Ali Yıldırım | Aleviden Cumhurbaşkanı Olmaz..! (mı?)

Politik analiz adı altında nefret söylemi nasıl icra edilir ya da ayrımcılık nasıl yapılır derseniz ‘Aleviden cumhurbaşkanı olmaz’ yaklaşımı bunun rafine bir örneğini oluşturmaktadır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘2019 Seçimlerinde Cumhurbaşkanı aday olabilirim’ açıklamasının hemen ardından iki gazetecinin yazmış oldukları köşe yazıları Alevilere yönelik açık net bir ayrımcılık içermektedir. İşin daha da vahim yanı ise bu iki kişinin de Alevi kökenli olmasıdır. Böylece nefret söylemi adeta kendi kimliğinden kişiliğinden varlığından nefrete dönüşmektedir.

Sözde Türkiye’ye, demokrasiye sahip çıkmak adına Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini söylemek bunu da onun Alevi inancına mensup olması ile gerekçelendirmek iddialarının tam tersi bir amaca hizmet etmektedir.

Bu gerekçe ayrımcı olduğu kadar nefret söylemini körükleyen vicdansız bir gerekçedir.

Evet Türkiye’de Alevilere yönelik kamu yönetiminde çok net ayrımcı, eşitsiz, hukuksuz bir yaklaşım söz konusudur.

Bugün Türkiye’nin 81 ilinde bir tek Alevi kökenli vali, kaymakam bulunmamaktadır. Yine tek bir Alevi kökenli il emniyet müdürü görev yapmamaktadır. Bunlar bir tarafa Alevi kökenli bir tek üniversite rektörü bile yok desek yerindedir.

Bu tutuma karşı Alevi Toplumu her platformda ‘Eşit yurttaşlık hakkı’ istemini dile getirmektedir. Yalnızca kendileri için değil, yalnızca kağıt üzerinde değil, tüm yurttaşlar için ve fiiliyatta eşit yurttaşlık hakkını talep etmektedirler.

Alevilere karşı Anayasada, yasalarda adeta görünmez bir mürekkeple yazılmış eşitsizlik pratikte ortaya çıkmaktadır.

30 yıllık bir hukukçu olarak anayasanın 10.maddesinin şu şekilde yazılmış olmasını tercih ederim:

‘Yasa önünde tüm yurttaşlar eşittir, Aleviler hariç…!’
Anayasa hükmü bu şekilde olsa idi bir zamanlar Amerikada zencilere yönelik açık ayrımcı düzenlemelerde olduğu gibi her şey görünür ve anlaşılır olurdu….

Alevileri kamuda vali olmak, emniyet müdürü olmak yasak…

Şimdi de karşımıza yeni bir yasak çıkarılmaya çalışılmaktadır:

Alevilere siyaset yasağı…
Kılıçdaroğlu aday olmasın, çünkü o Alevi demek siyaset yasağının ilanıdır.

Siz Kılıçdaroğlu’nu siyaseten eleştirebilirsiniz, bu nedenle oy vermeyeceğinizi söyleyebilirsiniz, ama ona Alevi olması nedeniyle nasıl siyaset yasağı koymayı düşünebilir, bunu yazabilirsiniz?

O aday olmasın derken:
Kılıçdaroğlu’na hırsız diyemiyorsunuz, yetim hakkı yedi diyemiyorsunuz, dolandırıcı diyemiyorsunuz, ayakkabı kutuları para dolu diyemiyorsunuz…

İtirazınız neye, onun Alevi olmasına…

Alevi olmak utanılacak, gizlenilecek bir durum mudur?
Tam tersine Alevilik Anadolu topraklarında kadimden beri hakkın, hukukun, ezilenin, zalime karşı mazlumun yanında olmanın adı ve yoludur.

Alevilerin tarihlerinde başını öne eğip utanç duyacakları tek bir yanlışları sözkonusu değildir.

Bütün insanları kardeş bilen, insanlar arasında dil, din, cinsiyet, renk, ırk ayrımı yapmaksızın hepsini bir ve eşit gören başka bir inanç sistemi var mıdır?

Peki Alevi’nin neyine itiraz ediyorsunuz?
İtirazcılardan Sevilay Yılman –soyadı yine değişmiş- yandaş HaberTürk’te timsah gözyaşları dökerek şunları yazıyor:

‘Üzülerek söylüyorum, eğer CHP 2019 yılında cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu halkın karşısına çıkarırsa büyük hezimet yaşar! Hem de öyle böyle değil, çok ama çok büyük hezimet yaşar.

Bunların en başında geleni de üzgünüm ama Kılıçdaroğlu’nun mezhebidir. Alevi kökenli olmasıdır.

Kemal Bey’in salt Alevi kökenli olduğu için bu yarışı kaybedeceğini, altını çizerek dile getirmeliyim!’(Habertürk, 30.12.2017)

Sevilay’ın üzüntüsünde samimiyet aramak boşunadır. Varolan iktidarın karşısında babası dahi aday olsa ona bile oy vermeyeceği kesindir. Yandaşlık kendi kökenini inkar noktasına kadar dayanmıştır.

Diğer itirazcımız ise Aydınlık yazarı Rıza Zelyut’tur. Fettullah Efendinin elinden ödüller alıp, Fettullah Efendiyi en büyük milliyetçi ilan ederek göklere çıkaran Zelyut’un bugün gelinen noktada kendi Aleviliğinden nefretini Kılıçdaroğlu’nun şahsında somutlaması şaşırtıcı değildir.

Fakat Zelyut Sevilay gibi üzüntüsünden kahrolmamakta adeta Alevilikten ihraç ettiği Kılıçdaroğlu’na ‘sakın ha aday olayım deme’ diyerek parmak sallamaktadır:

‘Gelecek yıl, Türkiye Cumhuriyeti’nin kader yılı olacak. 2019 seçimlerinde CHP’nin tutumu kilit rol oynayacak… Kılıçdaroğlu, aday olabileceğini söyledi. Eğer Erdoğan ile Kılıçdaroğlu karşı karşıya gelirlerse, Erdoğan yüzde 60 ile seçilir… Çünkü, Türkiye’nin yüzde 80’i Sünni… AKP’liler, son referandumda olduğu gibi ortaya çıkacaklar. Artık daha yüksek biçimde şöyle diyecekler:

“Bizden birisi olan Erdoğan’a değil de bir Alevi’ye mi oy vereceksiniz?” CHP yönetimi, eğer Tayyip Erdoğan’ı başımıza padişah yapmak istiyor ise, karşısına Kılıçdaroğlu’nu çıkarsın yeter… Korkarım ki bu CHP’nin gizli görevi de tam da budur.’’(Aydınlık, 05.01.2018)

İki inkarcı yazarın da gerekçeleri aynıdır. Türkiye’nin yüzde 80’i Sünnidir ve bunlar bir Aleviye asla oy vermezler…. Tam da Tayyip Erdoğan’ın bayıldığı, murat ettiği söylem ve yaklaşım. Sünni ol yeter, iktidar çantada keklik…

Sevilay’ın gerçekçi olmak adına, Zelyut’un ise Cumhuriyet’i savunmak adına yazdıkları halkı aşağılamaktan, akıldan fikirden yoksun ilan etmekten başka bir şey değildir.

Aynı yaklaşım aynı ‘gerçekçi olma kaygısı’ yıllardır sağ / sol değerlendirmesinde de yapılmakta ve özel olarak iktidarın ekmeğine yağ sürülmektedir. Halkın yüzde 60’ı sağcı denilerek yapılan sağdan sola aday devşirme faaliyetleri hüsranla, solun kendi kalesine gol atmasıyla sonuçlanmamış mıdır?

Bu anlayış iktidar karşısında ellerimizi kaldırıp ilelebet teslim olmamızı istemektir.

Hakka, haklıya inanan ve halkı için devrimci yola baş koyanların ne Alevilik ne de sol adına teslim olmaları sözkonusu olamaz.

Örneklerimiz tam tersini göstermektedir.
Halkımız 1970’li yıllarda defalarca gözünü kırpmadan sol tercihlerde bulunmaktan geri durmamıştır.

Şu noktanın da altını bir kez daha çizmek gerekir ki:
Solcu ve Alevi olmak bir defo değil insanlık yolunun tarihsel basamakları ve kazanımlarıdır.

Sadece aleviler desteklemiyor ki, sünnilerde destekliyor. Havuz medyası, alevi olduğu için sevilmiyor; veya sadece aleviler oy veriyor gibi algı oluşturmaya çalışıyor. Tüm sünniler de kötü ve alevilere karşıymış gibi düşünülüyor; hatta bazen alevilerin sünniler kadar bu düşünceye sahip olanlarını da gördüm.

Ne zaman bitecek alevi-sunni, Türk-kürt düşmanlığı bilmiyorum.. Ama gerçekten ayrımcılıklar toplum genelinde var; iki tarafta birbirine yapıyor.

Alevi, milliyetçi, dindar olduğu için değil; insanlığı için oy vermek lazım.

Atatürk kırmızı çizgim mesela; ama sırf Atatürkçü diye de gidip İnce gibi riyakar, üçkağıtçı, yalancı birine oyumu vermem.