sıralamada, Obadan büyü Boy’dan küçük olan
akrabalar topluluğu
OYMUR: Dere, dere yatağı
OYNAK: Maral, ceylan, vb. Hayvanların bir arada olup su içtikleri kuyu, su birikintisi
OYRAM: Girdap, anafor
OYRAT: Derin, oyuk, derinlesmis
OYTUN: Kutsanmıs, mübarek
OYUR: Vücut, endam
OZ: ileri, ön, önde
OZA: Kadim, eski, ezeli, hep var olan
OZAĞI: Tecrübeli, bilgili, uzman
OZAMIS: Uzamıs, uzman, usta isinin ehli
OZAN: (Uzan) Öncü, herkesin önünde olup hitap eden, siir yazan ve okuyan, kopuz çalarak siir okuyan
ve yazan. Usta, isinin ehli
OZAR: Uzman, usta, bilir kisi
OZGAN: Kademeli, dereceli, öncelikli
OZMAN: Uzman
OZMUS: Uzmanlasmıs, yetik
OZUL: Esas, kaide
OZUT: ikamet, ikametgah
OZUTGAN: ileride, ilerici


İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
 
Alt 07 Haziran 2022, 02:04   #14
Çevrimdışı
Leydihan
Leydihan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Öztürkçe Adlar Anlamları

Ö harfi ile başlayan isimler
ÖBEK:Küçük grup, tim, takım, parça
ÖBGE: Ced, Ata, Soy
ÖCAL: birl. Öc/Al intikamcı
ÖCEK: 1- Esinti, hafif yel 2- Burç
ÖCÜT: intikam, öç
ÖDEM: 1- Borç, bakiye 2- Ödül, mükafat
ÖDEMiS: 1- Eczacı, doktor 2- Ricacı, yakaran 3- Borçsuz, bakiyesiz 4- Ödül veren
ÖDEN: 1- Ricacı, duacı 2- Ödül
ÖDGÜLMÜS: 1- Övülmüs, övülen, basarılı, ödül almıs 2- Ricacı, duacı
ÖDGÜR: Uygun, yerinde, vaktinde
ÖDRÜM: Seçkin, mümtaz
ÖDÜGET: Ricacı, yakarıcı, duacı
Yakutlarda, “ Akarsular Tanrısı”
ÖDÜK: Rica, yakarı, dua, niyaz, arzu
ÖDÜL: 1- Usluluk, akıllılık 2- Yüceltme, ululama, mükafat
ÖDÜN: 1- Ödeme, ödeyis 2- Yakarıs, niyaz
ÖDÜS: Vakit, devir
ÖG: (Ok) Ana, anne, yaratan, doğuran
ÖDGÜL: Övülme, övünç kaynağı, övülme nedeni
ÖGE: (Öke) Dahi, çok zeki, çok akıllı
ÖGEÇ: iki yasına gelmis koç
ÖGEL: 1- Zeki, akıllı, aklı basında 2- Burç
ÖGET: 1- Akıl, zeka, akıllılık, 2- Sevgi, muhabbet
ÖGiR: Sevinç, nese, eğlence
ÖGLÜ: Dahi, çok akıllı
ÖGREDiK: 1- Mürebbiye, eğitmen, yetistirici, öğretmen 2- idman, talim, antrenman
ÖGRÜ: 1- Öğrenilecek olan 2- Arkadas, refik
ÖGÜSLÜ: Övülen, methedilen, övülmeye layık
ÖGDÜ: Övme, methiye
ÖGDÜM: 1- Övülen, methedilen 2- Önce, öncelikli
ÖĞER: Övücü, methedici
ÖĞLES: Akıl birliği, fikir birliği
ÖĞREK: Toplantı yeri, cemiyet , dernek
ÖĞREN: Öğrenmekten
ÖĞRET: Gelenek, terbiye
ÖĞREYÜK: Gelenek, görenek, terbiye
ÖĞRÜK: Munis, cana yakın, el üstünde tutulan
ÖĞRÜNÇ: 1- Deneyimli, bilgili, öğrenmis, ders almıs, yetismis 2- Hosnutluk, memnuniyet
ÖĞTÜ: Metih, övme, ululama
ÖĞTÜR: Övme, methedici
ÖĞÜÇÜ: Övücü, methedici
ÖĞÜLMÜS: Basarılı, destekli, övülmeye layık
ÖĞÜN: 1- Öğünmek..ten öğün 2- itina, dikkat 3- Sıra
ÖĞÜNÇ: Övünç, iftihar, övünme gerekçesi, iftihar vesilesi
ÖĞÜNÇEK: Öğünmeye değer, öğünme nedeni
ÖĞÜNMÜS: Övünmüs, övünmeyi hak etmis, gururlu
ÖĞÜNÜR: Gururlu, mağrur
ÖĞÜR: Över
ÖĞÜT: 1- Anlayıs, kavrayıs 2- Nasihat, tavsiye, deneyim aktarımı
ÖK: (ög) 1- Öz, doğus, olus, gelisme 2- Zeka, bilme, us, yetenek, ana, doğuran
ÖKÇi: Okeci, çağırıcı, davet edici, davetiye veren kisi
ÖKÇÜR: Zeki, anlayıslı
ÖKE: Dahi, yanılmaz, bilge, çok akıllı
ÖKER: Dahi, süper zeka
ÖKERMAN: Dahi, bilge, yanılmaz
ÖKLÜ: 1- Dahi, akıllı 2- Egemen, denetimci
ÖKSÜM: Arzu, murat
ÖKSÜZ: Desteksiz, arkasız, olusumsuz, gelismeye engel durumu olan, (Halk arasında, anası
olmayan, ölen ya da ayrı olan çocuklar için de bu adın kullanılmasındaki neden, ananın, çocuğun yetisme
ve gelisimindeki önemine atfendir.)
ÖKTE: 1- Ökeli, akıllı, dahi, yanılmaz, deneyimli, bilgili 2- Azametli, gösterisli
ÖKTEM: 1- Akıllı, bilge 2- Asi, basına buyruk, pervasız 3- Meshur, gösterisli 4- Bahar, ilk yaz
ÖKTEN: 1- Akıllı, bilinçli 2- Kahraman, cesur, korkusuz, basına buyruk
ÖKÜÇ: 1- Çok, çokluk, bolluk 2- Akıl, us, bilinç
ÖKÜN: Kendine dönüs, öze dönüs
ÖKÜNMÜS: Özüne bağlı, özüne dönen
ÖKÜS: 1- Çok, çokluk, bolluk, bereket 2- Akıl, bilinç, bilinçli
ÖKÜS KARA AÇKI: birl. Öküs/Kara/Açkı mec. Keskin zekalı
ÖKÜZ: 1- Irmak, nehir, büyük akarsu 2- Uzman, bilge, ehil, dahi
ÖLÇER: 1- Mühendis 2- ağırbaslı, ölçülü 3- Savas buyruğu, saldırı buyruğu
ÖLÇÜM: 1- Adap, usul, erkan, yol 2- Ağırbaslılık
ÖLMEZ: 1- Dirayetli, dayanıklı 2- Çok sevilen, unutulmaz, iz bırakmıs
ÖN: 1- Doğu, günesin doğduğu yön 2- ilk, baslangıç, doğus, meydana gelis 4- ilke, öncelik,
prensip,temel
ÖNAL: birl. Ön/Al Öncü, lider, önde olan
ÖNALAN: birl. Ön/Alan, lider, öncü
ÖNALDI: birl. Ön/Aldı, lider, öncü
ÖNCEK: Önce, önceki, selef
ÖNCEL: 1- Selef, daha önceki 2- Önde olan, öncü, rehber 3- Öncelikli, imtiyazlı
ÖNCELiK: imtiyaz, torpil
ÖNCÜ: 1- ilk, orijinal 2- Lider, yol açan, önde olan
ÖNCÜL: 1- Öncü, önde, rehber 2- Birinci, ilk
ÖNÇEK: Önceki, önceki, selef
ÖNDAS: Aynı öncelikte, aynı imtiyazı paylasan
ÖNDE: Öncü, önceki
ÖNDEGÜN: birl. Önde/Gün 1- Önemli gün 2- Önceki gün
ÖNDER: Önde olan öncü, lider
ÖNDES: Yol açan, rehber, mihmandar
ÖNDÜÇ: Öncü, mihmandar
ÖNDÜL: 1- En önde, en öndeki, öncü 2- Öncelik, imtiyaz
ÖNDÜN: 1- Pesin, pesinat 2- Önde, önde gelen
ÖNE: ileri, ileride, ötede
ÖNEK: Dayanak, direk, destek
ÖNEL: 1- Usta, uzman, pir 2- Vade, mühlet
ÖNEM: Öncelik, imtiyaz, değer, kıymet, hassasiyet
ÖNEN: 1- Önde olan, öne geçen 2- Bağlılık, sadakat
ÖNER: birl. Ön/Er Öncü, rehber, kılavuz
ÖNEY: 1- Öne geçen, önde gelen 2- Yükseklik
ÖNG: ilk, birinci, basta gelen
ÖNGEL: 1- Ağırbaslı, olgun 2- Öncü, öncülük eden
ÖNGEN: 1- Zafer, utku 2- Uzun boylu, levent
ÖNGER: Hiddetli, asabi
ÖNGi: (Öngü) 1- Değisik, farklı, sıra dısı 2- Önce, öncelikli
ÖNGÜÇ: 1- Öncü, kılavuz 2- Atak, atik, hareketli 3- Delil, kanıt, ispat
ÖNGÜK: Yastıkların ucuna yapıla isleme
ÖNGÜL: Yol gösteren, ön ayak olan
ÖNKUZU: birl. Ön/Kuzu mec. Kurban, kurbanlık
ÖNÜÇ: Önce, önceki, selef
ÖNÜM: 1- Birinci, ilk 2- Hasılat, ganimet, kar
ÖNÜR: Baslangıç, siftah
ÖNÜRT: Önce, öncelik
ÖNÜT: Önce, öncelik
ÖPGiNE: Öpücük, buse
ÖPKE: iç geçirme, öfke, hırs
ÖPÖZ: Can, ruh, nefs
ÖRÇÜM: Üreyis, gelisim, büyüme
ÖRÇÜN: ipten örülmüs merdiven
ÖREN: 1- Örme yapan, örücü 2- Eskiden kalma kalıntı, kalıntı kent ya da mezar
ÖRGE: 1- Örnek, motif, örgü örneği 2- Sahika, yükseklik
ÖRGEN: 1- Örülü ip, urgan 2- Keçi kılından yapılan ip
ÖRGÜÇ: 1- Dokuma aleti, dokuma tezgahı 2- Mevki, mertebe 3- Tümsek, tepe
ÖRiKLi: Seciyeli
ÖRKEN: 1- Urgan, örülü ip 2- Fidan
ÖRKiN: 1- Fidan 2- Taht, tahtırevan
ÖRNEK: Numune, standart, ölçü
ÖRPEN: 1- Örtülü, kapalı, gizli 2- Alev, alev ısığı
ÖRS: Üzerinde metal maden dövülen demir kütle mec. Dayanıklılık
ÖRTE: Örtü, örtülü
ÖRTGÜN: Samanı ayrılmıs, harmanlanmıs tahıl
ÖRTÜN: Omuz üstüne alınan örgülü giyecek, pelerin
ÖRÜÇ: Örgü malzemesi, dokuma tezgahı
ÖRÜM: Çit, ağıl
ÖRÜN: 1- Saç örgüsü, belik 2- Beyazlık, temizlik 3- Gökyüzünün bulutsuz hali 4- Ürün, hasılat
ÖRÜNDÜ: Arı, temiz, saf, pakize
ÖRÜNDÜL: 1- Seçkin, güzide 2- Saf, temiz, pak
ÖS: Gerçek, hakiki
ÖSRÜK: 1- Mert, özü sözü bir 2- Esrik, kendinden geçmis
ÖSTERiS: Fantezi, hayal, fantastik
ÖTER: 1- Ricacı, yakaran 2- ileri, ileri geçmis 3- Çığırıcı, ötücü, okuyucu
ÖTGEN: Geçmis, asmıs, ötede olan
ÖTGÜR: Delici, delip geçen
ÖTiLiG: itibarlı, saygıdeğer, muhterem
ÖTKER: 1- Ricacı, duacı 2- Geçici, fani
ÖTNÜ: Rica, yakarı, istirham
ÖTÜG: (Ötük) Arz, niyaz, rica, dua, dilek
ÖTÜGEN: (Ötüken)
ÖTÜKEN: 1- Ricacı, duacı, niyazcı, Tanrıya yakaran 2- Geçmis, mazi, onurlu ve övünçlü mazi
ÖTÜN: 1- Ödün, verme, bağıs, mağfiret 2- Yakarı, yalvarıs, niyaz
ÖTÜNÇ: 1- Rica, dilek, maruzat, istirham 2- iltimas, tarafgirlik
ÖVET: Övüs, övgü
ÖVGÜ: Övme, methetme
ÖVGÜN: Övülen, övülmeye layık
ÖVÜÇ: Övünç, iftihar
ÖVÜL: Övülen, övülmeye layık
ÖVÜNÇ: Övülmeye yol açan davranıs, gurur ve onur kaynağı
ÖVÜT: Öğüt, nasihat
ÖYKE: Öfke, hiddet, hınç
ÖYKÜ: 1- Taklit, benzeme, benzetme, 2- Hikaye
ÖYKÜNÇ: Eğilim, benzeme, taklit etme eğilimi
ÖYLEK: Zaman, devir
ÖYÜK: Cosku, coskunluk, tezahürat
ÖZ: Kisinin “ben” derken, anlatmak istediği, tinsel varlık. 1- Ben, tin, can, ruh, gönül 2- Asıl, esas,temel,
unsur 3- Sahsi, kisisel, kendi, kendine aitlik 4- Uz, uzluk, ustalık 5- Dere, ırmak
ÖZAK: birl. Öz/Ak mec. Soylu
ÖZBEK: birl. Öz/Bek mec. Cesur, kendine güveni tam
ÖZBiR: birl. Öz/Bir mec. Soylu
ÖZDEK: 1- Madde, temel, asıl, yapı, kurulus, olus, olusum 2- Beden, vücut 3- Ağacın, köküne yakın
olan
kısım
ÖZDEL: 1- Soylu 2- Armağan, hediye
ÖZDEN: 1- içten, samimi 2- Ender rastlanan, olağanüstü 3- Akraba, hısım 4- Armağan, hediye
ÖZEK: 1- Temel, asıl, üs, merkez 2- Can, ruh, gönül
ÖZEL: 1- Ayırt, fark, farklılık 2- Uzman, usta, kalifiye 3- Kisiye özgü, kisisel
ÖZEN: 1- içten, samimi 2- Dikkat, itina, emek, heves 3- Irmak, küçük akarsu
ÖZENÇ: 1- Gıpta, heves 2- Direnç, gayret, dik baslılık
ÖZERK: birl. Öz/Erk Kendine egemen, kendine sözü geçen
ÖZGE: Ben’in karsıtı. Baska, öteki, yabancı, ,gayrı
ÖZGEL: Öze ait, özden gelen, samimiyet
ÖZGERiS: 1- Hayal, kurgu, fantezi 2- Devrim, baskaldırı
ÖZGÜ: Öze ait, özle ilgili, ait, has, mahsus
ÖZGÜN: Öze ait, özüne ait, orijinal, kendine has
ÖZGÜR: Hür, bağımsız, kendinden baskasını dinlemez
ÖZGÜVEN: birl. Öz/Güven Cesaret, kendine güvenme, kendinden emin olma, kendinden bilgi, beceri ve
konumundan kusku duymama
ÖZi: Fert, Sahıs
ÖZiÇ: Varlık, sahsiyet
ÖZiL: birl. Öz/il mec. Anayurt
ÖZKER: 1- Ulu ruhlu kisi 2- iyilik sever, hayırsever
ÖZKONUK: Can, ruh
ÖZLEK: 1- Üretken, münbit 2- Felek, talih 3- Özel, sahsi, kisisel
ÖZLEM: 1- Öz’ün ilgisi, ilgi duyarak yönelisi, hasret 2- Özel, hususi, kisisel
ÖZLEN: 1- Özlenen, aranan 2- Dürüst, özü sözü bir 3- özel, hususi, kisisel
ÖZLES: Kendine dönüs, kendinden veris
ÖZLÜ: Orijinal, sağlam
ÖZLÜK: Sahsi, özel, kisisel
ÖZMEN: Dürüst, özü sözü bir
ÖZRÜM: Seçkin, seçilmis
ÖZÜÇ: Vücut, gövde, endam
ÖZÜM: Kendine katma, kendine çekme, kendinden yapma
ÖZVEREN: birl. Öz/Veren mec....Fedakar, fedai
ÖZVERi: birl. Öz/Veri ...Fedakarlık


İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
 
Alt 07 Haziran 2022, 02:04   #15
Çevrimdışı
Leydihan
Leydihan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Öztürkçe Adlar Anlamları

P harfi ile başlayan isimler
PARS:Leopar
PARSAK: 1- Acıma duygusu, merhamet 2- Porsuk
PASA: Bas komutan, general. ( Bu sözcük, bazı dilbilimcilerimize göre, Bas-Sad, bazılarına göre de Bas-
Ağa birlesimi ve zamanla ağız değisimiyle bu biçime gelmistir.
PEÇEN: Çayır, çimen, çayırlık, otlak
PEÇENEK: 1- Otlak, çayırlık 2- Bacanak
PEK: 1- Berk, katı, sıkı, sert, kuvvetli, dayanıklı 2- Bey sözcüğünün, değisik ağız ayrılığı Bek, beg,beğ,
bey vb.
PEKiS: Sıklık, sertlik, pekismislik
PELEN: iyi, ehven
PELiN: Acı ve keskin kokulu bir yayla çiçeği
PELiT: Mese ağacının çiçeği
PERiNÇEK: (Berincek) 1- Sadık, içten bağlı 2- Fedakar
PINAR: Kaynak, kaynarca, göze
PISGAN: Olgun, piskin
PiSKiN: Olgun, pismis
PUSAT: (Busat, basat) 1- Silah 2- Zırh, koruyucu
PUSUG: Pusu
PUSUN: Pusu, pusma, sinme
PUSUNÇ: iltica, sığınma, sinme, pusma, sığınmıs, mülteci
PÜSKÜL: Sarkık, asılı duran süs, aksesuar


İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
 
Alt 07 Haziran 2022, 02:05   #16
Çevrimdışı
Leydihan
Leydihan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Öztürkçe Adlar Anlamları

S harfi ile başlayan isimler
SABASava) 1- (Sapa, sopa) Sopa, değnek, savma aleti, savas aleti 2- Söz, iddia, hitap
SABACI: 1- Sopacı, sopayla dövüsen 2- Konusmacı, hatip
SABAK: (Savak) 1- Sopa, cop sopa kullanan, dövüsçü, sopa ile dövüsen 2- Kımız saklamak için beygir
derisinden yapılan tulum
SABAR: 1- Sapar, savar, döver, sopayla döven 2- Savar, savasır, savasçı 3- Hatip, konusmacı
SABI: 1- Sopa, cop 2- Savas, dövüs 3- Söz, sohbet
SABU: 1- Sopa, cop, değnek 2- Savas, dövüsçü, dövüs ustası, savasçı
SAÇA: Saçı, bahsis, armağan
SAÇAN: 1- Cömert, dağıtan, harcayan 2- Yayıncı, yayın yapan
SAÇI: 1- Armağan, bahsis 2- Adak, inanç gereği dağıtılan nesne
SAÇILIK: Armağan, hediye, bahsis
SAÇUK: 1- Eli açık, cömert 2- Armağan, bahsis 3- Aleni, saklısız, gizlisiz
SADAK: Okların, içinde muhafaza edildiği torba ok torbası
SADU: iyi, çok iyi, ala
SAGAY: 1- Düsünceli, Düsünen, sakınan 2- Özleyen, özlemis, özlem oymaklarından
SAGIM: 1- Emel, arzu, Murat 2- Düsünce, fikir, düsünceli, fikir sahibi 3- Sağlamlık,dayanıklılık
SAGIN: 1- Özlem, hasret 2- Düsünce, plan, tasarım 3- Davet 4- Kıvılcım
SAGINÇI: Sagınan, düsünen, özleyen, sakınca duyan
SAGU: Ağıt, mersiye
SAGUNDU: Özlenen, düsünülen, kollanan
SAGUNDUK: Özlenen, düsünülen, özlemeye değer
SAGUNUR: Düsünce, tasarım
SAĞ: 1- Sağlık, dirilik, canlılık, yeterlilik 2- Akıl, fetanet 3- Doğruluk, inanırlık 4- Halis, saf, net
SAĞ BiLGE: birl. Sağ/Bilge Doktor, sağlık uzmanı
SAĞAN: Doğan türü, yırtıcı avcı bir kus
SAĞANAK: Sağanak, sert ve hızlı yağan yağmur
SAĞANÇIĞ: Nefs, can, ruh
SAĞBiLi: birl. Sağ/Bili (Bilig) Sağduyu, hikmet
SAĞDAÇ: Sağlıklı günlerin arkadası, can yoldası
SAĞDIÇ: Sağdaç “ Damadın en yakın, en güvenilir arkadası
SAĞIK: 1- Düsünceli, planlı 2- Sağ, diri, uyanık 3- Ates, kıvılcım, atesli
SAĞIM: 1- Yasam, sağlık 2- Serap, algın
SAĞIN: 1- Düsünce, tasarım 2- Özlem 3- Ates, kıvılcım
SAĞINÇ: 1- Kurgu, hayal 2- Sakınca, mahsur, endise 3- Özlem
SAĞIS: Hesap, matematik, sayıs
SAĞLAM: Sağlıklı, güçlü, dayanıklı, dirençli
SAĞLI: (Sağlık) Diri, canlı, sağlıklı
SAĞLICA(K): Sağlıklı, diri, esenlikli
SAĞMAN: Sağlıklı, güçlü
SAĞNAK: (Sağanak)
SAĞRAK: içki içilen kap, kupa, kadeh
SAĞRI: 1- Sağrak 2- Sarı
SAĞUNÇAK: Ağıt, mersiye
SAĞUNMUS: 1- Özlem içinde olan 2- Düsünen, düsünceli 3- Davet eden, davetkar
SAKA: 1- Akıllı, arif 2- Düsünceli, kaygılı 3- Sakal 4- Saklı, saklayan, koruyan
SAKAR: 1- Alnında beyaz lekesi bulunan at 2- Uğursuz, sakıncalı
SAKÇI: Koruyucu, muhafız
SAKIK: Çoban yıldızı
SAKIN: 1- Düsünme, tasarım, kaygılanma, kaygıyı ortadan kaldırma eylemi 2- Saklama,
koruma,esirgeme 3- Uzaklasma, ayrılma
SAKINÇ: Düsünce, kaygı
SAKIS: Kaygı, endise
SAKLI: 1- Korunmus, mahfuz, esirgenen 2- Zinde, dinç, sağlıklı
SAKLICA: 1- Gizli, örtülü, korunan 2- Hazine, mücevher
SAKLIÇAK: 1- Gizli, gizlenmis, örtülü 2- Yasam, sağlık, esenlik
SAKMAN: 1- Uyanık, diri, sağlam 2- Sokman, dize kadar çıkan çizme
SAL: 1- Saldırı, saldırmak 2- Salmak, bırakmak, azat etmek, serbestlik 3- göndermek,
yaymak,ulastırmak, uzatmak
SALAÇAK: Salınan, bırakılan, salınmıs
SALACUK: Saldıran, saldırıcı, gönderici
SALAMAN: Salınan, bırakılan, azat edilen, serbest, azade
SALAMIS: 1- Saldıran, düsmana karsı hamle ve manevra yapan 2- iyi kılıç sallayan, silahsor
3- Salmıs, köle azat etmis
SALANÇU: Saldırgan, iyi kılıç kullanan
SALAR: 1- Ordu sevk eden 2- iyi kılıç kullanan, silahsor
SALÇI: 1- Salıcı, sevk edici 2- Salan, serbest bırakan 3- Karahanlılar döneminde, saray asçılarının
unvanlarından
SALÇUK: 1- Salınmıs, azat edilmis, saltuk, eski köle 2- Basına buyruk, bağımsız, otoriteye karsı çıkan 3-
Saldıran 4- Silahsor, iyi silah kullanan 5- Küçük yel, esinti 6- Haber salan, mesaj yollayan
SALDIRAN: Hücum eden, asker sevk eden
SALDIRGAN: Saldırıcı, hücumcu
SALDIRI: Hücum, taarruz
SALDIRMIS: Hücum etmis, taarruz etmis
SALDUR: Saldırı
SALGARA: Salınmıs, azade, basına buyruk, otorite tanımaz
SALGIN: 1- Serbest, bağımsız 2- Serap, hayal
SALGUR: Atak, tetik, saldırmaya hazır
SALGUT: Mebus, vekil. Eskiden bir bölgeyi temsilen, Kağan (Baskente) gönderilen kisilere
verilen unvan
SALIK: 1- Vergi, vergi borcu, haraç 2- Haber, öğüt, tavsiye
SALIKÇU: Haberci, öğütçü
SALIM: 1- Serin esen yel, serinlik 2- Ferman, emirname 3- Üzüm demedi, salkım
SALIN: 1- Serbest, serbestlik, salınma, boy gösterme 2- Jest, eda 3- salıncak
SALINMIS: Serbest, azade, salaman
SALKIM: Salınmıs, sarkık
SALTUK: 1- Serbest bırakılmıs, azade, hürriyetine kavusmus eski köle 2- Basına buyruk, bağımsız
SALTIN: Yalnız, yalnızlık içinde, tek kalmıs
SALUK: (Salık) Serbest, azade, hürriyetine kavusmus
SALUM: 1- Özgürlük, azat 2- Kılıs, silah
SALUN: 1- Jest, mimik, eda, cilve 2- Boy gösterme, ortaya çıkma
SALUNDU: 1- Özgür, hür 2- Edalı, boy gösteren
SALUR: 1- Saldıran, saldırgan, asker salan 2- Silahsor, iyi silah kullanan 3- Saldırma, kılıç,
silah 4- Serbest, azade
SAMSA: Baklava türü bir hamur tatlısı
SAMUKA: inatçı, dirençli
SAN: Sanmak, saymak, var kabul etmek
SANAGA: 1- Serap, hayal 2- Niyet, maksat
SANAĞ: Hesap, matematik
SANAK: Matematik
SANÇAK: Ucu sivri mızrak
SANÇAR: Saplayan, batıran, dürten, mızrak kullanarak sançan, sançıcı, iyi silah kullanan
SANÇI: 1- Ucu sivri demir, silah 2- Sivri bir aletin, vücuda değince verdiği acı 3- Acı duymak
4- Hayalet
SANÇIĞ: Ucu sivri demir, kargı
SANÇIS: Hamle, kılıç veya kargıyla yapılan dürtüs
SANDUGAÇ: Bülbül
SANEK: Hayran, meftun
SANG: San, düsünce var sayma
SANGI: Hayal, serap
SANIR: 1- Hayal 2- Burç
SANKUR: Hayret, saskınlık
SANLAV: Hürmet, saygı
SANLI: 1- Sanıcı, düsünücü 2- Süpheci
SANSAK: Anlayıs, intiba
SAPA: 1- Sopa, değnek 2- Kılıç sapı, kabza 3- Aykırı, farklı, baska
SAPAK: 1- Sopa 2-Aykırı, aykırılık
SAPAR: 1- Sabar, döver, dövücü 2- Aykırı, farklı 3- Kabza
SAPURLUS: Devrim, ihtilal, ayaklanma, ayrılma
SARAR: Saran, sarıcı, sarma eyleminde olan, ören, örücü
SARGIN: 1- Sevimli, sempatik, çekici 2- Sargı, sarılı, örülü
SARGUT: 1- Günes ısığı 2- Bağıs, ihsan
SARI: 1- Sarı renk, sarısın 2- Sarılı, sarılmıs, saran, sarılma
SARICA: Sarılı, sarı gibi, sarıya çalan
SARIG: Sarılı, sarılmıs, örgülü
SARIL: Sarılmaktan...sarıl, mec. Sevgili, saygılı, cana yakın
SARIM: 1- Suyu süzmeye yarayan, ince dokuma 2- Sarma, sarılma
SARIP: Sarp, dik, sarılı, çıkılması güç, yalçın
SARMAN: (Sarıman) 1- Sarısın, sarıya çalan 2- Sıcak kanlı, cana yakın
SARMASIK: Sarılı, sarpa sarmıs, sarılan
SARTIK: 1- Sarılı, örgülü, örülmüs 2- Farklı, dikkat çekici
SARU: 1- Sarı 2- Sıra dısı, farklı, dikkat çekici 3- Batı, batı yönü
SARUCA: 1- Bir sungur türü avcı kus 2- Sarıya çalan, sarısın
SARUL: Sarılı, sarılmıs
SATI: 1- Satık, satuk, satılmısın disisi 2- Pazar yeri
(Eski Türk geleneklerine göre, çocukları sık ölen ya da olmayan ailelerin, çocuğu olduğunda,
yasaması ve uzun ömürlü olması için, onu Tanrının sevdiği, toplumun sevip saydığı, bir ulu
kisiye ya da onun ruhuna, çocuğu koruması, manevi bir destek vermesi bakımından emanet edilmesi
eylemine satma-satılma adı verilir. Çocuk erkekse, Satılmıs kız ise adı verilir. )
SATIÇ: 1- Satıcı, tüccar 2- Mertebe, rütbe
SATIM: 1- Satıcığım 2- Ticaret
SATISGAN: Satıcı, tüccar
SATUK: Satı, satık, satılmıs
SATUN: Satın alma, satın alma gücü, paha
SAV: (Sava) 1- Mesaj, haber, yeni haber 2- iddia- isnat 3- Ün, san 4- Savas, vurusma, dövüs 5-Öykü,
atasözü, darbı mesel
SAVA: (Sav)
SAVACI: (Savcı)
SAVAN: 1- Savıcı, savasçı, def edici 2- Elçi, arabulucu
SAVAR: Savasçı, savıcı, defedici
SAVARU: 1- Bahsis, armağan 2- Geçici, muvakkat
SAVAS: Harp, döğüs, vurusma, savma, defetme
SAVASGAN: Savasçı, cengaver
SAVÇISavcı, savacı)1- Elçi, haberci, resul, sözcü 2- Savasçı, cengaver 3- Ünlü, meshur, ün salmıs
SAVDUK: Uğurlama, veda
SAVGAT: Armağan, bahsis
SAVGU: 1- Haraç, vergi 2- Sifa, derman
SAVRIN: 1- Armağan, bahsis 2- Ahd, azim
SAVRUK: Savrulmus, derbeder
SAVTUR: Veda, uğurlama
SAVUN: 1- Davet, çağrı 2- Savunma, savas 3- Ağıt, mersiye, ölenlerin yiğitlik ya da hayırlı islerini
anlatmak için verilen yemek
SAVUNDUK: Davetiye
SAVUNGAN: Savunucu, savasan, direnen, müdafi
SAVUR: Eli açık, cömert, hovarda
SAVURKAÇ: 1- Savurgan, hovarda, eli açık 2- Fırtına, katı yel
SAVUT: 1- Koruyucu, koruyan, müdafi 2- Zırh, çelik yelek, demirağ
SAY: (sag, sağ, sak, sayı) 1- Saygı, sayma, geçerli kılma 2- Düsünme, ölçme, seçme, tasarım, hesap,
ödesme 3- Taslık yer 4- Zırh, göğüslük
SAYAK: Saygılı, hürmetli
SAYAN: 1- Saygılı, saygıdeğer, saygıya layık 2- saygı gösteren, efendi, ağırbaslı
SAYDAM: Saf, net, berrak, sayılabilen, açık, temiz, bilinen
SAYDUR: Saygı durusu, ihtiram durusu
SAYGI: 1- Hürmet, önem, değer, edep 2- Sayı, sayım, matematik
SAYGIN: itibarlı, hürmet gören, saygı gören, hatırı sayılır
SAYIL: Seçilmis, seçkin, sayılan
SAYILGAN: Sayılan, saygı gösterilen,muteber
SAYIM: Saygı, saygı gösteris
SAYIN: 1- Seçkin, değerli, muteber, güzide, muhterem 2- Saf, halis, arı 3- Güzel, ender rastlanan
SAYINDI: Saygı duyulan, itibar gören, muhterem, saygın
SAYIR: içinden su çıkan mağara
SAYIS: Ödenek
SAYIT: Saygın, muteber
SAYLAK: Sayılan, takdir gören, usta, uzman
SAYLIK: Seref, haysiyet, onur
SAYMAN: Sayıcı, hesapçı, hesap ve sayı uzmanı
SAYRI: Üzgün, mahzun, yorgun ilgisiz
SAYVAN: Gölgelik, kamelya
SAZAĞAN: (Sazan) Soğuk yel
SAZAK: 1- Sazlık, bataklık 2- ince yağan kar 3- Ak bulut 4- Çok konusan, geveze 5-Poyraz, soğuk esen
yel 6-Sezgin, sezici, uyanık
SAZAN: 1- Soğuk esen yel 2- Sazlık, bataklık 3- Sezen, sezici
SEBE: Sevgi, sevi
SEBÜK: Sevik, sevilen, sevgi gören
SEÇEN: 1- Titiz, seçici, ayırıcı 2- Konuskan, hos sözlü
SEÇiL: 1- Seçkin, güzide, seçilmis 2- Farklı, olağanüstü
SEÇiLiR: Seçkin, güzide
SEÇiLMiS: Seçkin, güzide
SEÇKiN: 1- Farklı, göze batan, olağanüstü 2- Đtibar gören, muhterem
SEGREK: Seyrek, ender rastlanan
SEĞiRTGEN: 1-Kosucu, atlet 2- Afacan, ele avuca sığmaz, tez canlı
SEĞREK: Seyrek, nadir, az rastlanır
SEKMEN: Seviye, mertebe
SELÇiK: (Seligcik) 1- Temiz, pakize, namuslu, bakire 2- Küçük kılıç, bıçak 3- Açık,beliğ, fesahatli
SELEK: Eli açık, cömert
SELEN: 1- Salınan, sallanan, kıvrılan 2- Temiz, pak, namuslu, zarif, bakire 3- Fısıltı, hafif ses 4-Haber,
havadis 5- Yılan (Tuva ve Çuvaslarda)
SELENGE: Kıvrılan, kıvrık
SELiG(Silig): 1- Namuslu, temiz, dürüst, pakize 2- Kibar, narin, zarif
SELiGÇiK: (Selçik) Temiz, namuslu, bakire
SELiN: 1- Selen, salınan, haber, fısıltı 2- Sülün kusu
SEMiZ: 1- iri yarı, sisman 2- Besili, bakımlı
SENGER: 1- Canavar, ejderha 2- Kale, burç
SENGi: Sevgi, sevi
SENGÜN: Ordu komutanı, general
SEPiL: 1- Yaygın, yayılmıs, bulasmıs 2- Kale, hisar
SEPiN: 1- Çeyiz, kalın 2- Yaygın, yayık
SEREDAY: Yüzük, takı, aksesuar
SERiM: 1- Gösteris, teshir 2- Sabır, metanet
SERiN: 1- Gölge, gölgelik 2- Genislik, gerilmislik 3- Soğuğa yakın, hafif soğuk 4- Sabırlı, dayanıklı
SERiNGEN: 1- Serince, serinlesmis 2- Sabırlı, dayanıklı
SEVEN: Sevmek...den sevgi sahibi, sefkatli, tutkulu
SEVERGE: 1- Dost, yakın, yaren 2- Ask, sevgi, tutku
SEVGi: Sevme eyleminin nüvesi
SEVi: Sevgi, sevgi eğilimi, sevgi yakınlığı
SEViGEN: Seven, sevgisini veren
SEViK: 1- Sevilen, sevgi gösterilen, sevgiye layık, sevgili 2- Dost, gönüldas
SEViL: Sevilen, el üstünde tutulan
SEViLGEN: Sevilen, asırı ilgi gören
SEViM: Sempati, alım, çekicilik- sevgiye yol açan
SEViMLi: Çekici, sempatik
SEViN: Sevinç, mutluluk
SEViNÇ: Nese, cosku, sevinme duygusu, mutluluk
SEViNÇEK: Sevinilecek sey, sevinç kaynağı
SEViNDÜK: Mutluluk, bahtiyarlık (Uzun süren bir çocuksuzluk döneminden sonra, çocukları olan
ailelerin
sık kullandığı, geleneksel adlardan)
SEViNMiS: Sevinçli, mutlu, mutlu olmus
SEViNTi: 1- Mutluluk, mutlu olmaya değen 2- Ferahlık, gevseme, rahatlık, huzur
SEVÜK: Sevilen, sevgili, canan
SEYiRTGEN: Afacan, çalıskan, ele avuca sığmaz
SEYREK: Az rastlanır, sıra dısı
SEZEK: 1- Hassas, duygulu, ferasetli 2- Sezgi, anlayıs, kavrayıs, his
SEZEN: Anlayan, kavrayan, hisseden
SEZER: Hassas, duygulu, fark edici
SEZGi: idrak, sezis, hissedis, ilham
SEZGiN: Hassas, sezici
SEZGiR: Hassas, narin, alıngan
SEZiGEN: Sezen, sezgin
SEZiK: Sezgin, içli
SEZiKLÜ: Tedbirli, sezici
SEZiM: Hissedis, anlayıs
SEZiMTAL: Hassas, duygulu
SEZMiS: idrak eden, anlayan
SIBAK: Sopa, değnek
SIDAL: Muktedir, güçlü, egemen
SIGUN: 1- Yabani geyik 2- Emek, zahmet, sıkıntı
SIĞIN: Erkek geyik, Ala geyik
SIĞINAK: Sıkı korunan, sığınılacak yer, yoğun ve katı olan yer
SIĞINDIK: Bağlılık, sadakat
SIĞLAM: 1- Sağlam, sıkı, yoğun 2- Sine, bağır
SIK: Katı, yoğun
SIKI: Katı, sıkılmıs, yoğun
SIKILGAN: Daralmıs, daralan, sıkılasan, utangaç
SIKIN: 1- Keder, yas, üzüntü, sıkıntı 2- Ala geyik
SILIV: Temiz, pakize, bakire
SILKIM: Cesur, gözükara
SIN: 1- Deney, deneme 2- Endam, gösteris
SINAÇI: Hakem, sınayıcı
SINAĞ: Sınav, imtihan, deneme
SINAK: Deney, sınav, imtihan
SINAUVU: Sınav, deney
SINAYÇI: Hakem, sınayan
SINÇI: Hakem, sınaçı
SINDIRAÇ: Bülbül
SIRAY: Çehre, yüz, beniz
SIRGA: 1- Küpe, takı, aksesuar 2- Armağan, bahsis 3- Halka, halkalı
SIRGALU: Küpeli
SIRMA: Sırlı, boyalı, gümüs tel
SIYKIM: Sevgili, canan
SIYLI: 1- Sevimli, sempatik, muteber 2- Armağan
SIYLIK: Armağan, bahsis
SIYURGAL: Armağan
SIZGIÇ: Kalem, yazgaç
SIZIM: Sızı, yakınma, hüzün
SiBEL: 1- Buluttan ayrılıp henüz yere düsmemis yağmur tanesi 2- Buğday, buğday tanesi
SiLGi: Arınma, temizlik, parlaklık
SiLiG: 1- Temiz, namuslu, dürüst 2- El değmemis, bakir, bakire 3- Tatlı dilli
SiNÇE: Çehre, beniz
SiNGiL: Küçük kız kardes
SiNGiN: Mahçup, sıkılgan
SiNKEL: imtiyazlı, ayrıcalıklı
SiNKiL: imtiyazlı
SiR: 1- Seciye, soy, kök 2- Birlesik, birlesmis
SiREK: Zeki, akıllı
SiTACU: Nazlı, narin, alıngan, hassas
SiYAVUS: Sevimli, sempatik, sevgiye layık
SiYENDi: Sevilen, sevilmis, sevgiye layık
SiYREK: Az rastlanır, seyrek bulunur
SiYUN: Sevim, sevimlilik, sempati, beğeni
SiYURAN: Utkan, muzaffer
SiYURGAL: 1- Ödül, armağan, ödül alma 2- Madalya, askeri nisan
SiYURGATMIS: 1- Düsmanı bozguna uğratmıs 2- Basarılı, ödül ve övgü almıs
SiYÜNÇ: Sevinç, mutluluk
SiZGEK: Zeki, sezgin, müdrik
SiZÜÇEN: Hassas, zeki, uyanık, akıllı
SOBAY: 1- Bekar, yalnız, münferit 2- Silahını iyi kullanan, deneyimli asker, savasçı
SOĞAY: Sağlıklı, zinde, dinç
SOKMAN: 1- Mert, dürüst 2- Diz kapağına kadar gelen uzun bir tür çizme (Türkmen çizmesi)
SOKULAG: 1- Adak, kurban 2- Sokulgan, munis, cana yakın
SOKULGAN: Cana yakın, munis
SOKUM: Kurban, adak
SOLAGAY: 1- Solak 2- Ters, hiddetli, öfkeli
SOLAK: 1- Asker yöneten, asker sevk eden (Sulag) 2- Sol el ve ayağını kullanan
SOLASIGLI: Yararlı, çok yararlı, is bitirici
SOLGUN: Rengi kaçmıs, yıpranmıs, hüzünlü
SOLGUR: (Salgur) Atak, saldırı
SOLIN: Arastırmacı, meraklı
SOLMAGAN: Canlı, ölümsüz, solmaz
SOLMAZ: Canlı, diri, çekici
SOLTU: Soludu, soluklu
SOLUK: Nefes, can
SONGAR: Sungur, sahin
SONUÇ: 1- Son, bitim, kıyı 2- Uç, sınır, limit
Otmanlı ve Salçuklular döneminde, sınır karakollarında görev yapan kisiler verilen bir ad
SORGUÇ: Basa takılan çelenk
SORGUN: Söğüt türü bir ağaç
SOYÇA: Soylu, soyluca
SOYDAM: 1- Soylu, soyunu düsünen 2- Ailesine bağlı, yuvasına bağlı
SOYDAN: 1- Soylu, soylu bir aileden gelen 2- Hanedan, hanedanlık
SOYDAS: Aynı soydan gelen, aynı soyun kisileri
SOYLAMIS: 1- Soyunu çoğaltıp, kutsayan, örgütleyen 2-söz, söyleyen, konusmacı, hatip
SOYLU: Asil, asalet sahibi
SOYLUHAN: birl. Soylu/Han
SOYON: (Sayın)
SOYSAL: birl. Soy/Sal 1- Ünlü, meshur 2- Soylu, asil 3- Medeni, uygar
SOYURGAL: 1- Ödül, askeri ödül,madalya, nisan 2- Armağan, bağıs, ihsan
SOYURGAT: ihsan, bahsis
SÖKE: Diz üstü çöküs, çökme
SÖKMEN: 1- Yiğit, gözü kara, düsmana diz çöktüren, dize getiren, buyruğunu
dinleten 2- Sokman, uzun çizme
SÖKÜR: 1- Kızgın, hiddetli, kabarmıs 2- Dize getiren, diz çöktüren,buyruğunu dinleten
SÖKÜRMÜS: Dize getirmis, bas eğdirmis
SÖN: Güçten kesilme, azalma
SÖNMEZ: 1- Canlı, enerjik, atesli, iddialı 2- Parlak, göz alıcı
SÖNÜ-k- : Sönük, pasif, cansız, heyecansız
SÖYKEM: Sempati, sevim, sevimlilik
SÖYLEM: Anlatım, hitap, hitabet, demeç, izah
SÖYLENCE: Efsane, mit, destan, lejant
SÖYÜ: 1- Ask, sevda 2- Sevinç
SÖYÜÇEN: 1- Asık, sevdalı 2- Sevinçli, mutlu
SÖYÜNDÜK: Sevindik
SÖZBAY: birl. Söz/Bay Söz zengini, hatip, söz cambazı
SÖZBiR: birl. Söz/Bir mec. Doğruluk, dürüstlük, söz birliği, sadakat
SÖZEÇEN: (Sözen)
SÖZEN: Hatip, konusmacı
SÖZER: birl. Söz/Er, mert, sözünün eri
SÖZERi: birl. Söz/Eri, mert, sözünün eri
SU: 1- Sıvı 2- Asker, er, erat
SUBAK: Sopa, değnek, cop
SUBAY: birl. Su/Bay 1- Bilgili ve deneyimli asker 2- Hafif süvari, atlı asker 3- Bekar evlenmemis
(Anadolu
ve Azerbaycanda) 4- Çocuksuz, çocuğu olmayan ( Kazak ve Kırgızlarda)
SUGAY: Aya benzer, ay parçası
SUĞUNÇAK: Sığınak, sığınılacak yer, sine, bağır
SUKTA: Sıkıcı, ezici, acı kuvvete sahip
SULAK: 1- Asker sevk eden, sefere çıkan 2- Sulu, verimli
SUN: 1- Çağrı, davet 2- incelik, nezaket 3- Vermek, ihsanda bulunmak
SUNA: 1- Emsalsiz güzellik 2- Yesilbas ördeği
SUNAK: Adak, kurban
SUNAR: 1- Davetkar 2- Cömert, abadan
SUNAYAN: Çığırıcı, davetkar
SUNÇA: Sunak, adak
SUNÇAK: Adak, kurban
SUNGU: Bağıs, ihsan, ikram
SUNGUN: 1- Yetenek, yetenekli 2- Sunulan, adak, hibe
SUNGUR: 1- Kartal 2- Sahin
SUNGURCA: Sungur yavrusu, küçük sungur
SUNKA: Sunak
SUNKAK: Sunak
SUNKAR: Sungur
SUNKUR: Sungur
SUNTAY: birl. Sun/Tay
SUNU: ikram, davet, bağıs, armağan
SUSKUÇAK: Küçük, körpe
SUSÜ: Sağlık, sifa
SUTU BOĞDA: Mübarek, Tanrısal, Tanrıdan gelen (Eski dönem Tanrı sıfatlarından)
SUVAN: Savasçı, cengaver
SUVAR: Bolluk, bereket
SUVAT: 1- Su kanalı 2- Suyun taksim edildiği yer
SUYUN: (siyun, sevim) Sevimlilik, sempati, niyet
SUYUNÇUK: 1- Sevinç, sevimlilik 2- Müjde
SÜÇÜG: (Süçig) Tatlı, lezzetli, hosa giden
SÜDÜN: birl. Süt/Ün, Soylu, temiz
SÜLEDi: Saldırgan, akın yapan, akıncı
SÜLEK: Saldırgan, akıncı
SÜLEMiS: 1- Akıncı, saldırgan, düsman üzerine asker yollayan 2- iyi silah kullanan, silahsor
SÜLÜN: Uzun kuyruklu, renkli bir kus
SÜNE: Ruh, can
SÜNGÜ: (Süngük) 1- Kesici ve delici, uzun bıçak 2- Kemik, kemik parçası, kemikle yapılan mızrak 3-
Eskiden, mezar baslarına dikilen sırık
SÜNGÜK: Süngü
SÜNGÜS: Süngü darbesi, süngü hamlesi, süngüleme, savas
SÜRÇEK: Yemek, oyun ve eğlence için yapılan, gece toplantısı
SÜREN: 1- Asker sevk eden, savasa asker yollayan 2- Haykırıs, nara, savas narası
SÜRER:Asker sevk eden
SÜRGiT: 1- Payidar, kalıcı 2- Ulak, postacı
SÜRÜN: Süs, makyaj, makyaj malzemesi
SÜSÇEN: Kargı ve kılıç saplamada usta olan kisi
SÜSMEN: 1- Süslü, süsü ve süslenmeyi seven 2- Tos atan, toslayan
SÜSÜN: Süslü, isveli, sempatik, çekici
SÜVERCE: Canan, asık olunan, masuka
SÜYEK: Kemik, soy, sop
SÜYGEN: Sevgili, canan
SÜYÜK: Kemik, soy, oymak
SÜYÜM: 1- Sevim, sempatik 2- Görüs, kanaat
SÜYÜN: Sevim, sempati
SÜYÜNÇ: 1- Sevinç,mutluluk 2- Müjde
SÜYÜNÇÜ: (Süyünç) müjde
SÜYÜRGE: Toy, sölen, ziyafet
SÜYÜS: Buse, öpücük
SÜZEM: Diksiyon, söz söyleme ve konusma ahengi
SÜZGE: Tarak, çok ince disli saç tarağı
SÜZGÜ: 1- Tarak 2- Süzgeç
SÜZGÜN: 1- Arınmıs, süzülmüs 2- Mest, mahmur, kendinden geçmis 3- Göz alıcı, alımlı
S harfi ile baslayan isimler
SADSat) 1- Ordu komutanı, general 2- Tigin, prens 3- Cesur
SADAPIT: Sad’a bağlı birlik ve beyliklerin genel adı
SAKAR: 1- Sakır, bülbül gibi öter 2- Çakar, cesur
SAKIR: 1- Öter 2- Çakır
SAKRU: Çağrı, mesaj, davet
SAMAN: Kam, baksı
SANÇI: Saplayıcı, iyi ok ve kargı kullanan, silahsor
SANDA: Alçak ve rutubetli yer
SANYU: (Tanyu) Sonsuzluk, genislik
SARA: (Çara) Ufuk, ufuk çizgisi
SAS: 1- Sis, sivri uçlu, et pisirme aracı 2- Tas 3- Dıs kısım, dısarı dısarıda kalan, tasra
SASLIK: Sis, sis kebabı
SAYBAL: Sımarık, nazlı
SAYLAN (çaylan): Nazik, kibar, neseli, güler yüzlü
SAYLIĞ: Seref, onur
SEYBAN: (Seban, sıban, çıbın, zıbın) Sinek, hasarat
SIMGA: Acele, aceleci
SORAMUN: (Çoramun, çuramun) Ruhlarla ilgilenen, kötü ruhları kovan
SORLAK: Sorul, sorul akan su, çağlayan
SÖLEN: Yalnızca fakir ve kimsesizlere verilen toy, yemek ziyafeti, Bey yemeği
SUMGA: Aceleci, tez kanlı
SURLAK: Çağlayan
SURLAYU: Çağlayan
SÜYÜN: Müjde


İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
 
Alt 07 Haziran 2022, 02:06   #17
Çevrimdışı
Leydihan
Leydihan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Öztürkçe Adlar Anlamları

T harfi ile başlayan isimler
TABAN:1- Tapan, tapınan 2- Temas, dokunma, vurma 3- Dizi, sıra, kafile
TABAR: 1- Tapan, tapınan 2- Vuran, döven, dövüsçü
TABGAÇ: 1, Dövüsçü, kavgacı 2- Ulu, saygıdeğer, muhterem 3- Tapıcı,tapınıcı
TABIN: (Tapın) ibadet
TABKI: Vicdan
TABU: (Tapı, tapu) Kutsanmıs, kutlu yapılmıs, tapılacak duruma getirilmis
TABUK: 1- Tabu 2- inayet, yardım, hizmet
TABUN: Tapın, ibadet
TAÇA: Tasarı, kurgu, plan
TAÇAM: Tasarı, plan, kurgu, senaryo
TADIK: Tat, lezzet, damak
TAG: (Tak, tağ, dağ)
TAGA: 1- Silah 2- Kural, kaide 3- Saygıdeğer, hürmet edilen
TAGAY: 1- Saygı duyulan kisi 2- Dayı, ana tarafından gelen akraba
TAGI: 1- Dindar, inançlı 2- Takı, aksesuar
TAGUK: Tavuk
TAĞ: Dağ
TAĞAN: Üç ayak, saç ayağı
TAĞASAR: birl. Dağ/Asar mec. Azimli, kararlı
TAĞLUK: Dağlık, dağlık bölge
TAĞMA: 1- Dağ eteği 2- Elçi, devlet temsilcisi, devlet görevlisi
TAĞUDAR: 1- Heybetli, dağ gibi 2- Dağıtıcı, yok edici, yıkıcı, siddetli 3- Kısmet, nasip
TAKAK: Ucu, atesli ok
TAKAY: 1- Dayı, ana tarafından akraba 2- Dolunay
TAKIĞ: Takı, ziynet, aksesuar, mücevher
TAKIR: Takı, ziynet
TAKIS: Takı, süs, aksesuar
TAKi: Dindar
TAKSUK: Harika, olağanüstü, anormal
TALA: 1- iri cüsseli, heybetli 2- Seçkin, güzide
TALAKAN: Yağmacı, yağmalayan
TALAN: Yağma, yağmalama, üsüsme, saldırı
TALAS: 1- At yarıslarındaki, baslangıç ve bitis çizgisi 2- Fırtına, kum fırtınası 3- Dalga
4- Tartısma, münakasa
TALAY: (Taluy, Tulay, Toluy,Tolu) 1- Okyanus, derya, büyük deniz, büyük göl
mec. Ululuk, büyüklük, sonsuzluk 2- Gelecek, ikbal 3- Seçkin,güzide
Samanist gelenekte Deniz ve göllere bakan Tanrı
TALAZ: Dalga
TALI: Güzide, seçkin
TALIKU: Seçkin, güzide, beğenilen
TALIMAN: Seçkin, güzide
TALKILIÇ: (Dalkılıç) Zırhsız, korumasız
TALKAN: Kızartılmıs tahıl
TALPIN: Faal, aktif, çalıskan, himmetli
TALSIK: itimat, teminat, güvence
TAMAN: Duman, sis
TAMAR: 1- Damla, damlayan 2- Demir, demir cevheri
TAMGAÇ: Memur, devlet memuru, damgacı, devlet görevlisi
TAMIS: 1- Demis, söylemis, bilgili, deneyimli, sözüne değer verilen, sözüne güvenilen 2-Damla
TAMiR: Temir, demir
TAMiZ: Damla
TAMTUK: Büyük ve kuvvetli ates
TAMU: (Tamuğ) Yerin dibi, yer altı, cehennem
Samanist gelenekte, kötü kisi ve ruhların, öldükten sonra gittikleri yer
TAN: (Tang) 1- Gün açımı, gün doğumu, safak 2- ilginç, acayip, saskınlık yaratan 3- Tatlı, tat
veren,huzur veren
TANA: (Dana) dana, iki yasındaki inek yavrusu
TANDU: 1- Tan vakti, tan vaktinde doğmus 2- Alev, alevli büyük ates
TANG: 1- Mucize, olağanüstülük 2- Tan vakti 3- Giris, antre
TANGAK: Kaygı, endise
TANGSUK: Mucize, sasırtıcı olay, olağanüstülük
TANGUT: (Tankut) Savaslarda, mızrak ve tuğların yanına ya da ucuna takılan ipek kumas, flama
TANIK: 1- Tanuk, sahit, gözlemci 2- Tanıdık, dost, yaren
TANIL: Ünlü, meshur, tanınan
TANIP: Tanınmıs, ünlü
TANIR: Ünlü, tanınmıs
TANIS: 1- Tanınan, bilinen, asina, tanıdık 2- Danısılan, bilgi ve deneyimine basvurulan, danısman
TANISIK: Yakından tanınan, tanıdık, bildik, dost, yaren
TANISMAN: (Danısman) Tanıs, danısılan, bilgili kisi
TANIT: Tanınacak nitelikte, belirgin, tanınabilen
TANJU: (Tanyu) Sonsuz genislik, ululuk,olağanüstülük, mucize gibi
Hun imparatorlarının unvanlarından
TANLA: 1- Sasılası, ürkütücü, olağanüstü, mucize 2- Suçlayan, yargılayıcı 3- Doğus, tan vakti
TANLAĞI: Mucize
TANMAN: Tan vakti doğan
TANRIDAĞ: birl. Tanrı/Dağ “ Tanrı Dağı”
Çok eski dönemlerden beri, kutsanarak, Tanrı tarafından yalnızca Türklere tahsis edildiğine
inanılan ve halen kutlu kabul edilen sıradağların genel adı
TANRIKUT: birl. Tanrı/Kut
Tanrısal, Tanrıdan gelen, Tanrının Kutunu üzerinde bulunduran, hasmetli, Hun
imparatoru Mete Han’ın unvanı
TANSIĞ: (Tansık,Tansu) hayret verici, sasırtıcı, olağanüstü
TANSU: 1- Tansık, mucize 2- Yadigar, armağan 3- Birlesik
TANTIK: 1- Çok konusan, konuskan 2- Tanıdık, hısım, ahbap
TANUĞ: Tanı, teshis, kanıt, tanınan, tanınmaya yol açan
TANYU: (Tanju) Ulu, ulasılmaz, hükümran
TAP: Dilek, istek, umut, yardım ve bunları içine alan beklentilerle dolu inanç
TAPAĞ: 1- Tapma, tapınma, saygı 2- Görev, is
TAPAR: Tapan, seven, uman
TAPARLU: 1- Mutlu, umutlu 2- Sofu, dindar
TAPDUK: 1- Çocuğu uzun süre olmayanların, çocuğu olduğunda verdiği adlardan 2- Saygı ve sevgiye
layık, saygıdeğer 3- Đbadet, tapınma
TAPI: Tapınma, ibadet
TAPIK: Önde, önde olan, önde gelen
TAPIN: Tapınma, umma, beklenti
TAPINGU: Tapınılacak nitelikte sevilen
TAPIR: Bulus, yenilik, icat
TAPKI: Vicdan
TAPKIR: Ayak altında kalıp, katılasan toprak
TAPKUR: Tabur, dizi, topluluk, kafile
TAPLAK: Rıza, kabul, teyit
TAPUK: Tapu, Tabu 1- Tapınma, dilek, istek 2- Tabu, kör inanç 3- Hizmet, hizmetli
TAPUKÇI: (Tapıcı) Saray muhafızı, muhafız askeri
TAPUKSAK: Saygılı, hürmetli
TAPUN: Kutsama, kutsal bir varlığa yönelme, beklenti, ibadet
TAPUNMUS: Sofu
TAR: Dar, darlık, zahmet, sıkıntı
TARA: Ağaç dallarını budamak için kullanılan bıçak
TARAGAY: Turgay, tarla kusu, çayır kusu
TARAKA: 1- Tarak, esme, ayırma aleti 2- Saygı gösteren
TARAMAN: Tarayıcı,rençber, çiftçi
TARAN: 1- Genis arazi, ekinlik, ekin yeri 2- Sınır, hudut
TARANÇI: 1- Sınır muhafızı 2- Ekinci, rençber
TARANG: Mevki sahibi, imtiyazlı, saygıdeğer
TARBAN: Gururlu, mağrur
TARDU: 1- Öncelikli, imtiyazlı 2- Durdu, duran yasam
Göktürkler dönemi, üst düzey yöneticilere verilen bir unvan
TARDUS: imtiyazlı
TARGAN: Savaslarda, düsmanın geçeceği yollara, onların gidisini ağırlastırmak ve güçlestirmek için
bırakılan, kaya ve kütük parçaları
TARGUN: Mahçup, sıkılgan
TARHAN: (Tarkan) imtiyaz sahibi soylu kisi. Bu kisiler, vergi vermez, suçları dokuz kereye kadar
bağıslanır, kağan ve hanların huzuruna izinsiz girebilirlerdi.
TARHUN: Güzel kokulu bir yayla çiçeği
TARIK: Darı, tahıl, ekin
TARIM: 1- Emek, enerji, zahmet, sıkıntı 2- Ziraat, rençberlik 3- Irmakların küçük kolları
TARINÇ: Sınır, hudut, uç
TARING: 1- Derin, derinlik 2- Ziraat
TARKAN: imtiyazlı ve soylu kisi (Tarhan)
TARKANÇ: 1- Öfke, gücenme, rahatsızlık, kızgınlık 2- Darılma, sıkılma
TARKAT: Bakan, nazır, yönetici, bürokrat
TARKINÇ: 1- Darılma, darlanma, küsme, küskünlük 2- isyan, baskaldırma
TARLIG: 1- Güçlük, darlanma, sıkılma 2- Bahsis, hediye
TARTA: Terazi
TARTAGAN: 1- Tartan, terazi 2- Dağınık, derbeder
TARTIS: Armağan, bağıs
TARUG: 1- Darı, ekin 2- Hediye, bağıs
TASAR: Plan, tasarı, tasarım
TASIM: Gösteris, afi
TAS: 1- Dıs, dısta olan, görünürde olan 2- Kaya parçası mec. Sertlik, dayanıklılık
TASAN: Tasmıs, dısa vurmus, coskun
TASAR: Tasmıs, coskun, atesli
TASGAN: Tasan, cosan, atesli
TASGARU: Dısarı, dısarıdan, tasra
TASGIN: Tasmıs, dısa vurmus, coskulu, atesli, asabi
TASKI: Dısarıdan, tasralı
TASKIN: Coskun, atesli
TASRALU: Dısarıdan, yabancı
TASRIK: Dısarıda, gurbet, gurbetçi, sefere giden.
TASUG: Tasınabilir mal, menkul değer
TASÜREK: birl. Tas/Yürek ( Cesur, gözü kara)
TAT: 1- Yemek, damak 2- Uzak, uzakta, uzaktan, yabancılasmıs 3- Kılıç pası, paslı kılıç
TATAR: 1- Uzakta kalmıs, yabancılasmıs 2- Çayırlık, mera 3- Kent dısında yasayan
TATAS: (Dadas) 1- Yakın dost, yaren, arkadas 2- Uzakta kalmıs, aynı uzaklığı paylasan
TATIG: Tatlı, hos
TATIR: Çayırlık, otlak, mera
TATLI: Tatlı veren, hosa giden mec. Güler yüzlü, sevimli, cana yakın
TATU: 1- Barıs, sulh 2-Uzağı gören, uzak görüslü 3- Bakıcı, eğitici 4- Tatlı, tat veren
5- Yaratılıs, fıtrat
TAV: 1- Hız, devinim, çeviklik, kosu, davranmak, harekete geçmek. 2- Dağ
TAVAR: Hızlı hareket eden, hızlı davranan.
TAVGAÇ: 1- Hızlı kosan, hızlı davranan, atik 2- Çekici, cezbedici
TAVISGAN: Tavsan
TAVLI: 1- Hızlı, atik 2- Dağlı
TAY: 1- Dayak, dayanak, dayanılacak nesne 2- Soy, asalet, soyluluk unvanı 3- Ululuk, büyüklük,çokluk
4- Mevki, yer, bölge 5- Ananın erkek kardesi, dayı 6- Süt emen at yavrusu
TAYAK: Baston, değnek, dayanılacak nesne.
TAYANÇ: 1- Dayanç, dayanak 2- Hami, koruyucu, sırdas, güvenilen kisi
TAYANÇI: Danısman, memur.
Uygurlar döneminde, küçük dereceli memur unvanlarından
TAYANG: Dayak, dayanak, destek, dayanak
TAYANGU: Danısman, aracı, sıra dısı. Han ve kağanların danısmanlarına verilen bir unvan
TAYCU: 1- Hami, destekçi, koruyucu 2- Soylu, seçkin 3- Tay sahibi,tay eğiticisi
TAYEÇE: birl. Tay/Eçe..Soylu, saygıdeğer hanım. (Teyze, sözcüğünün buradan
geldiğini söyleyen dilciler var.)
TAYGA: 1- Kavak, çam, söğüt karısımı ormanlık bölge 2- yoğurtlu sebze çorbası
TAYGAN: 1- Karısık ağaçlı orman 2- Dayanak, destek
TAYGANA: Kaygan, kayıcı
TAYGUN: Yavru, çocuk, torun
TAYGUR: Kayan, kızakla kayan
TAYIK: Kibar ve nazik genç
TAYLAN: 1- Beyefendi, centilmen 2- Yakısıklı, heybetli 3- Düzgün ve etkileyici konusan
TAYSI: 1- Mürsit, yol gösteren 2- Hami, koruyucu
TEBER: Balta, baltalı mızrak
TECiMEN: idareli, ekonomist
TECiMER: Ekonomist, hesaplı
TEDAN: Tutan, zapt eden, zabit
TEDiK: (Tetik) 1- Usta, becerikli, bilgili 2- Öğüt, nasihat
TEGEN: (Değen) Değerli, karsılığı olan
TEGiN: Tigin, prens, sehzade, bey oğlu. Göktürkler döneminde, vali unvanı olarak da kullanılmıstır.
TEGiNEK: Değnek, baston
TEGiR: 1- Değer, kıymet, paha 2- Hücum, taarruz 3- Ulasım, ulasma
TEGiS: 1- Değisim, değisme 2- Dövüs, temas, çarpısma, hücum
TEGRE: Daire, çevre, civar, etraf
TEGREK: 1- Değer, kıymet 2- Tekerlek, değirmi, yuvarlak
TEĞME: Değme, seçkin, farklı
TEKER: 1- Değer, kıymet 2- Çevre, yöre, daire 3- Saldırgan, mütecaviz
TEKES: Döğüs, değis, temas, savas, savasçı
TEKiN: 1- iyi, güzel, biricik, emsalsiz, uğurlu, uygun 2- Rahat, güvenli,güvenilir,
3- Tigin, prens, bey oğlu 4- Tabi, bağlı, kul, köle 5- Bos, ıssız, toplumdan uzak kisi 6- Saldırgan
TEKiNiK: Güvenilir, iyi, münasip, uygun
TEKiR: 1- Değer, kıymet, paha 2- kara benli, kara çizgili 3- Hücum, saldırı, saldırganlık
TELA: 1- Delici, delen 2- Tolu, olgun, bilge 3- Armağan, adak, sungu
TELEK: Armağan, sungu
TEMiR: Demir
TEMiR YALUP: birl. Demir/Yalup ...demirci ustası, silah yapımcısı
TEMiRÇAL: birl. Temir/Çal ( kılıç darbesi, kılıç vurusu)
TEMiREN: Ok baslığı, okun ucundaki sivri ve delici demir parçası
TEMiRHAN: birl. Temir/Han
Eski dönem, “ Maden Tanrısı”
TEMiRKIRAN: birl. Temir/Kıran mec. Acı kuvvet, acı kuvvete sahip kisi
TEMiS: Demis, söylemis, bilgin, deneyimli
TEMÜGE: (Temürge) demir, nüvesi
TEMÜRKAZUK: birl. Temir/Kazık Kutup yıldızı
TENBE: At kosumu, kosum takımı
TENEKUR: Boraks madeni
TENGiZ: Deniz
TENiK: Azim, kararlılık
TENSi: Esit, adil, adaletli
TEOMAN: Sis, duman, tuman
TEPE: 1- Uç, sınır, doruk, yükseklik, yüksek yer 2- Yığın, kütle 3- Bir nesnenin sivri ucu
TEREÇE: ince, narin, zarif
TEREK: Siper, koruyucu
TEREKEME: Siper, siperlik, sütre
TERiLGEN: Diri, canlı, hazır, tetik, tetikte
TERiLGENBUDUN: birl. Terilgen/Budun
Devletin çekirdeğini olusturan boy merkez halk Devletin, temel, ulusal askeri gücü
TERiM: 1- Bilim, sanat, bilim ve sanat erbabı 2- Emek, alın teri, zahmet 3- soyluluk, seref, onur,nurlu 4-
toplantı, dernek 5- Han soyundan gelen kızlara verilen bir soyluluk unvanı
TERiS: Derleme, toparlama, birlestirme, birlestirici, derleyip toparlayıcı
TERKEN: 1- Süs oku, süslü ok 2- Savas arabası 3- Soylu, soyluluk unvanı
TERNEK: Dernek, toplantı
TESiYEMi TANYU: (Ululuğun sınırı olmayan, en ulu )
TETiK: 1- Uyanık, hazır 2- Becerikli, mahir
TEYENG: Sincap
TEYMUR: Demir
TEZ: 1- Hızlı, ivedi, hızlılık 2- Kaçma, ürkme, ürküntü 3- Siddet, siddetli
TEZME. Çabuk kızan, canı ağzında, kızıp çekip giden
TEZÜREK: birl. Tez/Yürek Heyecanlı, atesli
TIBIK: Sakin, asude
TILSIM: Büyü, efsun, sihir
TIN: (Tin) Ruh, can, nefes
TINGI: 1- Tin, can, yasam 2- Kulağa gelen ses, ses dinleme (Tınlama)
TINGLAK: Efendi, söz dinleyen
TINGLAR: Dinler, hürmetkar
TINGLATUR: Sözü dinlenen, sözü geçer
TINGLAYU: Munis, söz dinleyen
TINGLIĞ: Canlı, diri
TINI: 1- Ruhsal, ruhla ilgili 2- inanç, iman 3- Tıngırtı, kulağa gelen ses
TiGiN: Prens, sehzade, han oğlu, bey oğlu
TiGREK: Çevre, daire
TiKE: Parça, bölüm, lokma, tıkım
TiKEN: Dikili, dik, dikmis
TiKiM: Parça, lokma
TiLBE: Dilek, dilenen sey, murat
TiLBi: Dilek
TiLEK: Murat, istek, dilek
TiLKi: Tilki, kürkü için avlanan hayvan
TiLMAÇ: Çevirmen, tercüman
TiLMEN: (Dilmen) Konuskan, hatip, çenebaz
TiLTAY: Etken, amil, neden
TiLUN: Dolun, tolun, dolu, tam, eksiksiz, kusursuz
TiMAGUR: Merhametli, vicdanlı
TiMUÇiN: (Temuçin, temurçin, timurçine)
Çengiz Kaan’ın ilk adı. Ancak doğrusu, Timurçin’dir. Demir ucu, sivri demir anlamındadır.
TiMUR: Demir
TiMUR KÜRKAN: birl. Timur/Kürkan
Türk dünyasının en ünlü simalarından. Yalnızca Türk tarihi değil, dünya tarihinin de basta gelen
liderlerinden. Çengiz Kaan’dan sonra, dünyanın ikinci büyük fatihi. Yasamı hep çetin mücadelelerle
geçmis, koca bir imparatorluğu adeta yoktan var etmistir. Kürkan (Damat) lakabını, evliliğinin ilk
yıllarında, kayın eçesi olan Buhara Emir’ in himayesinde olusu nedeniyle almıs, daha sonraları,iranlılar
ona “ Timurleng”, Otmanlılar “ Aksak Timur” lakabını takmıslardır. Bu ulu kisi zamanında,Türk dünyası
üçüncü ve son kez olarak, tek devlet çatısı altında toplanmıs, “ Birlesik Türk devletleri” ideali, bu ulu
kisinin döneminde son kez gerçek olmustur.
TiN: 1- Can, ruh, öz 2- Soluk, nefes, yel 3- Dinmis, dingin, sakin, bitik 4- Gök, göksel, Tanrısal
TiRGEÇ: Diri, canlı, dirilik veren
TiRiG: Diri, canlı, güçlü
TiRiGLiĞ: Dirlik, yasam, geçim
TiRiL: 1- Can, ruh, yasam 2- Dirilik, canlılık, derlenip toparlanma 3- Derlenme, derlenis
TiRiM: Yasam, geçim, hayat yolu
TiRKiS: Kervan, kafile
TOGA: 1- Doğa, tabiat, hilkat, yaratılıs, huy 2- Kalın, katı, yoğun, doymus 3- Usul, yordam, teamül
TOGAY: 1- Toga 2- Dolunay 3- Koruluk, küçük orman
TOGU: 1- Doğu, doğus 2- Vurus, darbe
TOĞAÇ: (tokaç) Topuz, çamasır yıkarken kullanılan tahta topuz
TOĞAN: 1- Doğan, doğan kusu 2- Canlı, doğmus olan, yasayan
TOĞMA: 1- Dokuma, dokumadan yapılan giysi 2- Yerli, yerli halktan olan kisi
TOĞMAK: (Tokmak)
TOĞMUS: Doğmus, ortaya çıkmıs, canlı, yasayan
TOĞRUL: 1- Tuğrul 2- Doğrulmak, ayağa kalkmak
TOĞRULÇA: Doğan kusu, doğan yavrusu
TOĞSIK: Doğus, doğum, ortaya çıkıs
TOĞUL: 1- Doğulu, doğudan 2- Doğum, doğus, ortaya çıkıs
TOĞULGA: Tolga, tulga, savas baslığı, miğfer
TOK: 1- irilik, katılık, dayanıklılık, yoğunluk 2- Vurus, darbe, dövüs, savas 3- Yol, yöntem, yordam
TOKA: 1- Tok, sert, katı 2- Usul, yol, yordam, teamül 3- Dövüs, vurus, vurusma, 4- Huy,
hilkat,yaratılıs
TOKAÇ: (Togaç) Topuz, çamasır topuzu
TOKALIG: Tokluk, katılık, sertlik
TOKAY: 1- dolunay 2- Dere kenarlarında yetisen bir çiçek, çalı
TOKLU: 1- Yol, yordam, bilen, bilge 2- Bir yasını geçmis kuzu 3- iri, dolgun, besili
TOKMAK: Vurma, ezme, dövme aracı
Kalın, genis, ağaçtan yapılmıs çekiç
TOKOL: Kuma, ikinci hanım
TOKTA: 1- Durma, yasama, direnç, dayanıklılık 2- Tedbir, tedbirlilik
TOKTAK: Tedbir, tedbirli, temkinli
TOKTAMIS: Durucu, kalıcı, dirençli, dayanıklı, uzun ömürlü, dirayetli
TOKTAR: Dayanıklı, dirayetli, uzun ömürlü
TOKU: 1- Doğu 2- Dövüs, temas, savas
TOKUM: 1- Doğum, doğus 2- Yasam, direnç, dayanıklılık
TOKUMAK: Tokmak
TOKUR: 1- Gözü pek, cesur 2- Dokur, dokumacı
TOKURGAK: Dokuma aleti, dokuma tezgahı
TOKUS: 1- Dövüs, savas, vurusma 2- Doğus, direnç, yasam, dirayet
TOKUZ: 1- Dokuz sayısı (..Türklerin uğurlu ve kutlu saydıkları sayılardan) 2- sıkça ve kalınca
dokunmus bir kumas
TOLAN: Essiz, emsalsiz
TOLAY: Bir tavsan türü
TOLDI: Doldu, dolu, doluluk, bütünlük, olgunluk, irilik, bilgelik, erginlik
TOLDIKORGAN: Anıt, lahit, abide
TOLGA: Miğfer, çelik baslık
TOLGAN: 1- Dolgun, iri, dolu 2- Acı, üzüntü, inleme
TOLKAN: Dolgun
TOLMIS: Dolmus, dolu, olgun, bilge
TOLU: 1- Dolu, olgun, kamil, yetkin, usta 2- içki, içki kadehi, içki ile dolu kadeh 3- Seçkin, güzide
TOLUHAN: birl. Tolu/Han
Arap isgalleri sırasında, onlara karsı direnis örgütleyen ve çesitli savaslara giren bir bey
TOLUK: 1- Dolu, olgun, yetkin, bilge 2- Tuluk, tulum
TOLUM: 1- Silah, savas aleti 2- Olgun, dolgun
TOLUN: Dolu, tam, bütün, eksiksiz, kusursuz, olgunlasmıs
TOMAN: Duman,sis
TOMBAY: Manda, camıs
TOMRiS: (Tomris Hatun) 1-Demir ucu 2- Demir sesi. 3- Demirin özü, nüvesi.4- Bereket, bolluk,uğur.
T... Türk tarihinin ünlü simalarından. Sakalar devletinin katun’u (kraliçesi) (iran – Turan savasları
sırasında, zalimliğiyle ünlü, Pers kralı Hüsrev’in, Türk topraklarını isgal etmesine karsın yapılan savasta
büyük kahramanlıklar göstererek, onu yenmis, basını kesip kan dolu bir fıçıya atarak, “Hayatın boyunca
kana doymadın, kan döküp kan içtin. Ben de sana yakısanı yapıp, seni bundan mahrum etmeyeceğim.”
diyen ulu kisi.)
TON: Don, giyim, giysi, elbise
TONA: Giyimli, varlıklı, yakısıklı
TONAT: Donat, cömert, eli açık, aç doyuran – çıplak giydiren.
TONATMIS: Giydirmis, hayır hasenatta bulunmus, cömert ve eli açık.
TONGA: Kaplan, Asya kaplanı.
TONGUZ: Domuz
TONKA: 1- Tunga , kaplan 2- iri,büyük,gösterisli
TONLU: Giyimli,sık,zengin,varlıklı
TONSUZ: Yoksul
TONYUKUK: (Tanyu/Kök,gök) Sonsuzluk ve genislik,bilgelik ve deneyimlilik.
TOP: Yığın, topluluk, bütünlük, erk
TOPAÇ: 1- Top gibi, toparlak, dolgun 2-ibrik 3- Sepet, sele
TOPAK: Topluca, toplanmıs, yığın
TOPRAK:.. Yer, yurt, arazi
TOPURGAN: Ayak basıldığında toz çıkaran, yumusak toprak
TOPUZ: Toplanıp, kurutulmus, katılasmıs, topluca ve katıca. Silah, dövme ve ezme aracı
TOR: 1- Mevki, mertebe, seref, sereflilik 2- Türeme, doğma, soy, gelisme, yayılma 3- Ağ, tuzak 4-Giysi
5- Evlat, çocuk, nesil 6- Zayıflık, incelik, hamlık
TORAMAN: 1- Fahri, onursal, serefli 2- Kaba, yetismemis, acemi 3- Đri, dolgun, heybetli
Toran: Turan, duran, yasayan, dirençli
TORÇUK: Kozalak
TORKU: ipekli kumas
TORLAK: 1- Eğitilmemis at 2- Çırak, acemi, ham
TORMIS: Durmus, yasayan, yasar, yasam
TORMU: Yasam süresi, yasam
TORU: 1- Durus, yasam 2- Bolluk, bereket, fazlalık 3- Doru, doru renk
TORUG: Doruk, Doru renk
TORUK: 1- Doruk, zirve 2-ince, zayıf, ham, olmamıs
TORUM: 1- Aygır, aygır yavrusu 2- Kul, köle, muti, bağlı 3- Deve yavrusu
TORUN: 1- Evladın, evladı 2- Sevgili, biricik, çok sevilen 3- Acemi, ham, yetismek üzere olan 4-Genç
boğa
TOSUN: 1- Genç boğa, 2- Tos atan, tos vuran, azgın, azmıs, saldırgan
TOY: 1- Sölen, yemekli eğlence, düğün dernek 2- Em, ilaç, doyum, doyumluluk 3- Ordu, ordu birliği 4-
Çamur bataklık 5- Doğan türü bir avcı kus 6- Genç, gençlik, acemilik, çıraklık
TOYAK: 1- Atlara giydirilen savas zırhı 2- Tırnak, at tırnağı
TOYAN: Toy sahibi, toy veren kisi
TOYGA: 1- Toy sahibi, toy veren kisi, 2- Toylarda yapılan çorba, ayranlı çorba
TOYGAN: 1- Kurultay üyesi 2- Bir kus türü 3- Genç, taze
TOYGAR: Tarla kusu, çayır kusu
TOYGUN: 1- Genç, taze, deneyimsiz 2- Doymus
TOYGUR: Doymus, gözü tok, olmus, olgun
TOYLAK: 1- Toy yeri, toy yapılan yer 2- Karargah, ordunun toplandığı yer.
TOYLUK: Toy yeri, Toy yapılan yer
TOYMADUK: 1- Özlenen, özlemi duyulan 2- Hırslı, doyumsuz
TOYMAGUR: istahlı, obur
TOYTiMUR: Ermis, keramet sahibi, Saman büyüğü, kam, rahip
TOZUN: 1- Tosun 2- Düzen, uyumluluk
TÖGi: Cömert , eli açık
TÖGÜN: Çekici, yakısıklı
TÖKMEN: Çekici, yakısıklı
TÖKÜ: Eli açık, cömert, müsrif
TÖKÜS: Düğüs, savas, vurusma
TÖLEÇ: Ücret, yevmiye
TÖLEGEN: Olgun, kamil, yetiskin
TÖLEK: 1-Ücret, yevmiye 2- Sükunet, sakinlik
TÖLiS: Bölük, bölünmüs
TÖLÜK: Tuluk, tulum
TÖR: 1- Türemek, çoğalmak, yaratılıs 2- Makam, mevki, onur yeri, serefli yer 3- Usul, kural, teamül
TÖRE: 1- Düzen, gelenek, usul, teamül, geleneksel hukuk 2- Türeyis,yasayıs, çoğalma, yaratılıs
TÖRELi: Töresi olan, töreye bağlı, geleneklerine bağlı
TÖREMEN: Görgülü, töreye bağlı
TÖREN: 1- Töreye uygun yapılan, töre gereği yapılan, merasim 2- Soylu, necip, seçkin
TÖRKiN: Kök, mense, dip, soy
TÖRÜ: 1- Yasa, devlet düzeni 2- Türeyis, yaratılıs
TÖRÜCE: Töreye ve yasaya uygun
TÖRÜiÇi: Töreye uygun
TÖRÜLÜG: Töreye bağlılık, Töre bilgisi, Töre uygulaması
TÖRÜM: 1- Türeyis, yaratılıs 2- Töreye bağlılık
TÖRÜMÇÜ: Töreye bağlı, soyuna bağlı
TÖRÜN: 1- Soylu, soyluluk 2- Tören, merasim, ihtiram
TÖRÜTGEN: Yaratıcı, yaratan, halik
TÖSTÜK: Düs, rüya
TÖZ: Kök, dip, temel, cevher, öz
TÖZLÜK: Öz, esas, asıl, kök, köklü, özlü
TÖZÜN: Soylu, temeli sağlam, köklü
TUNAY: Evlatlık kız çocuğu
TUDUN: (Tutun) 1- Tutunma, bağlılık, sadakat 2- Destek, güvence, tutunulacak nesne
Hazar kağanlığı döneminde kullanılan “ vali “ unvanlarından
TUGAN: Doğan
TUGANA: Özel ok (içi oyulmus, içinde evrak gizlenen ok)
TUGAN: 1- Küçük ırmak, çay, akarsu 2- Togay
TUĞ: Sancağın tepesine takılan at kuyruğu, kıldan yapılan flama, Uğur ve Kut isareti olarak kullanılır
olmasına karsın, bundan daha çok savas isteği, baskaldırı ve isyan sembolü olarak kullanılmıstır. 2-
Tıkaç,kapak, bent, set
TUĞANÇI: Doğancı, doğan terbiyecisi, doğan eğitmeni, doğan yetistiricisi
TUĞCU: 1- Tuğ tasıyan kisi, alemdar 2- isyancı, isyankar
TUĞÇE: Küçük tuğ, tuğcuk
TUĞLU: Tuğ sahibi, kutlu, uğurlu
TUĞLUK: Tuğlu, tuğu olan, tuğ tasıyan
TUĞMA: 1- Doğmus, ortaya çıkan, boy gösteren 2- Tuğ kaldıran, isyankar
TUĞRUL: 1- Doğan kusu, bir doğan türü 2- doğru, doğrulmus, dik- ayakta 3- Türk mitolojisinde, adı
geçen, yarı insan, yarı kus.
TUĞSAVUL: birl. Tu/Savul
Eski dönemlerde, ordu içinde tuğ tasıyan ve onu koruyup, önde tutmakla görevi olan kisilere
verilen ad.
TULA: 1- Tolu, dolu, olgun 2- Ayna
TULAN: Dolu, olgun, kamil
TULAY: 1- Talay, taluy, okyanus, deniz 2- Ayna 3- Dolu, dolgun, olgun
TULGA: Tolga, miğfer
TULGAR: 1- Azim, kararlılık, inanç, güvenç 2- Gösteris, heybet, heybetlilik
TULGAY: Tuga, Tolga, miğfer
TULi: 1- Dolu, olgun, kamil 2- Ayna
TULKi: Tilki
TULTAG: Sakin, kendinden emin
TULU: 1- Dolu, ergin, olgun 2- Ayna
TULUK: 1- Dolu, olgun, bilge 2- yayık, çömlek
TULUN: 1- Tolun, dolu 2- Çene kemiği
TUMA: Yeğen, kuzen
TUMAÇI: Erkek kuzen, (Amca, hala, dayı, teyze çocuğu)
TUMAÇIM: Kız kuzen
TUMAĞAN: 1- Nilüfer çiçeği 2- Duman, sis
TUMAN: Duman, sis
TUMAY: Sessiz, sakin, kendi halinde
TUMGAN: Tuman, sis
TUMRUL: Dumrul, Demir ucu
TUNA: (Tona) Varlıklı, zengin, gösterisli, ihtisamlı
TUNÇ: Bronz, Bakır, kalay karısımı
TUNG: Nüfus sahibi, kudretli, muktedir
TUNGA: 1- Kaplan, Asya kaplanı 2- Kudret, ihtisam, fevkaladelik
TUNGUÇ: Çocuk, evlat, evlatlık
TUNGUT: Evlatlık
TUNUÇ: Tunç
TUR: 1- Durmak, yasam, canlılık 2- irade, istek, yargı
TURA: 1- Dura, durak, ev, mekan 2- Deriden örülen kamçı 3- Sibirya bölgesinin eski adı
TURAK: 1- Durulan yer, yasanılan yer, mekan 2- Yasam, ömür
TURAL: Durma, yasama, ömür
TURAM: Olgunluk, kemal
TURAMUN: 1- Evcil, evcimen 2- Onurlu, onuruna düskün
TURAN: Duran, yasayan, ömür, ömürlü, yasama direnci (Çocukları sık ölen ailelerin, uzun ömür ve
kalıcılık dileklerini içeren adlardan.
TURÇAK: Filiz, fidan
TURÇiK: 1- Durucu, kalıcı, uzun ömürlü 2- Fidan
TURDU: Durdu, sağ, salim, yasar, yasayan, kalıcı, ömürlü
TURGAK: Bekçi, muhafız, koruyucu
TURGAN: Duran, ömürlü
TURGAY: 1- Tarla kusu, serçe 2- Türk/Ay
TURGUT: (Turagut) 1- Ömürlü, durucu, uzun yasamlı 2- Belde, mekan mesken, yasanılan yer
TURKAK: Nöbetçi, bekçi
TURKU: Atesli, heyecanlı
TURKUAZ:Rengi mavi ile (Türk mavisi) özdes olmus bir süs tası
TURMUS: Ömür, yasam, uzun ömürlülük (çocukları sık ölen ailelerin kullandıkları adlardan)
TURNA: Leylek türü, iri ve genis kanatlı bir kus
TURSUN: Dursun, Durdu, duran, durmus vb. yasam, ömür, uzun ömür
TURSAK : Filiz, sürgün
TURU: 1- Duru, saf, arık 2- Duran, yasayan, ömürlü 3- Durgun,sakin
TURUM: 1- Yasam, ömür 2- Sükunet, durgunluk
TURUMTAY: 1- Turum/Tay 2- Doğan türü, avcı bir kus
TURUSKAN: Dayanıklı, metanetli, dirençli, uzun ömürlü
TURUT: 1- Yer, yurt, durulan, yasanılan yer 2- Ömür, yasam
TUSiT: Göğün ötesi
Samanist gelenekte, ulu ruhların gittiği yer. Göğün katlarından
TUSKAN: Akraba, yakın, hısım
TUSGÜL: isaret, iz, nisan
TUT: 1- Yakalayıs, kavrayıs, saklayıs 2- Vurusma, vurus, yenme, ezme, koparma 3- Ordu, ordugah 4-
Kılıç ve benzeri silahların üzerindeki kir, pas
TUTA: Bahsis, armağan
TUTAÇ: Komsu, yakın, dost
TUTAÇI: Komsu, yakın
TUTAK: 1- Silah kabzası 2- Saldırı, hücum, taarruz 3- Evlatlık
TUTAM: Demet, buket, deste
TUTAN: Elinde bulunduran, yönetimi altında bulunduran
TUTAR: Tutucu, hükmedici
TUTAS: 1- Küçük hanım, evin en küçük kızı 2- Bekar, bakire kız 3- Komsu
TUTGAK: 1- inilti, inleyis, hüzün 2- Geceleri kesfe çıkan savas birliği
TUTGAN: Tutucu, fanatik
TUTGUÇ: kahvaltı, kusluk vakti yenen yemek
TUTGUN: Tutsak, esir, hapis,tutulu, tutulmus, bağlanmıs
TUTKU: Kapama, ele geçirme, bağlama, bağlanma
TUTGUK: Esir, hapis, tutsak
TUTNAK: Destek, arka
TUTNUK: Tutunulacak nesne, dayak, arka,destek
TUTSU: 1- Vasiyet, öğüt, nasihat 2- Bağımlılık
TUTSUK: Öğüt, nasihat, vasiyet
TUTU: Esir, tutsak, rehine 2- Çekici, cazip, güzel 3- Tutus, savas, dövüs
4- Ağırbaslı,utangaç 5- Yiğit, batur, dövüsçü 6- Bakan, nazır, vali
TUTUG: Vali, askeri vali
Göktürkler döneminde kullanılan askeri unvanlardan
TUTUK: 1- Dövüs, savas, savasçı 2- Devlet görevlisi, devlete bağlı 3- Evlatlık 4- Büyü, sihir
5-Tutsak, esir, tutulmus, rehin
TUTUN: Tutunulacak nesne, destek, arka, güvence
TUTUNÇ: 1- Evlat, oğul, usak 2- Tutunulacak nesne, güvence
TUTUNGU: Öğüt, nasihat, vasiyet
TUTURGAN: Öğüt, nasihat, vasiyet
TUTURGU: Öğüt, nasihat, akılda tutulan
TUTUS: 1- Dövüs, savas 2- Zapt etmek, egemenlik kurmak 3- bağlılık, sadakat 4- Orduyu ve devleti
düzene sokmak
TUTUSUK: Demet, çiçek demeti,buket
Çengiz Kaan’ın Uygur kökenli danısmanı, oğullarının eğitmen ve atabeyi bu ulu kisi,
imparatorluğun resmi dilinin “Türkçe” olusunda ve Türk kültürünün egemen kılınmasında, önemli etken
olmustur.
TUYAK: 1- Dayak, destek, değnek 2- Duyan, isiten, isitici, dikkatli, uyanık
TUYAN: Duyan, isiten
TUYGU: Duygu, his duyumu
TUYGUN: Doğan türü bir avcı kus
TUYUK: Dayak, destek, arka
TUYUN: Saygın, muteber
TUZGU: Yemek, yoldan geçenlere verilen yemek
TUZAK: Sevgili,sevgili için söylenen söz
TUZAĞI: Sevgili, asık, masuka
TUZGUN: Armağan, sunu, bahsis
TÜBE: 1- Tepe, yüksek yer 2- Siper, sütre
TÜBEK: Tübe, tepe
TÜGÜN: 1- Düğün, bağlılık 2- bahsis, hediye
TÜGÜZ: Düz, tam, eksiksiz, mükemmel
TÜKEL: 1- Tüy, saç, kıl 2- Dik, dikili
Türk mitolojisinde, ağaçtan doğduğuna inanılan kisi
TÜKÜN: 1- Düğün, dernek, toplantı 2- Bahsis, armağan
TÜLEK: 1- Zeki, kurnaz, fettan 2- Tüylü, kıllı
TÜLGÜ: Alaca, renkli bir karga türü
TÜLiN: 1- Ayna 2- Ayın çevresindeki ısık halesi
TÜLÜ: 1- Rica, yakarıs 2- Düs, rüya
TÜLÜS: Ücret, değer, emeğin karsılığı alınan karsılık
TÜMEN: 1- Duman, duman, sis 2- On bin sayısının askeri terminolojideki kullanılısı
TÜN: Gece
TÜNBAY: birl. Tün/Bay ( Kazak ve Kırgızlarda, yatak, silte)
TÜNEK: Gece kalınan yer
TÜNG: 1- Gece, gece karanlığı 2- Olağanüstülük, fevkaladelik
TÜNKÜR: Peri, melek
TÜR: Soy, kök, orjin, çesit, kan, damar, doğus, yaratılıs, olus
TÜRE: 1- Töre 2- Tigin, prens, sehzade
TÜREL: Türeli, töreye bağlı, töresel, hukuk, hukuki, hukuka uygun
TÜRELi: Türe sahibi, töreye bağlı, hukuka bağlı
TÜREMEN: Töreye bağlı, töreye göre yasayan
TÜRENER: Töreye bağlı, töre sahibi
TÜRETGEN: Yaratıcı, mucit, üretken
TÜRK: Bu kutlu ad, birçok anlamları içinde barındırır. Türeyis, doğus, güç, erk, soy, döl, çoğalma, düzen
vb. ( Birçok dilbilimci, değisik anlatımlar yapıyormus gibi görünseler de aslında tek bir sey vardır ortada.
O da Töreli, Töreye bağlı, Töreye göre olmus, Töre ile özdes, iyilik, güzellik, doğruluk ve düzenlilik içinde
yasayan, bunun için gerektiğinde, mayasından gelen güç ve erkini kullanan kisi ya da kisiler topluluğu,
anlamlarını net bir biçimde içinde barındırıyor olması.)
TÜRK BiLGE KAĞAN: (Orhun anıtlarında, Bilge kağan kendini böyle tanıtır.)
TÜRKÜ: Türk dilinde söylenen, melodi
TÜRÜ: Dürülmüs, derli, toplu, düzenli
TÜRÜNG: Aktif, faal, çalıskan
TÜS: Düs, rüya
TÜSTEMiZ: birl. Tüs/Temiz
TÜTSÜ: Güzel kokulu ot yakarak ortaya çıkarılan koku
TÜTSÜK: 1- Tütsü, tüten koku 2- Öfkeli, kinci, öç alıcı
TÜTÜK: 1- Güzel ve etkileyici koku, duman, tütme kokusu 2- Düdük, savaslarda ve savas talimlerinde
komut vermek için kullanılan düdük
TÜZ: Düz, düzen, kök, esas, kural, bütünlük, doğruluk, uyum, uyumluluk
TÜZE: 1- Düz, doğru, düzen, kural, uyum, ahenk 2- idare, yönetim 3- Ulus, topluluk, halk 4- Uyum,
uyumluluk, barıs, uzlası 5- Kusursuzluk
TÜZBAYKÜÇ: birl. Tüz/Bay/Güç Bütün, hepsi, hepsini içine alan
TÜZEN: Düzen, uyum, kurallar bütünü
TÜZLi: Uyumlu, uygun, düzenli, idareci
TÜZLÜG: uyum, ahenk, geçim
TÜZÜK: (Düzük) 1- Düzen, düzülü, sıralı, düzenleme, düzenlenmis, düzenli, 2- Özel durumlara göre
biçimlenmis kurallar bütünü
TÜZÜL: 1- Düzülü, sıralı, muntazam, disiplinli, hiyerarsik 2- Anlasmıs,anlasmalı
TÜZÜM: Düzgünlük, sıra, dizgi
TÜZÜN: 1- Düzen, kural, teamül, gidisat 2- Öz, kök, soy, soylu, seçkin, egemen 3- Uysal, yumusak huylu ve davranıslı


İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
 
Alt 07 Haziran 2022, 02:06   #18
Çevrimdışı
Leydihan
Leydihan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Öztürkçe Adlar Anlamları

U harfi ile başlayan isimler
UBUT:Ar, edep, tevazu, alçak gönüllülük
UC: Uç, sınır
UCAS: iddia, bahis
UCUD: Yeryüzü, dünya
UCUN: Uçta, sınırda, kenarda, uçbeyi
UÇ: 1- Son, bitim, sınır, kıyı 2- Asırılık, ekstrem 3- Herhangi bir nesnenin sivri kısmı
4- Ordu kanadı, kol, cenah
UÇA: 1- Koruma, himaye, arka 2- Uç, sınır, limit 3- Kendini asmıs, yüksek, ulu
UÇAR: 1- Haber, havadis 2- Kanıt, delil 3- Göğe yakın, Tanrıya yakın, dindar 4- Uçarı,
vurdumduymaz
UÇBEY: birl. Uç/Bey
Sınır karakollarında görev yapan askeri birlik komutanı
UÇGUN: 1- Kam, baksı, kendinden geçmis, transa girmis 2- Kıvılcım
UÇKAN: Uçan, uçucu
UÇKARA: birl. Uç/Kara ..Sırtı renkli, kanatları kara bir kus türü
UÇKUN: Uçuk, kendinden geçmis, atesli, heyecanlı
UÇMAĞ: (Uçmak) Cennet
UÇSIZ: Sınırsız, genis, büyük, alabildiğine..
UÇUK: Uçmus, kendinden geçen, mest olan kam, baksı
UÇUMAK: Uçmak, cennet
UÇUR: Devir, dönem
UÇURAN: Kam
UÇURUM: Son, uzak, uzak nokta, uçulan, uzaklasılan, yüksek ve derin dağ yamacı, yar
UÇUZ: birl. Uç/Uz 1- Alçak gönüllü 2- Basit, kolay
UD: (Ut) 1- Arka, geri, ardından gitme, takip 2- karsılasma, çatısma, yenme, utku 3- Uyuma, uyku
UDAR: 1- Takipçi, pesini bırakmayan, kovalayan 2- Yener, galip gelir
UDU: Uyku
UDUK: Uyanık, diri
UDUM: Art arka, arkası sıra
UDUN: 1- Hüner, beceri 2- Sönmüs, sönük
UDUZ: 1- Mürsit, yol gösteren, ardından gidilen 2- Yollayan, sevk eden
UGAN: Kaadir, yaratan ve hükmeden, Ali, yüksek, kudretli
Çok eski dönemlerden beri, Tanrı ve Tanrı sıfatı olarak kullanılan bu sözcük, Türklerin ilk
Müslüman oldukları dönemlerde de, bir süre Tanrı adı olarak kullanılmıstır.
UGIN: Fikir, düsünce
UGIS: Zeka, üretkenlik
UGUZ: Kutlu, mübarek
UĞRAK: 1- basvurulan kisi, bilge ve deneyimli kisi 2- Savasa giderken, Askerlerin, aile ya da
esyalarını topluca bıraktıkları yer 3- Uğranılan yer
UĞRAS: 1- Düsünce, tasarı, is, çaba, meslek 2- Mücadele, savasım, savas, Karsılasma, karsı karsıya
gelme
UĞRASI: Meslek, is, çaba, savasım, geçim
UĞRUK: Savasa giderken, askerlerin esyalarını bıraktıkları yer
UĞRUN: Yan bakıs, gizlice bakıs
UĞUR: 1- Baht, talih, iyilik, güzellik, kut, bolluk, bereket 2- Süre, zaman
UĞURAL: Uğurlu, kutlu, bahtı açık
UĞURÇAL: birl. Uğur/Çal (Sürmek, değdirmek)
UĞUS: Akraba, hısım, kan bağıyla birbirine bağlı kisilerden her biri
UKUS: Zeka, akıl, yetenek
UL: 1- Temel, esas, kök, olus, olusum, doğus 2- isaret, nisan, iz
ULA: Temel, esas, esaslı
ULAÇ: 1- Ulastıran, bağlayan, bağlayıcı 2- isabet 3- Tim, takım, müfreze
ULAÇLI: Ulastıran, ulak
ULAĞ: 1- Soy, nesil 2- Maiyet, bütünlük 3- ulak, haberci 4- Bağ, zincir
ULAK: 1- Ulastırıcı, ulastıran, haberci, bağlantı sahibi
ULAKÇI: Haberci, ulastırıcı, bağlayıcı, bağlantı
ULAM: 1- Eklenmis, katılmıs, tim, müfreze 2- Dizi, dizili, bağlı, dizgi 3- yetenek, yetenekli
4- Ululama, selamlama, temenna
ULAN: 1- Bağlayan, bağlayıcı, birlestirici, etkileyici 2- Ulu, ululanmıs, saygıdeğer, söz dinleten 3- Taze,
tazelik, gençlik, genç, cıvan
ULANBATUR: birl. Ulan/Batur Ünlü ve ulu kahraman
ULANDI: Ululandı, kutsandı, kutlu
ULANMIS: Ulu, kutsal, mübarek, saygıdeğer
ULAR: 1- Bağlayan, birlestiren, birlestirici 2- Erkek keklik
ULAS: 1- Ululuk, ululasma, yücelik 2- Olus, temel, kök, soy, soyluluk 3- yetisme, kavusma
Ulasılacak olan, bağlanılacak olan, ülkü, ideal 4- uluyus, kurt gibi uluma 5- Savas uranı,
savas narası 6- Kent, kent arazisi 7- isabet
ULASLU: 1- Amaçlı, idealist, ne istediğini bilen 2- Ulasıcı, bağlayıcı, birlestirici
3- Kentli, zengin, varlıklı
ULAT: Bağlayıcı, birlestirici
ULCA: 1- Ezeli, eskiden beri var olan 2- Pay, ganimet, savas ganimeti
ULCAS: 1- Tazim, ululama, büyükleme 2- Bölüsüm, paylasım, ganimet
ULDIZ: Yıldız
ULIÇ: Yavru, yaren, sevilen ve korunan
ULIÇIM: Yavru, yavrucak
ULIG: Uluma, yakınma, sızlanma
ULIS: Uluyus, kurt gibi ulayıs
ULU: (Ulug, Uluğ) Yüce, yüksek, mübarek
ULUCA: 1- Ululuğa yakın, saygıdeğer, hürmetli 2- Üst düzey yönetici, erk sahibi
ULUÇ: 1- Temel, esas, olus, ulas 2- Bağ, bağlantı, iliski 3- Uluyus, uluma
ULUĞAYGUÇi: birl. Ulu/Ayguçi
Göktürkler ve özellikle Uygurlar döneminde basbakan ( sadrazam, bas vezir) unvanı olarak
kullanılmıstır.
ULUĞNOYAN: birl. Ulu/Noyan
Çengiz Kagan döneminde “Baskomutanlık” sıfatı olarak kullanılan bir unvan
ULUKOYUN: birl. Ulu/Koyun
Yakut destanlarında adı geçen “Ates Tanrısı”
ULULA: Yücelt, yükselt, mübarek kıl
ULUM: Debdebe, sasa, gösteris
ULUN: (Ulan, ilun) Ulu, ululanmıs
ULUNYEGE: birl. Ulun/Yeke Sözü dinlenen, saygı duyulan, bilgi ve deneyimine basvurulan hanım
ULURAK: Ulu, kebir, en büyük
ULUS: 1- Ul (Temel, kök, esas) dan... Ülüs, bölüm, kesim, topluluk...dan boy, halk, millet,budun
(Uygurlarda)
ULUS: Pay, bölüm
ULUTOYUN: birl. Ulu/Toyun
Yakut destanlarında, kisiler arasındaki iliskileri düzenleyen Tanrı
UMAK: Irk, soy, kemik
UMAN: Umutlu, bekleyen
UMANÇ: 1- Umutluluk 2- intizar
UMAR: Umutlu
UMAY: Koruyucu, sefkatli, iyiliksever
Eski dönem, Tanrıçalarından ( Halen, Altay ve tüm Kuzey Türkleri arasında çocukları sevip,
koruduğuna inanılır)
UMDI: Arzu, beklenti
UMDU: Ümit, ümitli
UMUCA: Umutlu bekleyis
UMUÇ: Rica, yakarıs, beklenti
UMUG: 1- Ümit, destek, dayanak 2- Sığınma, iltica
UMUNÇ: Rica, beklenti
UMUR: Umar, ümitli
UMUS: Beklenti
UMUT: Umus, ümit, beklenti
UNAT: Doğru, yerinde, uygun, olgun, yeterli
UNGAN: (Ungan) 1- Bağlı, bağımlı 2- Bahtiyar, doğru yolda olan
UR: 1- Uğur, baht, mutluluk 2- Vur, vurmak, darbe
URAGUT: Disi, üretken, tohum, tohumluk
URAK: Orak, doğrayıcı, biçici
URAN: 1- Savas narası, nara 2- Vuran, vurma eyleminde bulunan, döven 3- parola
URAS: 1-Kut, baht, mutluluk 2- Ates bakıslı
URAZ: Uras, kut, baht
URAZLI: Mutlu, bahtiyar
URKU: Uğur, baht, talih
URPAK: (Urpağ) 1- Evlat, usak 2- Kibar, nazik
URUK: 1- Boy, ok, ulus 2- Vuruk, vurgun
URUL: 1- Tür, cins 2- Örs
URULU: Cins, soylu
URUM: 1- Seref, onur, haysiyet 2- Meleke, beceri, yatkınlık
URUMDAY: Panzehir ve tedavi için kullanılan bir tas
URUN: 1- Orun, seref, itibar 2- Miktar, adet
URUNÇA: 1- Serefli, onurlu 2- Emanet, rehin
URUNGU: 1- Seref, onur, haysiyet, onurlu davranıs 2- Eğitim ve talim kılıcı
URUS: 1- Orus, uras, uraz) 2- Urus, kırıs, savas
URUS: Vurus, döğüs, kırıs, savas
URUSKAN: Savasçı, cengaver
URUT: 1- Asama, merhale 2- Amaç, maksat, hedef
URUZ: 1- Uraz, uras 2-Vurus, dövüs
US: Öz, töz, yeti, anlayıs gücü, akıl, zeka, uzluk
USAN: Uslu, akıllı, usta, uzman
USBOL: birl. Us/Bol ..Dahi, üstün zekalı
USLU: Akıllı, uzman, üstad
USLUM: Becerikli, mahir
USLUY: Deneyimli, tecrübeli
USUK: Uslu, akıllı, zeki
USUN: 1- Uzun, uzman, derin, engin, deneyimli 2- Gerçek, sahih
USAK: Çocuk, genç, taze, ufaklık
UTA: 1- Tedavi, onarım, tamir, iyilestirme 2- Zafer, galibiyet
UTACI: Doktor, eczacı, iyilestirici
UTAMAN: 1- Utkan, galip, muzaffer 2- Eczacı, doktor 3- Edepli, mahçup, sıkılgan
UTAN: 1- Galip, muzaffer 2- Utanma, ar, mahçubiyet
UTANGAN: Utangaç, mahçup, kendi kendini sıkan
UTAR: 1- Yener, utkan, galip 2- iyilestirici 3- Kovalayan, takip eden
UTAS. 1- Yardım, imdat 2- Galibiyet, zafer, utku 3- Takip, kovalamaca
UTGUÇU: Galip, muzaffer
UTKU: Zafer, galibiyet, yenme, üstün gelme, güçlüklerden sonra ulasılan mutlu son
UTLU: 1- Galip, muzaffer 2- Sıkılgan, mahçup
UTUGLU: Galip, muzaffer
UTUS: Yenme, galibiyet, zafer
UVUT: Utanma duygusu, edep, ar
UYAN: 1- Dikkat, itina, dikkatlilik, tedbir 2- iman, inanç
UYANIK: Dikkatli, tedbirli
UYAR: Uyumlu, uygun
UYAV: Uyanık, fatin, ferasetli
UYDAÇI: Mürsid, yol gösteren, öğretmen
UYGAN: 1- Uyumlu, geçimli, uysal 2- Bağlı, tabi, muti
UYGAR: (Uygur) çağdas, uyumlu, uygun, uyarlı, medeni
UYGU: Ahenk, uyum
UYGUL: Uyumlu
UYGUN: 1- Yakısıklı, güzel, elverisli 2- Geçimli, dirlikçi, imtizaçlı
UYGUR: (uygar)
Türk boyları içinde, bu günkü anlamda bir kentlesmeye ilk baslayan Türk boyu. Kağıdı,
akapunkturu, matbaayı, tekstil sanayiini ve daha birçok bulusu gerçeklestiren Türk boyu
UYGUT: Uyumlu, ahenkli, uygar
UYGUTALP: birl. Uygut/Alp
UYLAS: 1- Uyum, geçim, dirlik, düzen 2- Fikir, düsünce, tefekkür
UYLASI: Uyum, geçim, barıs
UYSAL: uyumlu, efendi,yumusak baslı, halim, selim
UYTUN: Kutlu, mübarek
UYUM: Uygunluk, denklik, ahenk, armoni
UZ: Us, öz, erk, yetme, beceri, basarı, açılma, uzama, genisleme, açılım, yayılım
UZA: 1- uzay, genislik, uzunluk, yaygınlık 2- Eski, eskiye dayalı, kadim, mazi 3- Geçis, geçit
UZAK. 1- Uzman, usta, sanatkar 2- Güçlü, egemen, basarılı
UZAM: Uzmanlasmıs, ustalasmıs, usta
UZAN: Uzman, usta, akıllı, bilgili, sanatçı, pir
UZAY: Feza, gök bosluğu, uzamıs, genislemis, genis
UZDU: Ezeli, çok eski, kadim
UZEL: birl. Uz/El Usta, maharetli, becerikli, sanat erbabı
UZELLi: Usta, maharetli, elinden is gelen
UZLUK: ihtisas, uzmanlık
UZMA: Kalifiye, uzman, pir
UZMAN: Usta, pir, otorite
UZUG: Uyanık, dikkatli, müteyakkız
UZUN: (Usun) 1- Uzman, pir, becerikli, is bitirici 2- yaygın, genis 3- kalıcı, daimi


İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
 
Alt 07 Haziran 2022, 02:07   #19
Çevrimdışı
Leydihan
Leydihan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Öztürkçe Adlar Anlamları

ü harfi ile başlayan isimler
ÜÇ:Üç sayısı. (Türklerin, dokuz, kırk gibi, uğurlu saydığı sayılardan)
ÜGE: (Üyge) Ünlü, meshur
ÜGiT: Öğüt, nasihat, propaganda, ajitasyon
ÜĞDÜL: Bahsis, ihsan
ÜKELGE: Armağan, bahsis
ÜLEGÜ: Bölüm, kısım, pay
ÜLESÜR: Bölüsüm, paylasım, paylasımcı
ÜLGEN: 1- Ulu, kebir 2- iri, büyük, heybetli, genis
Eski dönem Tanrılarından ( Türk mitolojisinde iyilik Tanrısı)
ÜLGi: Örnek, numune
ÜLGÜDÜR: Örnek, numune
ÜLGÜT: Örnek, numune
ÜLKE: Bölüm, parça, toprak, diyar, memleket, vatan, yurt
ÜLKEM: Ülke, memleket sevgisi
ÜLKEN: (Ülgen)
ÜLKER: 1- yıldızlar topluluğu, yıldız kümesi 2- Yedi kardesler de denen bir yıldız grubu 3-
Kadife,peskir,gibi dokumaların üzerindeki, ince tüy, hav
ÜLKER ÇERiĞ: Savas hilesi, savas taktiği
ÜLKÜ: 1- ideal, hedef, olacağına inanılan..”Olan, değil, olması gereken..” 2- Prensip, adet, düstur
Ülesme, bölüsme, pay, pay ortaklığı
ÜLKÜCÜ: Ülkü sahibi, olması gerekeni düsünen
ÜLKÜDAS: Aynı ülküyü benimseyen ve aynı ülküyü paylasan kimse
ÜLKÜM: Ülkü sevgisi
ÜLÜGLÜ: Talihli, kısmetli,bahtı açık
ÜLÜK: (ülüg) Kısmet, nasip, pay
ÜLÜKBULMUS: birl. Ülük/Bulmus
Uygur kağanlarının unvanlarından
ÜLÜS: 1- Bölüs, bölüm, bölünen, pay 2- Konuk payı, komsu payı, ailenin ihtiyaçları dısında, konu-komsu
için ayrılan ve saklanan pay
ÜMĐT: Umut ÜN: 1- Ses, seda 2- Söhret, nam
ÜNAL: 1- Ün/Al 2- inal (Han soyundan gelen, soylu ve imtiyazlı bey)
ÜNALDI: birl. Ün/Aldı Ünlü, meshur
ÜNDEV: Namlı, meshur
ÜNLÜ: 1- Meshur, namlı, tanınmıs 2- Gür sesli, sesini duyuran
ÜREGEN: Bereketli, münbit
ÜREGiR: Bolluk, bereket, üretkenlik
ÜREK: Yürek, kalp
ÜREKLÜ: Cesur, yiğit
ÜRENTUYUN: birl. Üren/Tuyun
Eski dönem, Yakut Tanrı adlarından
ÜRGAN: Kıvılcım, serare
ÜRGÜÇ: Körük, demirci körüğü
ÜRK: Dehset, korku, çekince
ÜRKMEZ: Cesur, korkusuz
ÜRKÜT: Ürkütücü, dehset verici
ÜRÜK: Süregen, daimi
ÜRÜN: Döl, verim, ekin, üremis, üretilmis olan
ÜRÜNDÜK: Verimli, seçkin, güzide
ÜRÜNDÜL: Seçkin, güzide
ÜRÜNG: 1- Maneviyat, manevi güç, 2- Temiz, pak
ÜSTE: Galip, faik
ÜSTEK: Üstün, galip, faik
ÜSTÜN: Üstte olan, galip, faik, muzaffer
ÜSTÜNGÜ: Üstün gelme, üste çıkma, mertebe atlama, derece
ÜTGÜR: Hızlı, seri, çabuk
ÜYEN: 1- ilkeli, özüne bağlı 2- iyilik sever, temiz yürekli
ÜYGE: iyi, yararlı, zararsız
ÜYGEN: iyilik dolu, temiz kalpli
ÜYGENARIK: birl. Üygen/Arık
Altay, Tuva, Sogay destanlarında adı geçen bir Tanrıça
ÜZBE: Üzgün, kızgın, dargın, darlanmıs, mahzun, sıkıntılı
ÜZLÜNÇÜĞ: Olağanüstü, fevkalade
ÜZÜT: Can, ruh, öz, tin


İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
 
Alt 07 Haziran 2022, 02:07   #20
Çevrimdışı
Leydihan
Leydihan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelerin profil bilgilerini yalnızca kayıtlı üyeler görüntüleyebilir. Lütfen kaydol bağlantısından üye olunuz.
Standart Cevap: Öztürkçe Adlar Anlamları

V harfi ile başlayan isimler
VARBar) Olus, ortaya çıkıs, doğus
VARAK: Menzil, varılacak yer
VARAN: 1- Varlıklı, zengin 2- Sonuca ulasan, eren
VARGI: 1- Varılan yer, sonuç 2- mal, mülk
VARIM: 1- Servet, mal, mülk 2- Evlilik çağına gelmis kız
VARIMLU: Evlilik çağına girmis kız
VARIS: Menzil, varılacak yer
VARISLI: Menzil
VARLIG: (Varlık) 1- Mevcudiyet, var olma hali 2- Varlık, servet, zenginlik, bütünlük 3- Evren, kainat
VAROL: birl. Var/Ol Uzun ömür dileği
VERDi: Cömert, eli açık, bağıslayıcı, ihsanda bulunan
VERGi: (Bergi, birgü) 1- Huy, tabiat, yaratılıs, aitlik, özellik 2- Haraç, nüsum, verilen, ödenen nesne
VERiM: Veris, verme, bolluk, bereket
VURGUN: 1- Vurulmus, asık 2- Baskın, ırgalama, yağmalama
VURUS: Savas, döğüs, kırıs


İmzalardaki bağlantıları veya görselleri görüntülemek için gönderi sayınızın 10 veya daha fazla olması gerekir. Şu anda 0 mesajınız var.
 

Yer İmleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor: (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:28.

Forum Bilgilendirme Künye
Powered by vBulletin® Version 3.8.4
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Forumel, lisanslı vBulletin kullanmaktadır!
Forum Sahibi: Dea Dia ve Gece

Sitemiz; yer sağlayıcı bir forum sitesidir. Forumel.Com adresimizde yapılan paylaşımlar, moderasyon ekibimizin onayına dahil olmadan direkt olarak yayınlanmaktadır. 5237 sayılı TCK (Türk Ceza Kanunu) ve 5651 Sayılı Kanun'un ilgili maddelerini ihlal eden kişilerin IP adresleri de dahil olmak üzere sair kişi veya adli mercilere müzekkere (Resmi Üst Yazı), tarafımıza tanzim edildiği takdirde paylaşılacaktır. Hukuka aykırı bir paylaşımın olduğunu düşündüğünüz mesaj ya da konuyu; İLETİŞİM linkine bildirim yoluyla iletebilirsiniz. 48 saat içerisinde mevcut şikâyetiniz üzerinden tarafınıza ulaşılacak, gerekli işlemler tesis edilecektir.

Tasarım: Dea Dia